| Kalın bağırsağım aldı. Serbest bırakması için onunla pazarlık ediyorum. | Open Subtitles | لقد أخذه قولوني الضخم، وأنا أتفاوض معه على إطلاق السراح |
| Şimdi, hangi havayolu babamı aldı ve nereye götürdü bunu anlamam lazım. | Open Subtitles | الآن أنا فقط بحاجة لمعرفة خط الطيران الذى أخذه والدي وأين ذهب. |
| Ben küçükken babam onu, beni koruması için işe almış. | Open Subtitles | والدى أخذه من على شاحنة حينما كنت صغيرا للنظر فى راحتى |
| Eğer almaya çalışırsan, cinayet serimin ikinci bölümü senin kıçınla başlayacak. | Open Subtitles | و إذا حاولت أخذه جزء آخر من المجزرة سيحدث هنا الآن |
| Dr. Hersch'in aldığı lomber ponksiyondan omurilik sıvısındaki kırmızı kan hücrelerinde bir fazlalık olduğu görülüyor. | Open Subtitles | والبزل القطني الذي أخذه الطبيب هيرش أظهر فائض زائد من خلايا كريات الدم الحمراء في السائل المخي النخاعي |
| Bu işin en güzel yanı eve iş götürmek zorunda kalmıyor olman. | Open Subtitles | إنّه أفضل جزء في العمل لم يكن يُفترض بكَ أخذه معك للمنزل |
| Kendisinden alınan birşeyi geri almak için, başka bir hapiskuşunu silkelemeye ne gerekir? | Open Subtitles | ما الذي يجب يكلفه الضغط على سجين آخر و استرداد شيء أخذه منك |
| Silahı ondan almaya çalıştım ve silah ateş aldı ve o yaralandı. | Open Subtitles | وهددتني ببندقية، أردت أخذه منها لكن الرصاصة خرجت وجرحت كتفها |
| İhtiyar Russell onu ordunun esirleri arasında gördü... evine aldı, ona adını verdi ama bu nankör kaçıp gitti. | Open Subtitles | عندما وجده روسيل الكبير وسط بعض سجناء الجيش في فورت توماس و أخذه إلى بيته، و منحه اسمه هرب ذلك الناكر للجميل |
| Çok miktarda ilaç aldı. | Open Subtitles | لقد حصل له تضخم داخلي كبير بسبب المخدر الذي أخذه |
| Kayıp olduğunu anlayacağımı bile bile onu aldı. | Open Subtitles | كان يعلم بأني سأعلم بأنه مفقود وأنه قد أخذه |
| Biri almış olmalı, burada yok. Kendiniz bakın. - Hangi zehir zerk edildi? | Open Subtitles | لا بد أن أحدهم قد أخذه إنه ليس هنا ، ابحثا بأنفسكما |
| Biri almış. | Open Subtitles | شخص ما أخذه ، ويمكنني القول بأن شخص ما حاول قتلى. |
| Bu yıl 8 Ağustos'ta felç hissetti ve 13'ünde ailesi onu doktora götürdü. | TED | في الثامن من أغسطس لهذه السنة، شعر بشلل في الحركة، في الثالث عشر ، أخذه والداه إلى الطبيب. |
| Eğer biri onu almaya kalkıştıysa, o da karşı koymuştur. | Open Subtitles | أعتقد انه اذا حاول شخص ما أخذه منها ستقاتل عليه |
| Kurbanın, yolcularından aldığı her kuruşun, gemi inşaatında kullanıIdığını gösteren faturalar var. | Open Subtitles | تقريباً كل دولار أخذه ضحيتنا من ركابه محسوب هنا كإيصالات لمستلزمات لصنع السفينة |
| Sonra karakol, şimdi de onu bir kulübe mi götürmek istiyorsunuz? | Open Subtitles | ، بعد ذلك المخفر والآن تريدون يـارفاق أخذه إلى الملهى ؟ |
| Kendisinden alınan birşeyi geri almak için, başka bir hapiskuşunu silkelemeye ne gerekir? | Open Subtitles | ما الذي يجب يكلفه الضغط على سجين آخر و استرداد شيء أخذه منك |
| Katil muhtemelen masadan almıştır. | Open Subtitles | من المحتمل أن القاتل أخذه مباشرة من على المكتب. نعم. |
| Madalyon sadece hayat vermez, onu geride alabilir. | Open Subtitles | النوط لا يستطيع إعطاء الحياة فقط , هو يستطيع أخذه. |
| Elimdekinin hepsi bu, al. | Open Subtitles | تفضل، هذا كل ما أمكنني أخذه من المكينة الآن |
| Ben de kendime bir tornavida alıp onu okula götürdum. | Open Subtitles | لذلك أحضرت مفك براغي و بدأت أخذه معي إلى المدرسة |
| Kâğıt fabrikana götürüp hamur hâline getirebilirsin. Hiç umurumda değil. | Open Subtitles | يمكنك أخذه لمصنع الورق الخاص بك وإعادة تصنيعه فلا أهتم. |
| Comey laboratuardan her ne çaldıysa ya kullanmış ya da yanında mı götürmüş? | Open Subtitles | لذا,اأيا كان ما قام كومى بسرقته من المختبر,اما أنه استخدمه أو أخذه معه |
| Merak ediyorum da, eğer bunu kabul edersem, bilirsin işte. | Open Subtitles | أنا فقط اتسائل إن كنت أستطيع أن أخذه انت تعلم |
| Birkaç bin yıl önce şeytani Şövalye Zordon'un savaşçılarını mağlup edince, ondan almıştı ve size ödül olarak vermişti. | Open Subtitles | عندما هزم فارسك الشرير جنود زوردان منذ ألاف السنين لقد أخذه منه وأعطاه لك كهدية |