Savaştan uzak kalmak için fena bir yer değil. | Open Subtitles | انه ليس مكان سيء للبقاء فيه لحين انتهاء الحرب اليس كذلك ،يا آنسة |
Sanki benim hatam, bu çok iyi bir ilk tarih yer değil. | Open Subtitles | . ْ إنه خطئي أنا ، هذا ليس مكاناً مناسباً للموعد الأول |
Ve böyle konuları konuşmak için burası uygun bir yer değil. | Open Subtitles | إضافة إلى أن المكان ليس ملائما ً للحديث عن هذه الأمور |
Dolayısıyla güzel bir yer değil. Orada olmanız pek keyifli olmazdı. | Open Subtitles | لذا فإنه ليس مكانا لطيفا لن تستمتع به إذا كنت هناك |
Hıristiyanlar için bir mezarlık sadece hatıralar için bir yer değil. | Open Subtitles | بالنسبة للمسيحيين المقبرة ليست مكان للذكريات و حسب إنَّه مكان للأمل |
Bay Moore, burası bu görüşme için uygun bir yer değil. | Open Subtitles | سيد مور, هذا ليس بالمكان المناسب لنتحدث فيه بهذا الشأن |
Çekildiği yer de öyle sıradışı bir yer değil, şu Porto Rico'daki meşhur biyolüminesans körfezlerden biri değil burası. Aslında San Diego limanında çekilmiş. | TED | وهذا ليس بمكان غريب مثل واحد من الخلجان ذوات الضوء المتلأليء في بورتيريكو، في الواقع صورت هذه في ميناء سان دييجو. |
Evlenip aile kurmak istediğinizde kalınacak en iyi yer değil. | Open Subtitles | ليست المكان الأفضل للعيش عندما ترغب بالزواج و إنجاب الأطفال. |
Bunu yapmayı geç, nasıl hayalini kurabildiğimi düşünüyorsunuz. Çünkü Hindistan küçük bir yer değil, kocaman bir ülke. | TED | كيف أفكر في حدوث ذلك، لأن الهند ليست مكاناً صغيراً، إنها بلد ضخم. |
Vidalar hep düşer. Dünya mükemmel bir yer değil. | Open Subtitles | البراغي تسقط دائما العالم ليس مكان مثالي |
Mikey, burası tuvalete gidilecek türden bir yer değil. | Open Subtitles | ميكي, هذا ليس مكان جيد إذا أردت الذهاب إلى الحمام فيه |
Burası insanların inanışlarına müdahale eden bir yer değil. | Open Subtitles | هذا المكان ليس مكان لندخل فيها معتقداتهم |
Evet, burası doğru yer değil. Baş başa olmamız gerekiyor. | Open Subtitles | هذا ليس مكاناً مناسباً، أريد أن أتحدث معكِ على أنفراد |
Yüksek eğitim için nitelikli öğrenciler, parası yetenler, okumak isteyenler, gidemiyor çünkü edepli değil, bir kadın için uygun yer değil. | TED | الطلاب المؤهلين للتعليم العالي بمقدورهم الدفع و يريدون التعلم و لا يستطيعون ذلك لأنه ليس لائقاً ليس مكاناً للمرأة. |
Yabancı bir yer değil; gözlerimizin önünde, bugünkü hareketlerimizle şekillenen bir yer. | TED | ولكنه ليس مكاناً بعيداً، بل إنه يتفتح أمام أعيننا باستمرار الآن متغيراً باستمرار بحسب ما نفعله اليوم. |
Aslında burası o kadar da kötü bir yer değil. | Open Subtitles | أتعلمين ؟ أظن أن هذا المكان ليس سيئاً لهذه الدرجة |
Çünkü burası iş sahibi olmayan insanların geldiği bir yer değil. | Open Subtitles | لأن هذا المكان ليس فقط لأجل الناس الذين لا يملكون عمل، |
Ama zaman öldürmek için fena bir yer değil, ne dersin? | Open Subtitles | لكنه ليس مكانا سيئا لتقضية بعض الوقت , أليس كذلك ؟ |
Burası şirketin geleceği. Sakızlarınızı atıp oyun oynayacağınız bir yer değil. | Open Subtitles | بل مستقبل شركتنا و ليست مكان للبان، حسناً؟ |
Biliyorum burası uygun bir yer değil ama, burada olduğunuzu gördüm. | Open Subtitles | أعلم بأن هذا ليس بالمكان المناسب ولكنني لاحظت وجودك هنا و... |
Fizikle ilgili aklınıza gelecek ilk yer değil ama, öte yandan buraya bir neden için indik. | Open Subtitles | إنه ليس بمكان تفكر بتجربة الفيزياء فيه ولكن من ناحية أخرى فنحن نتجه لأسفل لسبب |
Evlilik yemininiz için şehir belediyesi uygun bir yer değil. | Open Subtitles | قاعة المدينة ليست المكان المناسب لاتخاذ عهود الزواج بك. |
Şey, sen haklıydın, lise doğruluk için doğru bir yer değil. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنتِ محقه الثانوية ليست مكاناً للحقيقه |
Sizin gibi insanlara uygun bir yer değil. | Open Subtitles | إنه ليس مكانًا ليتجمع به أشخاصٌ على شاكلتكم. |
Burası gerçekten sana göre bir yer değil büyükbaba. | Open Subtitles | هذا حقا لا مكان لك، جدّ. بالمناسبة، حيث سدني سجّلت؟ |
Burası polislere göre bir yer değil. | Open Subtitles | هذه ليست مكانا جيدا ليكون شرطي. |
Kurbanın arabanın çarptığı yer cesedini bulduğumuz yer değil değil mi? | Open Subtitles | الموقع الذي ضرب به ضحيتنا ليس حيث إستعدنا الجثة أليس كذلك ؟ |
Yani kimsenin laptop getireceğini düşüneceğin türde bir yer değil. | Open Subtitles | أعني، ليس المكان الذي يتوقع أن يجلب أحدهم حاسوب إليه. |
Sana göre bir yer değil. | Open Subtitles | ذلك المكان لا يجب أن تتواجدي .فيه |