"أدركتُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • anladım
        
    • farkettim
        
    • farkına vardım
        
    • fark
        
    • biliyordum
        
    • anlamıştım
        
    • anlayınca
        
    • anlıyorum
        
    • farkediyorum
        
    • aklıma
        
    • düşündüm
        
    • öğrendim
        
    • anladığım
        
    • anladıktan
        
    anladım ki başka hiç bir kadın senin bana hissettirdiklerini... hissettiremedi, hissettiremez. Open Subtitles أدركتُ أنه لم تحرك مشاعري امرأة أخرى وحتى الآن كما تحركينها أنت
    Çok güzel yeşil gözleri vardı. İlk bakışta onun hayatımın erkeği olduğunu anladım. Open Subtitles كانت له عينين خضراوتين جميلتين، منذ اللحظة الأولى أدركتُ أنه نصيبي في الحـياة.
    Dün gece farkettim ki, Üçlemeci Katil asla kimseye polis silahı vermez. Open Subtitles أدركتُ الليلة الماضية أنّ القاتل الثلاثي لن يُعطني مُسدس شرطي إلى صديق.
    Bunun hakkında düşündüğümde farkına vardım ki hiç yalnız yürümemişim. Open Subtitles ،وعندمافكّرتُفي الموضوع. أدركتُ عند ذلك أن من المحتمل أني لم أتمشى لوحدي من قبل.
    Chandrapore'yi o kadar uzaktan görünce ona âşık olmadığımı fark ettim. Open Subtitles وعند مشاهدتي لـ تشاندرا بور بعيدة جداً أدركتُ بأنّني لَمْ أُحبّْه
    Ben de seninle ilgilendiğimi anladım ve eğer yemin aramıza girecekse ne kadar iyi bir şey olabilir ki? Open Subtitles حسناً، أدركتُ أنّني أريد إسعادكَ ولو كان النذر يقف في طريق ذلك فإلى أيّ حدّ قد يكون مناسباً ؟
    Ve bir gün, artık ileri gidecek bir şeyimiz olmadığını anladım. Open Subtitles وذات يوم، أدركتُ أننا لن نسعى لتحقيق أيّ هدفٍ بعد الآن
    O zaman soyma bıçağı veya mektup açacağıyla bir kadının yapmış olabileceğini anladım. Open Subtitles عندها أدركتُ بأنها قد تكون امرأة والتي فعلتها بسكينه تقشير او فتّاحة رسائل
    Ne olursa olsun size güvenecek kadar sizi sevdiğimi anladım. Open Subtitles لقد أدركتُ أن مشاعري لك كافية لأثق بك لامحالة ماذا
    Ebeliğin beni ne kadar iyi eğittiğini bu hikâyenin son bölümüne gelince anladım. TED لم يكن حتى الفصل الاخير من هذه القصة التي أدركتُ فيها كيف أن عملي كقابلة قد دربني.
    Elimden gelen her yolu denedim fakat verinin üzerinde bir ay çalıştıktan sonra şunu anladım: Olmuyor. TED حاولتُ كل ما أستطيع، لكن بعد شهرٍ من العمل عليها، أدركتُ بأنني لم أستطع القيام بها.
    Evliliği hakkında olduğunu farkettim. Open Subtitles حقا؟ ثم أدركتُ أن الأمر لابد أنه حول زواجها يقومون بالسؤال عن أصلها وفصلها
    Ve birden bir şeylerin ters gittiğini farkettim, ...hep bir şeyler ters gider. Open Subtitles وفجأة أدركتُ بانة عندما الأشياء تَفْشلُ، يَفْشلونَ دائماً.
    Öz evladını unutmayı... başardığını farkettim. Open Subtitles أدركتُ بأنه قد اجبارها على أن تنسى طفلها
    Ve beni seven insanların karşılıksız sevdiğinin farkına vardım. Open Subtitles وأنا أدركتُ بأنّني آخذُ الناس الذين يَحبّونَني طبيعياً.
    Ve seni sinirlendirmemem gerektiğinin farkına vardım. Open Subtitles وأنا أدركتُ ذلك أنا لا يَجِبُ أَنْ أكُونَ مجنون فيك.
    O zaman cevabı bildiğim iç-in soruyu soramadığımı fark ettim. Open Subtitles وبعد ذلك أدركتُ بأنّه كَانَ لأن عَرفتُ ما الجوابَ سَيَكُونُ.
    Üç veya dört yaşımdan beri transseksüel olduğumu biliyordum. TED أدركتُ منذ أن كان عمري 3 أو 4 سنين أني كنت متحولة جنسية.
    Biliyor musun, ilk tanıştığımızda ortak bir yanımız olduğunu anlamıştım. Open Subtitles أتعرف ، لقد أدركتُ أننا بيننا الكثير من الأشياء المشتركة ، عندما تقابلنا أول مرة
    Ama flash disk konusunda yalan söylediğini anlayınca, buna daha fazla devam edemedim. Open Subtitles لكن عندما أدركتُ أنّك تكذب عليّ حول القرص، لمْ يعد بإمكاني التحمّل أكثر.
    Şimdi aynı şeyi eski karıma da yaptığımı anlıyorum. Open Subtitles الآن أدركتُ أني فعلتُ نفسَ الشيء بزوجتي السابق
    Ama farkediyorum ki, Aaron, öğrenmeyi çok genç yaşta öğrenmişti. Open Subtitles ‫أدركتُ أنَّ هارون تعلّم كيف يتعلّم في سنّ مبكرة جدًا
    Sonra onları, senin ayakkabılarının içine koyabileceğim aklıma geldi. Open Subtitles لكن ثمّ أدركتُ بأنّني يُمْكِنُ أَنْ فقط لائمَهم داخل أحذيتِكَ.
    Düşünmüyordum. Giderken yolda düşündüm ve asıl pataklamam gereken kişinin sen olduğunu fark ettim. Open Subtitles لم أكن أفكر لكن خلال طريق العودة أدركتُ تماما بأنه يجب أن أركلّ مؤخرتك
    Onlara zorla bir şey yaptırılamayacağını uzun zaman önce öğrendim. Open Subtitles أدركتُ منذ أمدٍ بعيد بأنّه لا يمكنكَ إجبارهم على فعل ما لا يريدون
    Yanlışımı anladığım zaman, sizinle konuşmak için geldim. Open Subtitles وعندما أدركتُ خطئي، ذهبتُ لأتحدّث معك بشأنه
    Ama seni geçebileceğimi anladıktan sonra... Open Subtitles لكن عندما أدركتُ ..أنا يُمْكِنُأَنْأَفِيقَك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more