Fakat yavrular, yavruluklarını yapacak ve öğlen uykusu yakında bitecek. | Open Subtitles | لكن الجراء هي الجراء حيث وقت استراحتهم أوشك على الإنتهاء |
Fırtınalı bir Ekim gecesi yavrular tam vaktinde doğdular. | Open Subtitles | لقد وصلت الجراء في موعدها في ليلة موحشة وشديدة الرعد في أكتوبر |
Tüm yavrular koloninin kurucusu olan tek bir büyük dişinin yavrusudur. | Open Subtitles | كلّ الصغار تنجبها فقط أنثى واحدة كبيره .. وهى مؤسسة المستعمره |
Ve konumları konusunda endişelenecek kadar büyük olmayan yavrular hâlâ anneleri tarafından korunuyorlar. | Open Subtitles | وليست الصغار كبيرة بما يكفي لتقلق على المكانة بينما لا تزال تحميها أمهاتها |
Dalga dalga yavrular ve ebeveynleri son sürat denize doğru gidiyorlar. | Open Subtitles | سربٌ يتبعه أسراب آخرون من الفراخ و آبائها يتقدّمون إلى البحر |
Bu dönemde, avlanması kolay yavrular yok. | Open Subtitles | ولا يوجد هناك جراء صغيره لتكون وجبة سهله للقروش |
- Kulağa yavru gibi geliyor, efendim. - Elbette, yavrular. | Open Subtitles | أن صوتها يبدو مثل صوت الجراء بالتأكيد أنه هو |
Bak, Anita, her yerde yavrular var. 100 tane olmalılar! | Open Subtitles | انظري أنيتا الجراء في كل مكان لابد أنهم مئة |
yavrular doğmuş mu git ve pencereden gizlice bak. | Open Subtitles | اخرج، تلصص من النافذة وانظر إن كانت الجراء قد ولدت |
Ama, Cruella, yavrular birkaç hafta anneleri ile kalmalılar. | Open Subtitles | ولكن يجب أن تبقى الجراء مع أمها لعدة أسابيع |
Bu yavrular küçük olabilir, ama onları uygun bir biçimde beslemek için anne babalarına, 2500 kilometrekareden fazla avlanma bölgesi gerekir. | Open Subtitles | قد تكون هذه الجراء صغيرة، لكن لإطعامهم بشكل سليم فيحتاج الأبوان لمنطقة صيد تتعدّى 1000 ميل مربّع. |
Böylece yetişkinler yavruları, yavrular da yetişkinleri ayırt edebilir. | TED | فيتميز الصغار عن البالغين و يتميز البالغين عن الصغار |
yavrular da dahil olmak üzere avdan herkesten sonra bir parça alabilir. | TED | بإمكانه ان يقتاد على الفريسة بعد ان يقتاد كل شخص بما فيهم الصغار. |
Muhtemelen yavrular yolu bulabilir ama sadece bir arada oldukları sürece güvendeler. | Open Subtitles | هذه الصغار من المحتمل أن تشق طريقها الخاص ولكنهم يبقوا في أمان إذا إجتمعوا مع بعضهم |
Ama annelerin yavrularını büyüteceği yerler olmadığından yavrular her an yetişkinlere yem olabilir. | Open Subtitles | على أي حال, فإن الصغار ممكن أن يُأكلوا بواسطتهم لذا فإن هذا المكان لا يصلح لتربية الأم لصغارها |
Her ikisi de yavrular doğduğunda onları beslemekte yardımcı olacak. | Open Subtitles | كل منهما سيساعد بإطعام الصغار عندما يفقسون |
Balık ve kalamarla beslenen yavrular hızla büyüyor. | Open Subtitles | تنمو الفراخ سريعاً على حمية من السمك و الحبار. |
Ödülümüzü alıp sen "ölü yavrular" bile... diyemeden önce buradan ayrılmış olacağız. | Open Subtitles | سنحصل على أجرنا ونغادر بشكل أسرع من قولك: "جراء نافقة" |
Bu küçük yavrular pençeleri kara bastıktan sonra cesur olmaları gerekecek. | Open Subtitles | هذان الديسمان يجب أن يكونا شجاعين من لحظة لمس كفوفهما الثلج |
Sütleri çok zengindir ve yavrular hızla büyürler. | Open Subtitles | حليبها غني جداً ولذا تنمو صغارها بسرعة مذهلة |
Unutmayın, ufak yavrular, iyi bir dans performansı kalpten gelir. | Open Subtitles | حسناً، أيتها الأشبال الصغيرة تذكروا أن الأداء الرائع فى الرقص يأتى من القلب |
Yeni doğan yavrular, her günü yiyecek aramakla geçireceklerini kısa sürede anlıyorlar. | Open Subtitles | تكتشف العجول المولودة حديثاً، أنهم سيقضون كل يومٍ يسيرون سعياً وراء الطعام. |
Büyümekte olan yavrular için bu koloniler, bir okul gibidir. | Open Subtitles | بالنسبة للصغار النامية تعتبر هذه المستعمرات كالمدرسة |
yavrular inden ilk çıkalı altı ay geçti. | Open Subtitles | مضت ست شهورٍ مذ أن طلّت الدياسم لأول مرةٍ من العرين |
yavrular hızla kilo alır ancak yaz sonuna gelindiğinde hâlâ ebeveynleri kadar yağ dokusuna sahip değillerdir. | Open Subtitles | والصغار يزداد وزنهاً بسرعة كبيرة لكن رغم ذلك ، ففى نهاية الصيف لازال ينقصهم الإحتياطيات السمينة لكى يكونوا مثل أبائهم |