Karyola başına çentik atıyorsun ama yataktan kalkar kalkmaz kaçıyorlar, değil mi? | Open Subtitles | ولكن في نهاية المطاف فهم يستيقظوا خارج السرير ويهربوا . أليس كذلك؟ |
Bense yataktan kalkınca her yerimin yere değeceği gün gelecek diye korkuyorum. | Open Subtitles | وانا اقلق حول اليوم الذي سأنهض فيه من السرير والتجاعيد تلامس الارض |
yataktan çıkar derken gecenin bir yarısı olduğu ve uyuduklarını kastediyordun. | Open Subtitles | حسنا ، أُخرجهما من السرير لأنه منتصف الليل و هما نائمان |
Her sabah altıda yataktan kalkar ve tıraş için banyoya giderdi. | Open Subtitles | كُلّ صباح يخَرجَ من الفراش في السادسة ويذَهبَ إلى الحمام للحَلْق. |
Sabahları yataktan çıkamıyorum. Soğuk havadan söz etmeye bile gerek yok. | Open Subtitles | واصبح حتى النهوض من الفراش صعبا هذا بدون ذكر الجو البارد |
Öyleyse üç hafta sonra tekrar yataktan çıkarsın, tamam mı? | Open Subtitles | إذن ، ستنهض من السرير لثلاث أسابيع أخرى ، حسنا |
"9:10, lsaac Clegg yataktan düştü ve yatak da onun üzerine düştü. | Open Subtitles | 9: 10 أسحق كليج وقع من على السرير ثم وقع عليه السرير |
Üçe kadar saydığımda ayağa kalkacaksın yoksa zorla kaldırırım seni bu yataktan. | Open Subtitles | وستفعلين ذلك قبل أن أعد للثلاثة، و إلا سأجرك خارج هذا السرير. |
yataktan çıkmamın tek sebebi, günü bu beylerle geçirecek olmam. | Open Subtitles | أيام مع هؤلاء الرجال هي من تجعلني استيقظ من السرير |
Bazılarımız burada yaşamıyor ya da yataktan mükkemel görünerek kalkmıyor. | Open Subtitles | بعضنا لا يعيش هنا أو ينهض من السرير بشكلٍ رائع. |
- Noel sadece gelmekle kalmadı. yataktan atladım. Alt kata koştum. | Open Subtitles | واللعنة، عندما حل عيد الميلاد، قفزت من السرير وركضت إلى الأسفل. |
Burada kramplarımla ilgili komik bir şey yok ayda 3 gün yataktan çıkamıyorum | Open Subtitles | لا شيء مضحك حول حيضي أنا أرقد في السرير 3 أيام كل شهر |
Sus. O kadar ses çıkarma. Henüz yataktan çıkmaya iznim yok. | Open Subtitles | صه، ليس بهذا الصخب لا يفترض أنْ أكون خارج السرير حتّى |
Ben sağ bacağımı yataktan çıkartırken, o koltuk değneklerimi aldı ve bana uzattı. | TED | وكانت رجلي خارج السرير فطالت عكازتي . واعطتني اياهم |
Ben ağlıyordum, elbiselerini parçalara ayırıyordum. Bütün gün yataktan çıkmıyordum. Sende tam yanımdaydın. | Open Subtitles | كنت أبكي، و كنت أمزق ملابسه و لم أستطع مغادرة الفراش طوال الوقت |
Aramadığım için özür dilerim, ama çok hastaydım. yataktan kalkamıyorum bile. | Open Subtitles | أسف بأني لم أتصل لقد كنت مريض وقد لازمت الفراش طويلاً |
Her sabah uyanıp yataktan kalkacak ve doğruca suya atlayacaktık. | Open Subtitles | وكل صباح نستيقظ ونتدحرج من على الفراش مباشرةً في المحيط. |
Ve biraz daha kana ihtiyacı olacak. Bu yataktan 50 adım öteye gidemez. | Open Subtitles | وسيحتاج ابنك للمزيد من الدماء، لا يمكنه الابتعاد لخمسين قدم من هذا الفراش |
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız yataktan çıkıp başka bir odaya gitmeli ve başka bir şey yapmalısınız. | TED | ماثيو: إذا كنت تتقلب في فراشك لفترة طويلة مستيقظًا، عليك النهوض من سريرك والتوجه لغرفة أخرى وعمل شيء مختلف. |
Şehirden geldiğin için teşekkür ederim. Seni yataktan kaldırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | ، أقدّر لك قدومك من البلدة . آسف لإيقاظك من فراشك |
Senin için yataktan mı kalktı annen? | Open Subtitles | سيدتكِ العجوز تسحب جثتها خارج السريرِ لَك؟ |
Şimdi gezegenimizle ilgili yeni bakış açılarına sahip olmak ve tam olarak bu mesajı etrafa yayabilme düşüncesi hergün beni yataktan yay gibi fırlatıyor. | TED | الآن فكرة وجود آفاق جديدة لكوكبنا وكوني في الواقع قادرة على تبليغ هذه الرسالة يجعلني أنهض من سريري كل يوم وكلّي سعادة و حماس. |
İyi bir doktor asla dinlenemez. En azından hasta yataktan çıkana kadar. | Open Subtitles | الطبيب الجيد لا يحتاج راحة حتى يقوم المريض من سريره. |
Bugün yataktan kalkmamın bir amacı olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن هنالك سبب للنهوض من فراشي هذا الصباح |
Böylece, bir yataktan diğerine atlayıp, isim bileziklerini değiştiren 30, 40 kadar ağlayan bebek büyük bir sorun oluşturmuş. | Open Subtitles | ولذا فقد حصلت على 30 الى 40 طفل يصرخون ويقفزون من سرير الى آخر وتغيرت بطاقاتهم , ولذا نحن الان لدينا مشكلة حقيقية |
Yoksa, yataktan kalkıp banyo yapıp, sabahın 3'ünde evine dönen bir kadın olacaktım. | Open Subtitles | لكنت إمرأة ما تنهض من فراشها وترحل في الثالثة صباحاً |
Nedimem Maud yataktan çıkamadığını söyledi. | Open Subtitles | مود كبيرة الوصيفات تنتظر طلباتها حيث إنها لا تستطيع مغادرة سريرها |
Köşemize çekilebileceğimizi, yataktan çıkmayacağımızi, eve sipariş verebileceğimizi ve not ortalamasını konuşacağımızı. | Open Subtitles | أنه يمكننا أن نقيم بجحر، ونبقى بالسرير نلتقى الطلبات الخارجية، ونتحدث عن المعدلات |
Sana inanamıyorum. Seni götüreyim diye mi beni yataktan kaldırdın? | Open Subtitles | لا يمكننى حتى أن أصدقك, لقد أخذتنى من سريرى للشارع ؟ |
İki yıl önce bir gece, büyükbabama bakıyordum ve onun yataktan dışarı adım attığını gördüm. | TED | ثم، ذات ليلة منذ عامين، كنت أراقب جدي ورأيته يخرج من فراشه. |
Yemek yemek için bile yataktan kalkamıyordu. Çok kötüydü. | Open Subtitles | لم يستطع حتّى أن ينهض من السّرير لكي يأكل لقد كان أمراً محزناً |