Sonuçta, kocasını gerçekten seviyordu ve kocasının tepkisini yerinde buluyordu. | Open Subtitles | ومع هذا، لقد أحبت زوجها بصدق وتقبّلت وجهة نظره المعارضة |
Tracy şirketi sevdi, insanları sevdi ve ofis evine 10 dakikadan az mesafedeydi. | TED | أحبت تريسي الشركة و أحبت الناس كان المكتب يبعد أقل من عشر دقائق عن منزلها. |
Annem mutfağa bayılırdı, o yüzden onun anısını yaşatıyoruz burada. | Open Subtitles | أمي أحبت مطعمها، لذا نحتفظ بشيء من ريحتها هنا |
İnsanların dizileri peş peşe izlemeyi sevdiğini keşfetti. | TED | اكتشف أن الناس أحبت الإفراط في المشاهدة. |
Son verdiğimi de sevmişti ama bu sefer daha güzel yaptım. | Open Subtitles | لقد أحبت آخر واحدة أعطيتها إياها ولكن ، حسنا، اتضح أن هذا أفضل |
Onun dul karısından kendinin satılıcağını duyunca Harriet sevdiği herkesten satılacağını düşündü. | TED | عنما خططت أرملته لبيع العبيد لديها، خشيت هاريت أن بيعها سيتسبب بإبعادها عن كل من أحبت. |
Daisy Melvin'i çok beğendi. Evlenmek için nişanlandılar. | Open Subtitles | لقد أحبت ديزي ملفن هم الآن مخطوبين و سيتزوجوا |
Başından beri Sebastian'ı sevmiş ve başka kimseyi sevmemişti. | Open Subtitles | لقد أحبت " سيباستيان " و لم تحب أى أحد آخر |
Piyanonun başında farklıydı, çünkü o müziği seviyor, ve onu güzel yapan şeyde... | Open Subtitles | لقد كانت مختلفة هناك، لأنها أحبت الموسيقى، وهذا جعلها |
İşini seviyordu, fakat çok fazla ilişkisi kopmuştu. | TED | لقد أحبت تدريس الأدب ولكنها كانت منفصلة جدا. |
Bak, Jean Sekreterin seninle çalışmayı seviyordu. | Open Subtitles | أنظر, جين كانت سكرتيرتك، أحبت العمل لديك |
Beni asıl öldüren şey ne, biliyor musun uydurduğum yalanı, gerçeğinden daha çok sevdi. | Open Subtitles | أمي أتعلمين، ماهو الشيء الذي سيقتلني حقا هي أنها أحبت الكذب أكثر بكثير مما تحب الحقيقة |
Rengi sevdi. O sarıdan kullan biraz. | Open Subtitles | لقد أحبت الألوان استخدم بعض من هذا الأصفر |
Küçükken buraya gelmeye bayılırdı. | Open Subtitles | أحبت المجيء إلى هنا عندما كانت أصغر سنا. |
Dans etmeye bayılırdı. | Open Subtitles | لقد أحبت الرقص لم تكترث لنوع الموسيقى |
Belki de çocuk odasını kastetmemişti. Bahçeleri sevdiğini söyledin. | Open Subtitles | ربما لم تكن تقصد روضة أطفال صغار أنت قلت أنها أحبت الحديقة |
Annem oyunculuk kısmını çok sevmişti. | TED | أحبت والدتي الخطوات والتمثيل. |
Artık o çok sevdiği yerlerin bir parçası oldu, oralar da değişip yeni şekiller alsa bile. | TED | الآن ستبقى جزءا من الطبيعة التي أحبت كثيرا حتى و إن كانت ستتحول لتتخذ شكلا جديدا |
Çok merak ettim... Hediyemi beğendi mi? | Open Subtitles | لقد أردت فقط أن أعرف إذا كانت أحبت هديتي ؟ |
Bana sorarsan annen babanı ömrü boyunca sevmiş. | Open Subtitles | ..أعتقد أن أمك أحبت أباك طوال الوقت |
Bizim kültürümüzü seviyor ve kabulleniyor tıpkı seninki gibi. | Open Subtitles | - سوف تتفهم - إنها تحب و تحترم عقيدتنا كما أحبت عقيدتكم |
Kaliforniya Üniversitesi'nden bir futbolcuya aşık olmuş. | Open Subtitles | أخبرتني أنها أحبت أحد لاعبي كرة القدم في جامعة كاليفورنيا |
Renklere ve boyayı vahşi, duygusal bir şekilde tuval üzerinde kullanmasına bayıldı. | Open Subtitles | أحبت الألوان والطريقة الجامحة العاطفية التي طبقها على لوحاته |
Annem çiçeklerin büyümesini sever! Öyle değil mi? | Open Subtitles | أمي قد أحبت الزهور التي تنمو فقط , أليس كذلك؟ |
Roma'yı ve ailesini hayattan daha çok seven bir kadın olarak. | Open Subtitles | كإمرأة أحبت روما و أحبت أسرتها أكثر من حبها للحياة ذاتها |
eminim verdiğim çiçekler annenizin hoşuna gitti. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبرك بأن أمك أحبت تلك الزهور التي أعطيتها إياها |
Marilyn mink kürkünü hep sevmiştir. | Open Subtitles | المِنك حيوان ثدي من آكلي اللحوم مارلين أحبت دومًا فرو المنك |