ويكيبيديا

    "yoksulluk" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الفقر
        
    • فقر
        
    • بالفقر
        
    • والفقر
        
    • فقيرة
        
    • للفقر
        
    • وفقر
        
    • الحرمان
        
    • الفاقة
        
    Bütün ömrümce ilgimi çeken bir şey, ister inanın ister inanmayın, yoksulluk. TED يبدو أن ذلك من اهتمامي الدائم صدقوا ذلك أو لا، في الفقر.
    Bir yoksulluk döngüsü yaratmanın en iyi yolu ebeveynleri öldürmektir. TED أفضل طريقة ليتحول الصراع من دائرة الفقر هو قتل الوالدين.
    Ayrıca, gezegenimizde yoksulluk içinde yaşayan 1 milyar çocuk var. TED أيضًا، هناك مليار طفل على هذا الكوكب يعيشون في الفقر.
    Ancak burada aramızda bile, en-- dünyanın en gelişmiş toplumunda bile yoksulluk vardır. TED ولكن حتى هنا بيننا ربما في أكثر المجتمعات تقدما في العالم لدينا الفقر
    Bu, aşırı yoksulluk içinde yaşamayan insanların oranı. TED وهذه نسبة الأشخاص الذين لا يعيشون في فقر مدقع.
    Bu durum, toplumların bütününü kısır bir yoksulluk, eşitsizlik ve umutsuzluk döngüsüne hapseder. TED هذا يترك مجتمعات بأكملها محاصرة في حلقة مفرغة من الفقر وعدم المساواة واليأس.
    Öyle düşünenler, yoksulluk ve pislik içinde kalacak ve lanetlenecekler! Open Subtitles أتمنى له لكي لا يكون في الفقر والقذارة سيلعنون انفسهم
    Bu ülkede 300 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Open Subtitles 300 مليون شخص في البلادِ بشكل مباشر تحت حدِّ الفقر.
    yoksulluk içinde büyümenin nasıl bir şey olduğunu bilirim. İnsanlara saygılı davranmalıyız. Open Subtitles اعلم كيف هو ان تنشئ على الفقر علينا ان نعامل الناس بالإحترام
    Açıkçası daha fazla yoksulluk görmek için öyle bir yere gidemem. Open Subtitles أنا لا أذهب لذلك المكان لأرى المزيد من الفقر أتعرف ؟
    Kuzeye doğru yürümeye başla ve yoksulluk kokusu aldığında evine ulaşmış olacaksın. Open Subtitles فقط اذهبي للجنوب وعندما نبدأين في شم الفقر سوف تعرفين انكِ وصلت
    Onların hayatındaki yoksulluk ve taze su olmaması tek sıkıntıları değil. Open Subtitles ليس بسبب الفقر الذي بحياتهم و لا لعدم توفر الماء النظيف
    yoksulluk, ülkemde hedefimde olacak ve bu konuda yardım etmeni istiyorum. Open Subtitles الفقر سيكون مجال تركيزي في الداخل وأريدك أن تساعدني في هذا.
    Nüfusun yüzde 90'ından fazlası federal yoksulluk sınırının altında. TED أكثر من 90 بالمئة من السكان يعيشون تحت مستوى الفقر الفيدرالي.
    Mesela, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele eden kişiler, nadiren iklim değişikliğinden bahseder. TED فعلى سبيل المثال، من يكافحون الفقر وعدم المساواة نادرًا ما يتحدثون عن تغير المناخ.
    Her gün, her yıl, yaşanan ölümlerin üçte birine gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk kaynaklı hastalıklar neden oluyor. TED حوالي الثلث من كل الوفيات كل يوم، كل سنة بسبب أمراض الفقر في الدول النامية
    Şunu düşünün, bugün Amerika'da yoksulluk sınırının altındaki çoğu insanın yine de elektiriği, suyu, tuvaletleri, buzdolapları, televizyonu, cep telefonları, klimaları ve arabaları var. TED فكر في هذا، في أمريكا اليوم أغلبية الشعب الذي يعيش تحت خط الفقر مازال لديه كهرباء وماء ومراحيض وثلاجات وتلفاز وهواتف نقالة ومكيفات وسيارات.
    Onlar, dünyanın her yerinde nerede yoksulluk, eğitimsizlik ve adaletsizlik varsa, bu yerlerde bayiliklerini oluşturacak bir marka yaratmak için etkili bir şekilde çalışıyorlardı. TED كانوا يصنعون صورة لهذه العلامة بشكل فعّال لخلق علامة تجارية يمكن تلزيمها حول العالم، حيث يوجد الفقر والجهل والظلم.
    Ya gerçekten de yoksulluk ve adaletsizliğe angaje olmamız tam da teröristlerin yapmamızı istediği şey ise? TED وماذا لو، بالفعل، مشاركتنا في الفقر والظلم هي بالفعل مايريده الارهابيين منا ان نفعله؟
    Burada gördüğünüz hiç kimsenin aşırı yoksulluk içinde yaşamasını istemediğiz nokta. TED فهنا على سبيل المثال، هذا هو التاريخ الذي نعتقد أنّه لن يكون بحلوله أيّ شخص يعيش في فقر مُدقع.
    Eğer endişelendiğimiz konu yoksulluk ve geliştirme ise, Sahra Çölüne özgü Afrika çok daha önemli. TED وان كنا مهتمين بالفقر والتنمية فأفريقيا جنوب الصحراء أكثر أهمية بكثير
    Hayat boyunca hayal edemeyeceğimiz ölçekte kıtlık, kuraklık ve yoksulluk göreceğiz. Open Subtitles في حياتك, سنرى المجاعة والقحط والفقر, على نطاق لا يمكن تخيله
    Singapur'da doğduğum zaman, ki o zamanlar fakir bir İngiliz kolonisiydi, 1948 yılında, o zamanlar, insanlığın yaklaşık dörtte üçüyle benzer bir şekilde, aşırı yoksulluk yaşadım. TED عندما ولدت في سنغافورة التي كانت وقتها مستعمرة بريطانية فقيرة في 1948، جربت؛ كثلث البشر وقتها، الفقر المدقع
    Çocuk yaşta evlilik yoksulluk, sağlıksızlık ve eğitim eksikliği döngüsünü devam ettiriyor. TED زواج الأطفال يطيل الدورة الخبيثة للفقر والمستوى الرديء للصحة و نقص التعليم.
    Yani bu ülkelerde, daha fazla ticari hareket gerçekleşiyor ve daha fazla zenginlik meydana geliyor, yoksulluk azalıyordu. TED ففي هذه الدول .. هناك حراك إقتصادي أكبر وهناك ثروات أكثر تنتج ، وفقر يتم تقليلة أكثر
    Omuzlarınızda haksızlık, yoksulluk ve haklarınızdan mahrumiyetle doğdunuz. Open Subtitles لقد حملتم الظلم على عاتقكم لقد تحملتم الفاقة و الحرمان من حقوقكم

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد