Yalnizca haz için yaşadı, ve en büyük zevki ise arkadaşlarının duygularını gözlemlemekti. | Open Subtitles | كانت ملاحظة مشاعر أصدقائه في الوقت الذي لم تكن له مشاعر خاصة به |
Seninle öpüşüp bütün arkadaşlarına ne kadar hafif bir kız olduğunu anlatması ve herkesin sana olan saygısınız yitirip arkadan konuşması için,... | Open Subtitles | .. أتعنين لتقبيلكِ .. ثم يخبر أصدقائه جميعاً كيف كنتِ سهلة لذا ، فالمدرسة كلها تفقد إحترامها لكِ ثم يتحدثون من وراءكِ |
Ama onlar arkadaşı oldukları için yanında değiller ünlü olduğu için yanındalar. | Open Subtitles | في الحقيقة كأنهم ليسوا معه لانهم أصدقائه لانهم يحيطوه فقط لكونه مشهور |
Annesi öldükten sonra 3 kez taşınmışlar. arkadaşlarından uzak kaldı. | Open Subtitles | لقد تنقلوا 3 مرات منذ وفاة والدته وخسر دعم أصدقائه |
Evet. Geçeceğini söylediklerinde ağrısı döndü ve yanında arkadaşını getirdi. | Open Subtitles | قالوا بأن الصداع سيختفي ولكنه رجع ومعه أصدقائه الصغار |
Hiçbir arkadaşının tutuklanmasını istemedi bu yüzden herkese bu sahte 'gönüllü kartı'nı verdi. | TED | لم يرغب لأي من أصدقائه بأن يقبض عليهم ويحجزون لذا زود كل واحد منهم ببطاقة التطوع الزائفة هذه |
Bir kaç arkadaşıyla kötü bir iş yaptıklarını söyledi. Bu yüzden hapse girecekti. | Open Subtitles | قال لي أن بعض أصدقائه قد تورطوا بعمل سيء وهو متورط معهم بهذا |
Bir ayna aldı ve arkadaşlarının bu numarayı denemesini sağladı. | Open Subtitles | و أخذ مرآة و طلب من أصدقائه القيام بهذه الحيلة |
sen Alan ol, ve az önce Walden'ın seni arkadaşlarının etrafında istemediğini öğrendin. | Open Subtitles | كنت، اه، الان، وكنت للتو جدت أن الدن لا يريد لك حول أصدقائه. |
Babam ve arkadaşlarının elinde uğradığım suistimal beni mahvediyordu. | TED | والأعتداء التي عاينتها على يد والدي و أصدقائه تركني محطمة بالكامل |
Veya kendi canına kıymaya karar vermiş bir adamın Facebook'ta arkadaşlarına ve ailesine elveda deyişinin hikayesini anlatabilirim. | TED | أو كالرجل الذي قرر إنهاء حياته واستخدام الفيسبوك كوسيلة ليودع أصدقائه وعائلته. |
Odada seni yatar halde bıraktıktan sonra... arkadaşlarına katılmak üzre tiyatroya gitmişti. | Open Subtitles | ...بعد أن بقيتِ مستلقية في غرفتك .ذهب إلى المسرح للانضمام إلى أصدقائه |
Bittiğinde, onu arkadaşlarına göstermiş Harika bir heykel yarattığını söylemişler. | Open Subtitles | ثم عرض التمثال على أصدقائه فقالوا تمثال عظيم |
Hatta, savaş sona erip serbest bırakıldığında pek çok arkadaşı ve ailesi ölmüştü. | TED | وفي واقع الأمر، بعد الانتهاء من الحرب تم الإفراج عنه، معظم أصدقائه وعائلته قد ماتوا. |
Bir arkadaşı övgü alsa, ya da okulda bir sorun çıksa... | Open Subtitles | ،إذا تلقوا أصدقائه مراجعات جيدة ...أو إذا حصلت مشكلة في المدرسة |
Adımlarında oldukça dikkatli, çünkü geçtiğimiz yıllarda birkaç düşüşü arkadaşlarından artık utanmasına sebep oldu. | TED | إنه حذر جداً في خطواته، إذ أن حوادث سقوط متعددة عبر السنين سببت له إحراجاً بين أصدقائه. |
Ve evlenen arkadaşlarından biriyle restoranda öğle yemeğine gideceğiz. | Open Subtitles | و نحن ذاهبون لتناول الغداء في مطعم مع أحد أصدقائه الذي تزوج للتوّ. |
Seni teselli etmesi için Rafe sana en iyi arkadaşını gönderdi. | Open Subtitles | ريف ارسل لكي أفضل أصدقائه وكانه يقول لكي يجب ان تفرحي يجب ان تعيشي حياتك ايف , يجب ان تستمتعي بحياتك |
Yine de, tuhaf olan şuydu askerdeyken en iyi arkadaşının ben olduğumu yazmıştı. | Open Subtitles | الشيىءالمضحكهو أنه.. كتب لى رسالته بصفتى أقرب أصدقائه فى الجيش.. |
Fransa'da, en eski ve en yakın 3 arkadaşıyla omuz omuza çarpışmıştır. | Open Subtitles | وفي فرنسا، قاتل جنبا إلى جنب مع ثلاثة من أقدم وأعز أصدقائه |
Büyükbabamın iş arkadaşları da oradaydı, en iyi dostları Greenie ve Block. | Open Subtitles | حيث يجب ان تقابل أطفال جدى الآخرينِ، اعز أصدقائه كرينى و بلوك. |
Ağabeyim gerçekten öldüyse, artık onun en iyi dostu değilsin demektir. | Open Subtitles | إذا كان أخى ميتاً حقاً إذن ، فأنت لم تعد أعز أصدقائه |
Bir arkadaşına yardım etmek için gelmiş. | Open Subtitles | مما سمعته أثناء رحلته لقد أنقذ أحد أصدقائه في الوقت المناسب |
Bir erkek dostlarına ayak uyduramıyorsa belki de farklı bir davulcuyu dinlediği içindir. | Open Subtitles | إذا كان الرجل لا يواكب أصدقائه ربما لأنه يسمع قارعاً آخر للطبول |
Onun durumunda bir adam düşmanlarından olduğu kadar dostlarından da korkmalı. | Open Subtitles | رجلاً كهذا عليه أن يقلق من أصدقائه كما يقلق من أعدائه. |
- dostları onu sevmezdi. - O da dostlarını sevmezdi. | Open Subtitles | أصدقاؤه لم يكونوا يحبونه - هو لم يحب أصدقائه - |
Ricky Wurman'ın hiç yapamadığı partiydi, ben de dâhil olmak üzere birçok eski dostunu bir anlamda davet etmişti. | TED | كانت الحفلة التي لم يحظى بها ريكي أبداً إذ دعا العديد من أصدقائه القدامى، ومن بينهم أنا. |
Bütün dostlarıyla ilişkisini kesip Melrose Park'a taşınmış. | Open Subtitles | قطع العلاقات مع كلّ أصدقائه وإنتقل إلى ميلروز بارك. |