Gitmemiz gerektiğini biliyorum ama, ikinize de söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | أنا أَعْرفُ بأن علينا الذهاب لاكن هنالك شئ أريد أن أخبركما به |
Bize yalan söylemenin bir manası olmadığını bilin diye bunları söylüyorum. | Open Subtitles | حسناً , أخبركما بذلك , كي تعلما بأنه ليس ثمّة فائدة من الكذب علينا الكذب ؟ |
Size söylemem için hiç fırsat vermediniz. Pac Prep'te üniforma zorunlu. | Open Subtitles | لم تتيحا لى الفرصة لكى أخبركما المدرسة الجديدة تتطلب زيا موحدا |
Peki, sana bir şey söyleyeyim. Bu spotlar çatıdaki adamlarla test edildi. | Open Subtitles | حسناً، دعاني أخبركما شيئاً، لقد لاقى هذا الإعلان نجاحاً ساحقاً بين الرجال. |
Keşke yardımcı olabilseydim ama başka ne anlatayım bilemedim. | Open Subtitles | ليتني أستطيع مساعدتكما ولكني لا أعرف بما أخبركما غير ذلك |
Size söylemeliyim ki, çocuklar, burada yaptığımız iş harika bir takım kurmak. | Open Subtitles | يجب أن أخبركما يا رفاق، ما فعلناه هنا أنّنا بنينا فريقاً مذهلا. |
Amigoların bu gece pijama partisi vereceğini söylemeyi unutmuşum. | Open Subtitles | نسيت أن أخبركما أن هناك حفلة نوم للمشجعات |
- O dangalak size söyledi, değil mi? | Open Subtitles | ذلك الأحمق أخبركما , أليس كذلك ؟ |
Dinleyin, büyük annenizin hastanede olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | اسمعا , أردت أن أخبركما أن جدتكما في المستشفى |
Dinleyin, büyük annenizin hastanede olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | اسمعا , أردت أن أخبركما أن جدتكما في المستشفى |
İşte bu yüzden ikinize ilk önce söylemek istedim. | Open Subtitles | لهذا السبب.. أردت أن أخبركما انتما الأثنان اولاً. |
Size neyin sebep olmadığını söylüyorum neyin sebep olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | ـ أنا لا أعلم إنني أخبركما هنا بما ليس لها علاقة بالأمر |
Evet, kulağa nasıl geldiğinin farkındayım. Ama doğru söylüyorum. | Open Subtitles | و نعم، أعلمُ كيفَ يبدو الأمر لكنّني أخبركما الحقيقة |
Sana söylüyorum, bu yasayı ben buldum! | Open Subtitles | حول إدعائته الباطلة. ذلك القانون يعود لي, اني أخبركما |
Peki, tamam, ama kamera karşısında değil. Kamera önünde söylemem. | Open Subtitles | لا بأس ، لكن ليس على الكاميرا لن أخبركما أمام الكاميرا |
Daha sonra cidden dramatik şeyler oluyor ama sonunu söylemem. | Open Subtitles | ثم يأتي حدث درامي ومؤثر، ولكن لن أخبركما بالنهاية |
söylemem demedim, söylememeliyim dedim. | Open Subtitles | لم أقل لن أخبركما ولكن قلتُ لا ينبغي إخباركما |
Ama şunu söyleyeyim, Meclis dün gece yeni bir karar almadıysa bu askıya alım duracak. | Open Subtitles | لكن علي أن أخبركما ما لم تشرع المؤسسة الدستورية قانوناً جديداً ليلة أمس فهذا التوقيف قائم |
Bu öyküyü anlatayım diye. | Open Subtitles | كانت لأجل أن أخبركما هذه القصة |
Ve şunu söylemeliyim ki burada olanlar hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | , و عليّ أن أخبركما أنا لا يعجبني ما يحدث هنا |
Çocuklar, eğer size söylemeyi unuttuysam, gerçekten çok eğleniyorum. | Open Subtitles | إن نسيت أن أخبركما لاحقاً فأنا مستمتعة جداً بوقتي. |
Nereye gittiğini size söyledi mi? | Open Subtitles | -{\fnArabic Typesetting}هل أخبركما بوجهته؟ |
Daha önce söylemem gerekirdi ama söylemedim. | Open Subtitles | كان ينبغي أن أخبركما سابقاً ولكني لم أتمكن |
Size ne söyleyeceğim bilmiyorum. Seçtiği oyuncak bu. | Open Subtitles | لا أعرف بم أخبركما إنها اللعبة التي إختارها |
Bana ne yaparsanız yapın. Asla söylemeyeceğim. | Open Subtitles | افعلا بى ما يحلو لكما ولكننى لن أخبركما أبداً |
Öncelikle siz kızlara doğruyu daha erken... söylemediğim için üzgün olduğumu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | بدايةً أريد أن أعتذر بأنّي لم أخبركما يا فتياتي بشأن الحقيقة في وقت باكرٍ |