- Buraya gelmeden önce yerlilerin durumuna baksam iyi olur dedim. | Open Subtitles | أردت أن ارى وجهة نظر الهنود من الأشياء قبل البلوغ هنا |
Burada 1908 yılında vahşi yerlilerin çok büyük bir köylü ayaklanması oldu. | Open Subtitles | هنا كانت انتفاضة الفلاحين العظيمة في عام 1908 على يد الهنود المتوحشين |
yerlilerin uyum ve işbirliğine rağmen, alçakgönüllülüklerinin bir işareti olarak bize verdikleri işlenmiş altınların dışında dişe dokunur bir şey bulamadık. | Open Subtitles | ، و برغم رضوخ الهنود . فإننا لم نجد الذهب بكميات كبيرة باستثناء المصنوعات اليدوية التي أعطونا إياها ، كعلامة لخضوعهم |
Bulduğunuz şey işte bu: yerlilerin kayalara açtığı oyuklar. Burada temas edilmeyen insanlar eskiden taş baltalarını bileyliyordu. | TED | هذا ما ستجده: منحوتات صخرية استخدمها السكان الأصليون الذين لم نعرفهم لشحذ أدواتهم الحجرية. |
En harika şey ise, yerlilerin bu yerden yıllardır haberdar olması ve benim kesinlikle burayı gören ilk yabancı olmayışımdı. | TED | ما كان مذهلاً هو أن السكان المحليين يعرفون عن هذا المكان، وكنتُ بأي حالٍ من الأحوال أول غريب يراه. |
Evet. Adımı değiştirdim, tıpkı yerlilerin bunu hissettiklerinde yaptığı gibi. | Open Subtitles | نعم غيرت اسمي مثل ما يفعل الهنود عندما يريدون ذلك |
Resmin üst kısmında, yerlilerin yaşadığı yeri görüyorsunuz. | TED | في النصف العلوي من الصورة ترون موطن الهنود |
Zamanımızı boşa harcıyoruz. Chivington yerlilerin nerede olduğunu biliyor. | Open Subtitles | نحن نضيع وقتنا تشيفينجتون يعرف أين هم الهنود |
Bizi yerlilerin yakınına getirdiğin için. Harika fotoğraflar çekeceğim. | Open Subtitles | لأخذنا قرب الهنود أنا سوف التقط بعض الصور الرائعة |
Tek fark, yerlilerin anlamanız amacıyla... bizim dilimizde konuşacak olmaları. | Open Subtitles | الفرق الوحيد هو ان الهنود حينما يتحدثون فانهم سوف يتحدثون بلغتنا وذلك كي تفهموهم |
Trene binmeniz ve o yerlilerin beni pişirmesine izin vermeniz gerekirdi. | Open Subtitles | كان عليك أن تركب القطار و تترك أولئك الهنود يطهوننى |
Zorba yerlilerin tarafında değilim. Hiç kimsenin tarafında değilim. | Open Subtitles | ليس من اجل الهنود الحمقى, ليس من اجل ايّ احد |
Gerçekte, Portekizliler burayı aldıklarında yerlilerin direnişini kırmak için adayı yakmak zorunda kalmışlar. | Open Subtitles | في الواقع قام البرتغاليون بحرق الجزيرة لاخماد مقاومة الهنود عندما استولو عليها |
Ben sadece... yerlilerin maceralarından çok, nasıl yaşadıklarıyla ilgileniyorum. | Open Subtitles | أنا مهتم بطريقة معيشة الهنود اكثر من المغامرات |
Meğer bazı yerlilerin ciltleri de güneşte yanarmış, | Open Subtitles | ومن المعروف أن بعض الهنود يحبون الحروق الحمراء بسبب الشمس |
Yapım sırasında, yerlilerin saldırısına uğranılmış. | Open Subtitles | للحق كان يجب ان يقاومو البناء بعض الهنود هاجموا القائمين على البناء |
yerlilerin asil ruhları müziğe çok yatkın. | Open Subtitles | الأرواح النبيلة لهؤلاء الهنود تميل للموسيقى |
Aynı hikâye Asya'da suyun nasıl kullanıldığını, Amazon'daki yerlilerin vahşi hayatını anlatıyor. | TED | وهكذا أدارت المجتمعات في آسيا المياه، وبهذه الطريقة أدار السكان الأصليون في الأمازون الحياة البرية. |
Biraz Rocky ile oynamak yerlilerin orayı dağıtmadığından emin olmak istedim. | Open Subtitles | اردت تدريب الكلب و التأكد من ان السكان المحليين لم يسرقوا المنزل |
yerlilerin durup dururken sinirli olmalarını gerektirecek bir şey yok ya? | Open Subtitles | لا أنفي أن لدى السكان الأصليين أسباباً كافية للغضب أصلاً. |