Hikayen basılacak ve sana saldıranların ikisi de cezalandırılmadan durmayacağım. | Open Subtitles | سوف أطبع قصتكِ ولن أتوقف حتى يعاقب كلا من هاجمكِ |
Ve halam "Bacakları Göğe Değen" Griffin gibi görünene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | سوف أتبع حمية ولن أتوقف حتى أبدو مثل سيقان عمتي الكبيرة |
Bildiğin en kibarca yolla Durmamı söylüyorsun. Hayır. | Open Subtitles | إنك تلعب معي أنك تخبرني أن أتوقف بطريقة مهذبه |
Şu ana kadar konuşmam neredeyse 6,000 kelimeye ulaştı ve ben artık burada durmam gerektiğini hissediyorum. | TED | حتى الآن، حديثي بالفعل 6,000 كلمة طويلة، و أشعر بأنه ينبغي أن أتوقف هنا. |
İş hayatımla özel hayatımı birbirine karıştırmaya bir son vermeliyim. | Open Subtitles | أحتاج لأن أتوقف عن خلط حياتي الشخصية مع حياتي المهنية |
Sirk olduğu için durmadım ama Bebek bir şeyler yemek zorunda. | Open Subtitles | لم أتوقف بسبب السيرك ولكن الصغير سيجوع قريباً وعلينا أطعامه |
Eski hocalarımdan birini görmek için Montbard'da Durmak zorundayım. | Open Subtitles | كما أنه سيكون عليّ أن أتوقف في مونبار لكي ألتقي ببروفسور عجوز كان يعلمني |
Büyük Vadiye. Büyük anne-babamı bulana kadar da durmayacağım. | Open Subtitles | الى الوادى العظيم أنا لن أتوقف حتى أجد أجدادى |
Dünyayı sizin her birinizden kurtarana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف حتى أخلص العالم من اّخر واحد منكم |
Dünyayı sizin her birinizden kurtarana kadar durmayacağım. | Open Subtitles | لن أتوقف حتى أخلص العالم من اّخر واحد منكم |
Çünkü bu defa sen yumruğumun üzerinde bir yağ tabakasına dönüşene kadar durmayacağım. | Open Subtitles | أن هذا اليوم لن أتوقف حتى تصبح مجرد ذهنآ في قبضتي |
Onun beni korumak için orda olduğunu düşündüm ama o bana Durmamı söyledi. | Open Subtitles | ظننت بأنه كان هناك ليحميني و لكنه طلب مني أن أتوقف |
Ne zaman Durmamı istersen söyle ve duracağım. | Open Subtitles | فقط أخبريني عندما تريد .مني أن أتوقف وسأفعل ذلك |
Bana orada durmam ve ona 3.85 dolar vermem söylendi. | Open Subtitles | لقد قيلَ لي بأن أتوقف هناك وأعطيها ثلاثة دولارات وخمسة وثمانين سنتاً |
Yani 16 yıl sonra buraya dönüp saklanmaya son verdiğim yerin burası olması uygun ve korkunç. | TED | إذًا إنه من المناسب والمخيف أنني عدت إلى هذه المدينة بعد 16 سنة وقد اخترت هذه المنصة لكي أتوقف أخيرًا عن الاختباء. |
Ah, evet oyunun başından beri en büyük el oydu ... ama inan bana, onu toplamak için durmadım bile. | Open Subtitles | نعم يا سيدي. هو كان الاقوى فى العب لكن صدقنى، أنا أبدا لم أتوقف لجمعه حتى |
Senin için karım ve ben Durmak istedik. | Open Subtitles | أردت أن أتوقف لك ، زوجتي وهو أردنا التوقف لك |
Çocuklarına bir şeyler almayı bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنـا لن أتوقف عن شراء الأشياء للأطفال،بالرغم من ذلك |
Evet. Kağıt üzerinde iyi durmuyordu, tamam ama işi polisler yüzünden bırakmadım. | Open Subtitles | أجل, مظهرها لم يكن جيداً على الورق لم أتوقف بسبب تحقيقات الشرطة |
Eğer karşı gelseydim bizi kapatırlardı ama ben asla seni izlemekten vazgeçmedim. | Open Subtitles | كانوا سيغلقون المكان لو واجهتهم ولكن لم أتوقف أبداً من الاعتناء بك |
Seçimle ilgili hiçbir zaman mutlu olmadın, ve şimdi de bırakmamı istiyorsundur. | Open Subtitles | لم تكوني أبداً مسرورة بترشحي و أعتقد الآن أنك تريديني أن أتوقف |
Onu elde etmemin tek yolu bu kadar kibirli ve sığ olmayı bırakmam. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي ستمكنني من الحصول عليها أن أتوقف عن كوني تافه وسطحي |
Sonrasında durdum ve nesiller boyu düşünme şapkamı taktım. | TED | ثم أتوقف وأضع قبعة التفكير العابر للأجيال. |
Sonra da sen bana dur diye yalvarana dek ortadan ikiye ayıracağım. | Open Subtitles | وأقسمك إلى المنتصف حتى تترضعين لي , حتى أتوقف ولكنّي لن أتوقف |
Davet edilmek kısa süre uğrayıp sonra gitmektir. | Open Subtitles | الدعوة هي شيءٌ أتوقف عندهُ لبعض الوقت ثُـمّ أُغادِر |
Beni şimdi öldürsen iyi edersin çünkü seni aramaktan asla vazgeçmeyeceğim. | Open Subtitles | ربما عليك أن تقتلني الآن لأنني لن أتوقف عن مطاردتك أبداً |