"أجبره" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorla
        
    • zorladı
        
    • zorlayan
        
    • zorlayamam
        
    • zoruyla
        
    Burada oturup ölümünü izlememi mi yoksa zorla tedaviyi içirmemi mi? Open Subtitles ماذا تريدني أن أفعل، هل أراقبه يموت أم أجبره لتناول الترياق؟
    Kurbanın bağlandığını bildiğim için birinin ona zorla öldürücü dozda eroin ve Xanax verdiğine inanıyorum. Open Subtitles مما يقودني للتخمين أن أحدهم أجبره على ابتلاع كميات كبيرة من الهيروين والزانكس
    Bugünkü durum Başkan'ı, diğer acil meselelere dikkat göstermeye zorladı. Open Subtitles الموقف اليوم أجبره على أن يعير انتباهه لأمور لا تقل أهمية
    Tetiği çektiği doğru ama başkası bunu yapmaya zorladı. Open Subtitles وبالتأكيد الضغط على الزناد .. ولكن شخص آخر أجبره على القيام بذلك.
    Ama onu buna zorlayan kişi hala hayatta. Open Subtitles ولكن الرجل الذي أجبره علي تنفيذ اوامره . مازال على قيد الحياة.
    - İstemiyorsa onu ziyaret etmeye zorlayamam. Open Subtitles انظر, لا يمكنني أن أجبره على الحضور إذا كان لا يريد ذلك
    Damat çok mutlu, sence bu aile zoruyla mı oluyor? Open Subtitles يبدو العريس سعيدا للغاية هل أجبره أبواه على تلك الزيجة؟
    Ben sadece ona bunu zorla olduğumu düşünmeye başlıyorum, her şey gibi iddia çalışıyor sadece şeftali var. Open Subtitles أنا فقط بدأت أفكر أنني أجبره بهذا أحاول أن أتصرف كأن . كل شيء فقط بخير
    Ailesinin zorla yaptırdığı ev ödevi değil bu. Open Subtitles هذه ليست بعض الفروض المنزليّة التي أجبره عليها والديه
    Kurbanı vuran kişinin, onu patikaya zorla götürüp öldürdüğünü düşünüyorum. Open Subtitles الآن أظنّ بأنّ القاتل أجبره على سلك ممرّ الحديقة ومن ثمّ قتله هناك
    Birisi ona zorla 20 oxycontin tablet yutturmuş. Open Subtitles شخص ما أجبره على تناول قرابة 20 قرص من أوكسي كو نتين
    Bu yardımcın, yakın zamanda... iyi bir Cheyenne adamını kaçıran ve O'na... zorla peyote veren yardımcın olamaz değil mi? Open Subtitles هل سيكون نفس المساعد الذي قام بأختطاف رجل طيب من الشايان مؤخرا ؟ و أجبره على تعاطي البيوتيه ؟
    John Major ,Sinn Féin ile bir anlaşma imzaladı çünkü IRA onu buna zorladı. Open Subtitles وقع جون ميجور 1 معاهدة سلام مع شين فين لأن الجيش الجمهوري الايرلندي اعمال العنف أجبره على.
    Asıl soru, buraya isteyerek mi geldi, yoksa birisi mi onu zorladı? Open Subtitles السؤال هو .. هل هو نزل الى هنا طواعيا ؟ أو أن أحدهم أجبره أن يقدم على ذلك ؟
    Lou emekliye ayrılmadı. Hasty onu zorladı. Open Subtitles لم يتقاعد "لو", بل أجبره "هيستي" على التقاعد
    Fakat Frank onu gelmesi için zorladı. Open Subtitles -لم يكن عليه الإشتراك لكن (فرانك) أجبره على المجيء
    O gerçekten Reed'e çok gitmek istiyordu, Ama Boone Standford'a geçmesi için onu zorladı Open Subtitles أراد أن يذهب إلى (ريد ) لكن أباه أجبره على الذهاب إلى (ستافورد)
    Onu silahı almaya zorlayan bu oldu. Open Subtitles ذلك مـا أجبره على حمـل المسدس
    Resimdeki adamın, onu Luke Bangura'yı ameliyat etmesi zorlayan aynı adam mı olduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles أريد أن اعرف هل سيتعرف على هذه الشخصية وبأنه هو الذي أجبره على القيام بالعملية الجراحية ل(لوكا بانجورا).. ؟
    Öte yandan onu Bay Dunn'la görüşmeye de zorlayamam. Open Subtitles ومن الجهة الأخرى، لايمكنني أن (أجبره على مقابلة السيد (دون
    Üniversitenin kapısına dayandı, sandıkları bir lisanüstü öğrencisine silah zoruyla kamyonete yükletti. Open Subtitles ، أتى إلى الجامعة و هدد طالباً بالسلاح . و أجبره أن يحمّل الصناديق إلى الشاحنة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more