"أسمح لك" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin
        
    • müsaade
        
    Ona bir ev vermek istiyorum. Bunu bozmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles أريد أن أقدم له منزلاً ولن أسمح لك بإفساد الأمر
    Ancak ne senin ne de bir başkasının yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim. Open Subtitles ولكن لن أسمح لك او اي شخص اخر أن يقف في طريقي
    Biliyormusun beni gerçekten incittin Brian. Ve bunu bir daha yapmana izin veremem. Open Subtitles أنت جرحتني حقاً , براين ولا يمكنني أن أسمح لك بفعل ذلك مجدداً
    Kesinlikle, tekrarlıyorum, kesinlikle saldırgan ve yaralayıcı ithamlarda bulunmanıza izin vermeyeceğim. Open Subtitles أنا لن.. أكرر, لن, أسمح لك بكل بساطة تقديم إتهامات مدمرة
    24 saat burada kalmana müsaade ediyorum, sense ortalığı dağıtıyorsun. Open Subtitles أسمح لك بالبقاء هنا خلال أربع وعشرون ساعة ،فتُحطم المكان
    Bir daha onu yola çıkarmam konusunda beni ikna etmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بأن تقنعني أبداً بأن أصطحبها إلى الطريق مرة أخرى
    Ben emekli olunca ne bok yersen ye ama şimdi ben buradayken ne zaman izin verirsem o zaman konuşacaksın. Open Subtitles عندما أتقاعد يمكنك أن تفعل ما الجحيم الذي تريده. ولكن بينما كنت أنا هنا أنت ذاهب التحدث عندما أسمح لك.
    Onları tutuklayan ekipte olmana izin vermeyeceğim, ama tutuklandıklarında oraya gitmene izin veririm. Open Subtitles لن أسمح لك بالانضمام لفريق التدخل لكنني سأسمح لك بالدخول حينما تمضي الأحداث
    Senin onun parçalarını bir hurda arabaymış gibi almana asla izin vermeyeceğim. Open Subtitles قدر الإستطاع أنا لن أسمح لك بأن تقطيعها لأجل القطع كسيارة مهجورة
    - evet öyle dediler ben izin verene kadar araba sürmek yasak. Open Subtitles نعم , هم يقولون لي هذا لا تقودي سيارتك حتى أسمح لك
    Ama ikimiz de yapmayı planladığın şeye izin vermeyeceğimi biliyoruz. Open Subtitles لكننا نعلم أنني لن أسمح لك بفعل ما تخطط له
    Bu hafta çoktan bir davayı batırdın, bir başkasını riske atmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles لقد قمتَ بالفعل بأفساد قضية هذا الاسبوع لن أسمح لك بالمغامرة بقضية اخرى
    Karıma ve kızıma bir daha yaklaşmana asla izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بالإقتراب مجدّداً من زوجتي و من إبنتي
    İşlemediğiniz bir cinayeti itiraf ederek vicdanınızı rahatlatmanıza izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أسمح لك بتهدئة ضميرك بالإعتراف بإرتكاب جريمة لم ترتكبها
    Eve döndüğüne çok memnunum. Bir daha gitmene izin vermeyeceğim. Open Subtitles انا سعيد بعودتك لن أسمح لك بالذهاب مرة أخرى
    Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum. Open Subtitles لن أسمح لك بالكلام هكذا حتى ولو يوم ميلادك
    Doğumgünün bile olsa böyle konuşmana izin vermiyorum. Open Subtitles لن أسمح لك بالكلام هكذا حتى ولو يوم ميلادك
    Gitmene, çocuklarımı benden uzaklaştırmana izin vermemi mi bekliyorsun? Open Subtitles هل تتوقعين منى أن أسمح لك بالرحيل ؟ أن أسمح لك أن تأخذى أولادى منى ؟
    Ve belki o fotoğrafları çekmene de izin veririm. Open Subtitles إذا وعدتني بأن لا تغضب أنا قد أسمح لك بأخذ تلك الصور.
    Majesteleri'nin yanında kalmana daha fazla müsaade etmiyorum. Open Subtitles أنا لن أسمح لك بالبقاء الى جانب جلالته لوقتٍ اطول
    Bunu bana yapamazsın ya da ben müsaade etmem. Open Subtitles إستمع، لا يمكنك فعل هذا لنفسك لو لي، لن أسمح لك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more