| Bunu görmek zorunda kaldığın için üzgünüm Derek. Minibüse bin. | Open Subtitles | يؤسفني أنك اضطررت لرؤية هذا ديريك ادخل الشاحنة الان |
| O şeyleri duymak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف جداً أنك اضطررت لسماع هذه الأشياء الفظيعة |
| Bunları duymak zorunda kaldığın için üzgünüm tatlım. | Open Subtitles | آسف للغاية أنك اضطررت لسماع ذلك، أيها الطفل الجميل. |
| Tüm bunlarla yalnız mücadele etmek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا بالغة الأسف لاضطرارك مقاساة هذا لوحدك |
| Orada bu kadar süre dikilip popomla uğraşmak zorunda kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف لاضطرارك الوقوف هنا طويلًا، للتعامل مع مؤخرتي. |
| Bunları yaşamak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | انا آسفة لأنه كان عليكِ خوضُ هذا |
| Bu kadar dolaşmak zorunda kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا متأسف لأنه كان عليكِ التنقّل كثيراً |
| Sana büyük şeyler borçluyum. Tekrar öldürmek zorunda kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | وأدين لكل بخدمة كبيرة وأنا حقاً آسف أنك أضررت للقتل مجدداً. |
| Hakkını ödeyemem. Yeniden öldürmek zorunda kaldığın için çok üzgünüm. | Open Subtitles | وأدين لكل بخدمة كبيرة وأنا حقاً آسف أنك أضررت للقتل مجدداً |
| Bunları duymak zorunda kaldığın için üzgünüm tatlım. | Open Subtitles | آسف للغاية أنك اضطررت لسماع ذلك، أيها الطفل الجميل. |
| Bunları duymak zorunda kaldığın için üzgünüm tatlım. | Open Subtitles | آسف للغاية أنك اضطررت لسماع ذلك، أيها الطفل الجميل. |
| Bunu görmek zorunda kaldığın için özür dilerim. Kenara çekil. | Open Subtitles | أنا آسف أنك اضطررت لرؤية ذلك ، تنحي جانباً |
| Biliyorum. Biliyorum. Bunu görmek zorunda kaldığın için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة أنك اضطررت لرؤية ذلك |
| Bunu yaşamak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | ترين موت ابننا مرة اخرى انا اسفة لاضطرارك بالمرور بكل هذه الاحداث |
| Bunu görmek zorunda kaldığın için gerçekten üzgünüm. | Open Subtitles | أنا متأسف للغاية لاضطرارك لرؤية هذا |