Fiziksel olarak sana denk bir savaşçı yok. Ama işte zayıflığın da bu. Şüpheler. | Open Subtitles | جسديا لا يوجد مقاتل بمستواك لكن هنا تكمن نقطه ضعفك |
zayıflığın ve basitliğin dolayısıyla bugün maalesef beni üzdün. | Open Subtitles | لسوء الحظ خيبتِ أملي اليوم بسبب ضعفك و قدرتك الضئيله. |
zayıflığın bu ruhların yargılanmasına ön ayak oldu. | Open Subtitles | دعييها تحيى ضعفك هو من قاد الأرواح للحكم وستشهدينه |
Oldukça basit. Fazla uzmanlaştıkça zayıflığın artar. Bu yavaşça ölmektir. | Open Subtitles | انها بغاية البساطه التخصص العالي وانت يولد الضعف انه الموت ببطئ |
Çünkü, en büyük gücün, ayrıca en büyük zayıflığın da olabilir; | Open Subtitles | لأن نقطة القوة لديك هي أيضا نقطة الضعف التي لديك |
Unutma, sadece zayıflığın olduğu yerde acı vardır. | Open Subtitles | وتذكر المعاناة موجودة فقط عندما يكون هناك ضعف |
Küçücük bir zayıflığın bile kötüye kullanıldığı zor bir iş hayatı vardı. | Open Subtitles | كان يعمل في عالم حيث يمكن أن يستغل أي ضعف |
Bu senin zayıflığın evlat. Beni öldürecek cesaretin yok. | Open Subtitles | تلك نقطة ضعفك يا غلام، إنّك لا تملك الجرأة لقتلي. |
Seninle karşılaştığımda gördüğüm en büyük zayıflığın cesaretin, saçma cesaret gösterin. | Open Subtitles | و أكبر نقطة ضعفك الشيئ الذي لاحظته منذ أن ألتقينا شجاعتك و تبجحك المتهور |
Siegfried ölürse zayıflığın ve şerefsizliğinle karşı karşıya kalmazsın. | Open Subtitles | بموت سيغفريد لن تضطر لمواجهة ضعفك وخزيك |
Senin zayıflığın yüzünden 20 sene boyunca hapislerde çürüdüm. | Open Subtitles | لقد تعفنت في السجن لـ 20 سنة بسبب ضعفك |
Bak, bu senin seçkin bir özelliğin olabilir Katsuragi ama bu aynı zamanda senin zayıflığın da. | Open Subtitles | أعني، وهذا هو قوتك، ولكنها أيضا ضعفك. |
Senin zayıflığın öğrenilmesi en zor olandı. | Open Subtitles | وكانت معرفة نقطة ضعفك أصعب شيء |
Güçlü olmanın mı yoksa zayıflığın bir simgesi mi? | Open Subtitles | هل هي علامة على القوة أم هي إحدى علامات الضعف ؟ |
Diğer insanları dinlemek gücün göstergesidir, zayıflığın değil. | Open Subtitles | الإستماعُ للآخرين هو علامةُ القوّة، وليس الضعف. |
Gibbs, özür dilemelerin, zayıflığın bir işareti olduğunu söyler. | Open Subtitles | أتعلم,جيبز يقول أن الاعتذارات هى علامه على الضعف |
Bu zayıflığın göstergesi. Sen zayıflıktan nefret edersin. | Open Subtitles | إنها إشارة على الضعف، وأنتي تكرهين الضعف |
Küçücük bir zayıflığın bile kötüye kullanıldığı zor bir iş hayatı vardı. | Open Subtitles | كان يعمل في عالم حيث يمكن أن يستغل أي ضعف |
Senin bir zayıflığın olmadığından emin olmalıyım. | Open Subtitles | ويجب أنْ أتأكّد أنّك لا تحمل أيّ نقطة ضعف |
En büyük yeteneğin ve en umut kırıcı zayıflığın? | Open Subtitles | القدرة الأعظم و أكثر نقطة ضعف مخيبة للأمل |
Bir zayıflığın daha var. | Open Subtitles | لديك ضعف أيضاً أنت تصدق كل شئ بسرعة |
zayıflığın, geçmişte, onun bu karışıklığa sebep olacak bir insan olduğunu unutmandır. | Open Subtitles | نقطة ضعفكَ أنك غير قادر على إبصار حقيقة كونه إنسان فنَتجَ هذا المصدرِ من الإزعاج |