Pardon ama soyadımın Hughes olduğunu size hiç söylemedim Bayan Garrett. | Open Subtitles | ولكني لم أخبرك أن هيوز هو اسمي الأخير يا سيدة غاريت |
Bitmek üzere olduğunu sana söylememiştim iyi bir işe kapağı atacağımı sanıyordum. | Open Subtitles | لم أخبرك أن المال كان على وشك النفاذ لأنى كنت آمل فى الحصول على وظيفة مناسبة |
"ÖIü bir kedinin siğilleri iyileştirdiğini kim söyledi sana?" | Open Subtitles | من الذي أخبرك أن تعالج" "ثآليلك بقطة ميتة ؟ |
5 köşeli yıldızının aslında Yahudi Yıldızı olduğunu söylemek istedim. | Open Subtitles | اردت فقط أن أخبرك أن النجمة الخماسية هي نجمة داوود |
Amir, bir dedektifin geldiğini ve sana olayla soru sormak istediğini söylememi istedi. | Open Subtitles | الزعيم يريد أن أخبرك أن ضابط شرطة يرغب برؤيتك في مكتبه لأسئلة لاحقة |
John Ruth, bunu söyleyen ilk kişi olmaktan nefret ediyorum fakat Minnie'nin Tuhafiyesi'nde bulunan hiç kimse Abraham Lincoln ile mektuplaşmadı. | Open Subtitles | جون روث , أنا أسف أن أخبرك أن أحداً من الموجودين في كوخ ميني للخرداوات كان له مراسلات مع أبرهام لينكون |
Sana hiç Victor'un eldivenini çok fazla düşürdüğü için ulusal hokey takımından atıldığını söylemiş miydim? | Open Subtitles | نعم، ألم أخبرك أن فيكتور تم طرده من فريق الهوكي الوطني لإسقاط قفازاته عدة مرات أيضا؟ |
Size şunu söyleyeyim, o ikramiyeden bahsetmenin size hiç bir zararı olmadı. | Open Subtitles | و دعينى أخبرك أن ذكر هذه العلاوة لن يضيرك على الإطلاق |
Sürekli yapılması gereken şeyleri söylüyorum ama hâlâ hiç bir şey yapılmıyor. | Open Subtitles | أظل أخبرك أن تعتني بكل هذه الأشياء وبعدها لا تفعل شيئاً |
Şunu söyleyebilirim ki çok kısa bir alıcı listesinde en üstte yer alıyor. | Open Subtitles | ويمكنني أن أخبرك أن عرضك على رأس قائمة قصيرة للغاية من العروض المنافسة |
Şef, seninle konuşacak önemli bir şeyi olduğunu söylememi istedi. - Tamam. | Open Subtitles | و الزعيم طلب مني أن أخبرك أن هناك شئ هام يريد أن يتحدث هو إليك عنه |
Sana neler olduğunu söylemedim mi? | Open Subtitles | ألم أخبرك أن هذا سيحدث ؟ ويتي يستخدمك لكي ينتقم مني |
Evde küçük bir seramın olduğunu söylemedim. Tutuklardın bir de, maazallah. | Open Subtitles | لم أخبرك أن لدي صوبة زجاجية صغيرة بالمنزل ولا أريدك أن تقبض علي |
Yapmanı söylememiştim, izin almadan bunu yapamazsın. | Open Subtitles | أنظر أيها اللعين أنا لم أخبرك أن تفعل ذلك لأنه عمل لم أصرح لك به |
Soba borunun etrafında sac olması gerektiğini söylememiştim. | Open Subtitles | ولم أخبرك أن عليك وضع صفيحة حديدية في مدخنتك |
Değiştirmeni kim söyledi sana? | Open Subtitles | من أخبرك أن تغيّرها ؟ |
İnsanların balımızı çaldığını kim söyledi sana? | Open Subtitles | من أخبرك أن البشر يسرق عسلنا؟ |
Seni karım campin 'burada olduğunu söylemek ve sessiz tutmak? | Open Subtitles | أخبرك أن زوجتي خرجت لتخيم وأنت تظل صامتاً؟ |
Sana sadece bunların hayatının harika zamanları olduğunu söylemek istemiştim. | Open Subtitles | أردت فقط أن أخبرك أن هذا زمن رائع لك |
Sana onu geri vermemi ve bir daha onu asla aramamanı söylememi istedi. | Open Subtitles | لقد طلبت مني أن أعيدهم لك وأن أخبرك أن لا تتصل بها مجددًا |
Yani Colorado'lu çocuğu, ürpertici bir ahır ve sana hatırlamayı bırakmanı söyleyen eski patronunu gördün, öyle mi? | Open Subtitles | و رئيسك القديم الذي أخبرك أن تتوقفي عن التذكر ؟ |
Kurtulduğumu da kim söylemiş. | Open Subtitles | فك الجبيرة من أخبرك أن ذلك حدث ؟ |
Ama şunu söyleyeyim ki bu bulacağın en büyük en saf aşk! | Open Subtitles | لكن دعيني أخبرك أن هذا أكبر وأطهر حبّ يمكن أن تجديه |
Ve şimdi sana söylüyorum, çok geç olmadan git. | Open Subtitles | والآن أنا أخبرك أن ترحل قبل أن يفوت الأوان |
Sadece bunun sonuçlarından kaçabileceğinize dair beklenti içine düşmemenizi söyleyebilirim. | Open Subtitles | أنا فقط أخبرك أن تفكر فى أنه لاتتوقع أو تأمل فى أنك ستفلت بما فعلته |
Annem sana annelerin şurada, dadıların da şurada olduğunu söylememi istedi. | Open Subtitles | أمي أخبرتني أن أخبرك... أن الأمهات بتلك الجهة، والمربيات بالجهة الأخرى |