"أحببتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• sevdim
• severdim
• seviyordum
• bayıldım
• sevmiştim
• seviyorum
• beğendim
• sevdiğim
• sevdiğimi
• hoşuma
• severim
• aşık
• bayılırdım
• bayılırım
• bayılıyorum

Kadınsı kıyafetleri her zaman çok sevdim ama giymeye hiç cesaret edemedim.
أحببتُ الملابس الأنثوية دائماً لكنّي لم أهتمّ بإرتدائهم أبداً

İtiraf ediyorum Genç bir kız olarak maddi nedenlerle benimle evlenemeyen bir adamı sevdim.
أنا أعترفُ بأني كفتاةٍ شابة أحببتُ رجلا و الذي لَم يتزوجني لِرَغبَةٍ بمهرٍ

Ben gençken şarkı söylemeyi çok severdim. Benim için bir tutku, bir hobiydi.
أحببتُ الغناء وأنا صغير كان هواية وشغف بالنسبة لي

Botlarım güzeldi, onları seviyordum, fakat yedi haftalık yürüyüş sonrasında bitmişlerdi.
كان حذاءً جميلًا، لقد أحببتُ هذا الحذاء، ولكنه أنهى مهمته بعد سبعة أسابيع من السير.

Bu tecrübeye bayıldım, çünkü bana dönüşümün, anlık mesajlar üzerinden bile mümkün olduğunu gösterdi.
أحببتُ هذه التجربة، لأنها أوضحت لي بأن التحول ممكنًا، حتى من خلال رسائل مباشرة.

Eski okulumu sevmiştim.
أحببتُ المدرسةَ الأخيرةَ االي أنا كُنْتُ فيها.

Ben bu dünyada hiç kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum.
أنا أحبكِ أكثر مما أحببتُ أي شخص آخر في العالم.

Said'in yerde yaptığı şovu sevdim.
لقد أحببتُ العَرض الذي قدَمَهُ سعيد على الأرض هُناك

Afedersin, ben pek çok kızı sevdim ve pek çok kız da beni sevdi.
أعذرْني، لَكنِّي أحببتُ العديد مِنْ البناتِ والعديد مِنْ البناتِ أحببتَني.

Bu arada oradaki abla-kardeş numarasını sevdim.
بالمناسبة، لقد أحببتُ حقاً كلّ ذلك الأمر عن التضامن النسوي الذي أجريته هناك

- Bunu çocukken çok severdim.
حاولتُ الإعتِقاد الشيءِ أقل إيذاءً. شيء أحببتُ مِنْ طفولتِي.

Yanlış anlama, annemi her şeyden çok severdim.
أقصد، لا تسئ فهمي، أحببتُ والدتي، أحببتها أكثر من أيّ شيء آخر.

Gençliğimde ben de dövüş sanatları romanlarını severdim.
أحببتُ روايات فنون الدفاع عن النفس طوال عمري

Bir sevinç duyuyordum. Oysa anneni kendime özgü delilik ve bencilliğimle seviyordum.
لقد كنت بداخلى مُبهِتجً,ومع ذلك لقدد أحببتُ والدتِك بطريقتى المشوشة.

Direnmesini ve hayatında yaptıklarını seviyordum.
أحببتُ ما كافحت لأجله وما فعلت في حياتها

Ve, Nick, yeni menü için tavsiye ettiğin şu şaraplara bayıldım.
"نيك", أحببتُ أنواع النبيذ تلك التي نصحت بها لقائمة الطعام الجديدة

Çörek fikrine bayıldım. - Reklâm konuşmak istiyorum.
إنها صريحة, لقد أحببتُ فكرة الكعكة سأحدِثّك عن الإعلان

Yetiştirilme tarzından böyle olduğunu biliyorum ama ben o küçük bebeği çok sevmiştim.
أَعْرفُ بأنّها تربيته لَكنِّي أحببتُ ذلك الطفل الرضيعِ

Bana ilk gösterdiğinden beri burayı çok seviyorum.
طالما أحببتُ هذا المكان منذ اللحظة التي أحضرتَني فيها إلى هنا

Ofisteki değişiklikleri beğendim.
لقد أحببتُ التغييراتِ التي أجريتها على المكان

Ama kapanmış. sevdiğim tek ayakkabıya kavuşamayacağım.
الآن هو يُختَفي ووكذلك الأحذية الوحيدة أحببتُ أبداً.

Kimse benim çocuklarıma ne kadar çok sevdiğimi düşünmüyor. Cosima'ya bak..
.لا أحد يفكر كيف أحببتُ أطفالي .الجميع ينظر إلى الغيبوبة فقط

Ritimdeki yineleme hoşuma gidiyordu herhalde, huzur veriyordu.
أظن أنني أحببتُ الإيقاع المتكرر كان يهدئني.

Zeki kadınları severim ama pahalı bir hobi olmaya başladılar.
إنني دوماً أحببتُ النساء الذكيات. لكن لديها هواية تبذير الأموال، هل تعلم ذلك؟

Ona minnettar olmaya geldim... Hayranı olmaya... Ve hatta bazen aşık olmaya.
ولكنني أعجبتُ به حتى أحببتُ زوج في بعض الأحيان

- Çocukluğumda o albüme bayılırdım.
لقد أحببتُ ذلك الألبوم عندما كنت صغيراً ووالدي كذلك

Siyah-beyaz olanlara bile bayılırım.
لا,لقد أحببتُ فيلما بالابيض والاسود ذات مره

Ama, sizin istekli halinize bayılıyorum, bu yüzden, sizi "psiko ekipler" görevine atıyorum.
ولكني أحببتُ روح المبادرة عندك لذا سأكلفكم بمهمة لغريبي الأطوار