| Yediğin son yemekten dolayı her zamankinden daha dramatik tepkiler verdiğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تظن أنك ربما تتصرف بدرامية أكثر من المعتاد بناء على وجبتك الأخيرة؟ |
| Güneş çıkmıştı, sokaktaki herkes her zamankinden daha neşeliydi.. | Open Subtitles | كانت الشمس ساطعة بدا الجميع مبتهجون أكثر من المعتاد |
| Zenginle fakir arasındaki uçurum her zamankinden daha da açık. | TED | الفجوة بين الفقراء والأغنياء هي أكبر من أي وقت مضى. |
| Şu an buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. | TED | ونحن بحاجة إلى هذا الآن أكثر من أي وقت مضى. |
| Bu yıl her zamankinden daha çok, Başkomiserim olduğunuz için şükrediyorum. | Open Subtitles | هذه السنة, أنا شاكرة أكثر من ذي قبل لكونك النقيب عليْ |
| Bu istek yollarının türemesi her zamankinden daha hızlı. | TED | مسارات الرغبة هذه ستنتشر بشكل أسرع مما سبق. |
| Ayrıca bu gece her zamankinden daha fazla içkiliyim. | Open Subtitles | إلى جانب أننى قد شربت أكثر من المعتاد الليلة |
| Diğer adamın zayıflığı, sizi büyülemeye başlıyor ve bir akşam, kumar oynayıp her zamankinden daha ağır bir yenilgi aldığınızda bundan nasıl faydalanacağınızı anlıyorsunuz. | Open Subtitles | ضعف ذاك الرجل الآخر بدأ يسحرك و ذات ليلة عندما خسرت أكثر من المعتاد أيقنت كيف ستستفيد من ذلك |
| Topladıklarımı Greg'in masasına koydum ama her zamankinden daha yoğun. | Open Subtitles | " على مكتب " غريفز لكنه مليء أكثر من المعتاد |
| Her zamankinden daha çok garip gözüküyorsun. | Open Subtitles | تبدو غريب أكثر من المعتاد كان من اللطيف أن أتحدث معك |
| İlginç olan senin her zamankinden daha açık olduğunu görüyorum | Open Subtitles | المثير للاهتمام هو أني أراك منفتحة، أكثر من المعتاد |
| Ya az önceki öpücük benim zaman algımı değiştirdi ya da burası her zamankinden daha yoğun. Büyük haber günü. | Open Subtitles | إمّا أن تلك القبلة قد غيّرت إدراكي للزمان والمكان، أم أنّ الحركة نشيطة بهذا المكان أكثر من المعتاد. |
| Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var ve yine de sadece bu seçenekleri tek başımıza tüketmek her zamankinden daha kolay. | TED | لدينا خيارات كثيرة مدهشة للتسلية، ومع ذلك فهو أسهل من أي وقت مضى بالنسبة لنا أن ينتهي بنا الحال مستمتعين لوحدنا. |
| Her zamankinden daha fazla zorladık ama meteor taşı kararsız hale geldi. | Open Subtitles | رفعنا الحرارة أكثر من أي وقت مضى لكن حجر النيزك فقد الثبات |
| Çocukların Noel'e her zamankinden daha çok ihtiyaçları var dedin. | Open Subtitles | قلت ان اطفالنا يحتاجون للعيد اكثر من اي وقت مضى |
| Yasadışı tıpla her zamankinden daha fazla ilgilendiğini görüyorum. | Open Subtitles | ارى انك متورط في الأدويه غير القانونيه أكثر من ذي قبل |
| Yasalar her zamankinden daha önemli çünkü artık tek kuralın devletin bilgilerimizi suistimal etmesinden korumak olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | TED | فالقانون أهم الآن مما سبق لأننا نعيش في عالم حيث فقط القواعد تمنع الحكومات من إساءة استخدام هذه المعلومات |
| İşte orada. Ayrıldığım zamankinden daha da kötü durumda. | Open Subtitles | ها هي، حتى إنها أسوأ مما كانت عندما غادرتها |
| Şimdiyse buradayım, kaynağındayım ve her zamankinden daha kopuk hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | الأن أنا هنا فى المصدر وأشعر أننى منعزلة أكثر مما مضى |
| Hayır. Her zamankinden daha erken saatte günlük felaket dozunu getiriyor. | Open Subtitles | كلا، إنها تسلّم جرعة الجحيم اليومية في وقت مبكر عن المعتاد |
| Ailemin bu paraya her zamankinden daha çok ihtiyacı var ve senin de... | Open Subtitles | انظري ، عائلتي تحتاج لـ المال الآن أكثر من قبل ، وانا ظننت |
| Kahramanlarımız bize her zamankinden daha çok ihtiyacı var! | Open Subtitles | أبطالنا يحتاجون إلى مساعدتنا الآن أكثر من السابق |
| Bu akşam her zamankinden daha saçma konuşuyorsun, Sophie. | Open Subtitles | انت تتحدثين بكلام فارغ الليلة اكثر من المعتاد يا صوفى |