"أرخص" - Translation from Arabic to Turkish

    • daha ucuz
        
    • ucuzdur
        
    • daha ucuza
        
    • en ucuz
        
    • en ucuzu
        
    • ucuza mal
        
    • daha ucuzdu
        
    • ucuzunu
        
    • ucuza geliyor
        
    • ucuz ve
        
    • En ucuzundan
        
    • ve ucuz
        
    • ucuz yolu
        
    • ucuz olduğu
        
    Eğer biri yaralanırsa, yeni bir çalışan tutmak daha ucuz. Open Subtitles إذا جرح أحد ما إنه أرخص عندما نعيّن موظف جديد
    Bu masrafları karşılamayacaklar çünkü. daha ucuz bir mağazaya gitmen gerekiyordu Susan. Open Subtitles وإنّهم لن يدفعوا تكاليف هذا الفستان كان عليكِ أن تذهبي لمتجر أرخص
    LEDler daha küçük ve ucuzdur, daha uzun süre dayanır, daha verimlidirler. TED وذلك لأن الصمامات أصغر و أرخص و أعمارها أطول، وأكثر كفاءة
    Küba daha ucuza gelecek olan Sovyet petrolünü almaya karar vermişti. Open Subtitles قررت كوبا شراء النفط من الاتحاد السوفياتي والذي سيكون أرخص سعرًا
    Mısır çabucak tüm dünyadaki en ucuz hayvan yemlerinden biri hâline geldi. TED الذرة سرعان ما أصبحت واحدة من أرخص الأعلاف الحيوانية في كل العالم.
    Çevreme sordum ve bu ameliyat yapılabilecek şeyler arasındaki en ucuzu. Open Subtitles لقد سألت بالجوار وهذه العلمية هي أرخص شيء يمكنك القيام به
    Ama burayı satın aldığında, mekanın adı "Bıyık"tı ve bıyık bırakmak yeni bir tabela almaktan daha ucuza mal olacaktı. Open Subtitles أطلق عليه" ديز ذو الشارب" وقد وجد أن نمو شاربه000 أرخص بكثير من عمل دعاية له
    Tüm bu işlemler çevredeki lağım altyapısını yenilemekten daha ucuzdu. TED وكان هذا أرخص من تحديث البنية التحتية للصرف الصحي.
    Kurşunsuz otomativ benzin kullanımı geleneksel benzinlerden... çevreyi korumak için çok daha ucuz... ...ve çok daha iyidir. TED ووقود السيارات الخالي من الرصاص الذي نستخدمه هو في نفس الوقت أرخص وأفضل للبيئة من وقود الطائرات.
    İşte bu yüzden cebinizdeki cep telefonu 70'lerin süperbilgisayarından kelimenin tam anlamıyla milyon kat daha ucuz ve bin kat daha hızlı. TED ولهذا فإن الهاتف النقال الموجود في جيبك هو حرفياً أرخص مليون مرة وأسرع ألف مرة من الكمبيوتر العملاق في السبعينات.
    Ancak Moore'un yasası denen şey bilgisayarları daha etkili ve daha ucuz kılıyordu. TED ولكن هناك ما نسميه قانون مور، الذي يجعل الحواسيب أرخص وأكثر كفاءة.
    Kömür ve doğal gaz rüzgar ve güneşten daha ucuz, ve petrol biyoyakıtlardan daha ucuz. TED الفحم والغاز الطبيعي أرخص من الطاقة الشمسية وطاقة الرياح، والبترول أرخص من الوقود الحيوي.
    Bu konuya bir bakışı şöyle görebilirsiniz. daha ucuz olduğu için salınımları kısmak yerine yaptığımız şeyi gösteriyor. TED لذا فها هي طريقة للتفكير في هذا, و هي أننا نفعل هذا بدلا من تقليل الإنبعاثات لمجرد أنه أرخص.
    Ve belki de diğer şeyler elbiseden daha ucuzdur. Open Subtitles و لربّما هناك أشياء أخرى أرخص من الفستان
    Bir bardan ucuzdur hava hafifçe eser, geçen kızları görürsün. Open Subtitles إنها مكانٌ أرخص من الحانة ، بارد يمكنك مشاهدة الفتيات يعبرن
    Ki onlar daha ucuzdur, değil mi? Open Subtitles والتي من المحتمل أنْ تكون أرخص بكثير، صحيح ؟
    Ama yeni bir gemi alsan da olur. Hatta daha ucuza patlar, ha? Open Subtitles لكنك أيضا تستطيع أن تشترى سفينة جديدة قد تكون أرخص على ما أظن.
    Bu ülke aslında Çin'den daha ucuza daha iyisini üretiyor. Open Subtitles التي تنتجها هذه البلد و بالفعل أرخص وأفضل من الصين.
    Buna "gariban cenazesi" diyorlar çünkü sabah 9:00'daki en ucuz sıra. Open Subtitles إنهم يدعون هذه بجنازة الفقراء لأنها تكون أرخص في التاسعة صباحاً.
    Bir kadeh kırmızı şarap alacağım fakat en ucuzu olsun. Open Subtitles أريد كأسًا من النبيذ الأحمر و سوف آخذ أرخص ما لديكم
    Aktris iken bana daha ucuza mal oluyordu. Open Subtitles كانت أرخص إليّ عندما كانت ممثلة
    Bu bir kondomdan bile daha ucuzdu. Open Subtitles حسناً ، هذا أرخص كثيراً من شراء الأوقية الذكرية
    Burada daha iyisini ya da ucuzunu bulamayacağın bir şey yok. Open Subtitles ما من شيء لا يمكنك شراءه أفضل و أرخص الا هنا
    Çöpü aldırmaktansa yakmak, daha ucuza geliyor. Open Subtitles إنه أرخص لدفع غرامة من سحبها لمكب لنفايات
    Herkeste var ve oldukça ucuz. Ve onları özgürce, açık lisanslarla yaymak için gereken yazılımlar hiç bu kadar ucuz ve yaygın olmamıştı. TED إنه متاح في كل مكان ورخيص نوعًا ما. والأدوات لكي توزعه بحرية وبتراخيص مفتوحة لم تكن أيضًا أرخص من ذلك ولا أكثر توافرًا
    Ortada henüz bir şey yokken bile. İsteklerim şöyle: En ucuzundan tabut. Open Subtitles الثرثرة تنتشر سريعاً هنا حتى قبل أن يحدث الشيء نريد أرخص تابوت و قميص النوم الذي كانت تلبسه
    Dünyadaki tüm bilim adamları güneş panellerini daha verimli ve ucuz yapmaya çalışıyorlar. TED العلماء في كل أنحاء العالم يركزون على جعل ألواح الطاقة الشمسية أرخص وأكفأ.
    Sonra ahlak komitesi lisansımı elimden alacak çünkü bu işleri halletmenin en ucuz yolu bu. Open Subtitles وبعدها المجلس الأخلاقي سيسحبون ترخيص العمل مني لأنها أرخص طريقة لتهدئة الوضع

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more