| O seksî kıyafet işe yaradı. Yüzbaşı beni bu davaya verdi. | Open Subtitles | لقد أجدى زيّ الجنس نفعاً فلقد الحقني القائد بالقضيّة |
| Evet işe yaradı ama artık boğulmuyorum | Open Subtitles | أجل، ولكن ذلك أجدى نفعاً لأنني لم أعد أختنق |
| Benim yaşımdaki erkeklerin bir çoğunda işe yaradı. Ama onu bir daha asla geri alamayabilirsin. | Open Subtitles | قد أجدى نفعاً مع الكثير ممن هم بعمري المشكلة الوحيدة ، قد لا تستعيدينه |
| Geçen haftaki bütün o hafiyeliklerinin işe yaradığını görmek güzel. | Open Subtitles | من الجيد أنّ كلّ ما بذلتموه من عملٍ سري طيلة الأسبوع الماضي قد أجدى نفعاً |
| Tedavi işe yararsa, semptomları yedi ilâ on güç içerisinde azalacaktır. | Open Subtitles | إن أجدى العلاج، ستبدأ أعراضه بالانحسار خلال سبعة إلى عشرة أيام |
| Bazıları buna umarsızlık diyebilir ama işe yaramış gibi görünüyor. | Open Subtitles | قد يدعوا البعض ذلك طيشاً, لكن يبدو أنه قد أجدى نفعاً |
| - Oğullarımda işe yaramıştı. | Open Subtitles | -و هل أجدى نفعاً؟ -أجدى نفعاً مع ولدَيّ |
| Senin ruhun bedeninden ayrılmadı. Bu yüzden sende işe yaradı. | Open Subtitles | روحك لمْ تفارق جسدك لهذا أجدى الأمر معك |
| Tamam, işe yaradı. Şimdi ne yapacak? | Open Subtitles | حسنًا، أجدى هذا نفعًا، ماذا الآن؟ |
| Hoşçakalın. Hı hı. Gerçekten işe yaradı değil mi? | Open Subtitles | هذا أجدى نفعاً أليس كذلك ؟ |
| Brooke Harper'ın gerçek bir doktor olmadığını biliyorum ama bana ne verdiyse işe yaradı. | Open Subtitles | أعلم بأنّ (بروك هاربر) ليست طبيبة حقيقية لكن مهما كان ما وصفته لي فقد أجدى نفعاً |
| İyi o zaman işe yaradı. | Open Subtitles | لقد أجدى هذا بالواقع |
| İşe yaradı mı? | Open Subtitles | أجدى ذلك نفعاً ؟ |
| - Sheridanlar'da işe yaradı ama. | Open Subtitles | ـ لقد أجدى نفعا مع آل "شريدان". |
| Çay harbiden işe yaradı. | Open Subtitles | هذا الشاي أجدى نفعًا. |
| - Sert tutumum işe yaradı. | Open Subtitles | حبّي القاسي لكَ أجدى. |
| Yeni kalp işe yaradı. | Open Subtitles | أجدى القلبُ الجديد نفعاً |
| İşe yaradığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّ الأمر أجدى نفعاً |
| Eğer bu işe yararsa, bale eteği ve pembe çorap giyeceğim. | Open Subtitles | لو هذا التفاوض أجدى فسأرتدي تنّورة قصيرة وجوربًا نسائيًّا ورديًّا. |
| Öyle görünüyor ki Hristiyan rahibinizin büyüsü işe yaramış. | Open Subtitles | يبدو أن سحر تعميدك قد أجدى نفعه. |
| Ruby'de işe yaramıştı. Onun sorunları büyüyünce başladı. | Open Subtitles | أجدى ذلك نفعاً مع (روبي) مشكلتها بدأت لاحقاً |