| Ancak bu günde ve çağda bu düşüncenin oldukça korkutucu olabileceğini anlıyorum. | TED | لكننّي أتفهّم أنّه بهذا الوقت فكرة كهذه قد تكون مخيفةً نوعاً ما، |
| Üzüntünüzü anlıyorum. Bazı vakalarda önceki suçluları taklit eden kopyacılarla karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | أتفهّم إحباطكِ، لكننا نشتبه في مقلّد لنمط جرائم كان فيما خلى. |
| Üzüntünüzü anlıyorum. Bazı vakalarda önceki suçluları taklit eden kopyacılarla karşılaşıyoruz. | Open Subtitles | أتفهّم إحباطكِ، لكننا نشتبه في مقلّد لنمط جرائم كان فيما خلى. |
| Jerome, Valerie'nin sende ne bulduğunu anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أتدري يا جيروم، أتفهّم سبب اعجاب فاليري بك. |
| Tek bir kişinin bunu yapacak kadar öfkelenmesini anlarım. | Open Subtitles | أتفهّم أن يُصاب رجل واحد بحالة من الهياج تجعله يفعلها. |
| - Tereddütünü anlıyorum özellikle de düzgün gitmeyen şeyleri varsayarsak. | Open Subtitles | إنّني أتفهّم تردّدك، بالنظر إلى أنّ الأمور لم تسر بسلاسة. |
| - Biliyorum, bunu biliyorum ve evlenmek zorunda olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم, و أتفهّم بأنّ عليكِ أنْ تتزوجي أحقّاً ؟ |
| Yanlarında rahat değilsin çünkü, vicdan azabı çekiyorsun. Bunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنتِ غير مُرتاحة حولهم لأنّكِ تشعرين بالذنب، وأنا أتفهّم ذلك. |
| Nasıl hissettiğini anlıyorum. Ama güven bana, normal biraz zaman alacak. | Open Subtitles | أتفهّم شعورك، لكن ثقي بي، الاعتياد على الحياة أيضًا سيستغرق وقتًا. |
| Evet anlıyorum ama 70 misafirimiz olacak ve bazıları kasaba dışından. | Open Subtitles | أجل، أتفهّم لكن لدينا 70 شخص قادمون من البلدة و خارجها |
| anlıyorum, ama bunu çok büyük bir nezaket olarak göreceğim. | Open Subtitles | أتفهّم هذا, ولكنّى سأعتبره لُطفاً كبيراً مِنكَ. |
| Az evvel söylediğin var ya, seni anlıyorum. | Open Subtitles | بالنسبة لما كنتِ تقولينه من قبل أنا أتفهّم ذلك |
| Açıklamana gerek yok. Seni anlıyorum. | Open Subtitles | إذاً لن يكون هناك فطور إنني أتفهّم هذا تماماً |
| Açıklamana gerek yok. anlıyorum. Oradaki gerçek kızındı, neyse işte. | Open Subtitles | انظري, ليس عليكِ الشرح, انا أتفهّم, تلك كانت ابنتك الحقيقية, لذا مهماً يكن. |
| Hayır, hayır, hayır, anlıyorum, zaten bizim elimizde de pek bir şey yok. | Open Subtitles | لا، لا، لا، إنني أتفهّم موقفك ولكننا لا نرغب بمجيئك بعد |
| Evet, anlıyorum ama yapmayı cidden düşünmüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لأن كيف يمكنك اختيار والد طفلك من كاتالوج؟ انا أتفهّم ذلك أليس كذلك؟ |
| Tamam, çok iyi anlıyorum ama sen hapistesin. | Open Subtitles | .. حسناً ، أنا أتفهّم ذلك تماماً ولكنكِ في السّجن |
| Neler yaşadığını, ihanete uğramanın nasıl bir duygu olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | أنا أتفهّم ما تمرّ به الآن ما هو شعورك أن يخونك أحد |
| Buraya taşınmamdan neden rahatsız olduğunu anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أتفهّم لماذا تشعرين ببعض التهديد بشأن انتقالي إلى هنا |
| anlarım. Peşinde beş milyon Müslüman varsa. | Open Subtitles | أتفهّم ذلك، ثمة خمسة ملايين مسلم يلاحقونك |
| Anladım. Kendinizden önce, herkes için doğru olanı yapman gerekiyordu... | Open Subtitles | أتفهّم ذلك، اضطررتما لفعل ما هو بمصلحة الآخرين قبل مصلحتكما |
| anladığım kadarıyla belediye başkanını eleştirebilecek bir konumda değilsiniz. | Open Subtitles | أنا أتفهّم أنك في موقع لا يخولك أن تنتقد المحافظ |
| Kolay olmadığının farkındayım ama bu kadar zorsa... | Open Subtitles | أتفهّم ان هذا لم يكن سهلًا. ولكن إن كان صعبًا جدًا، |
| Kendini tükenmiş hissetmeni anlayabilirim. | Open Subtitles | أتفهّم إن كنت تشعر ببعض الذنب |
| Fikrini değiştiremeyeceğimi görünce ona vaziyeti anladığımı söyledim. | Open Subtitles | عندما عرفتُ أنّي لمْ أستطع تغيير رأيه، قلتُ له أنّي أتفهّم. |