"أصطحب" - Translation from Arabic to Turkish

• eşlik
• götüreceğim
• alıp
• götürmem
• almam
• götürmüyorum
• alayım

Bu insanları buradan çıkart ve mekiklerine kadar eşlik et. - Evet, efendim.
أصطحب هؤلاء الأشخاص من السجن ورافقهم بالعودة إلى مركباتهم

İyi bir fırsat, gerçekten. Madeleine ve çocukları da götüreceğim.
إنها فرصة جيدة سوف أصطحب مادلين والأولاد

Birkaç adam alıp şu tarafı sarayım. Tam arkalarına geçebilirim.
دعنى أصطحب بعض الرجال و أهاجم جانبهم أستطيع اختراق صفوفهم

Elliot, bu adamı birkaç test için yukarı götürmem gerekiyor.
إيليوت, يجب أن أصطحب هذا الرجل للأعلى لإجراء بعض الفحوصات

...kızları yarın akşam almam lazım.
إستمعوا ، من المفترض أن أصطحب الفتيات بليلة الغد

Ayrıca eve iş götürmüyorum.
بالإضافة إلى أنني لا أصطحب عملي للمنزل معي مطلقاً.

- Sahi mi? Bana bir şans daha ver, çocukları okuldan ben alayım.
امنحينىفرصةأخرى، دعينى أصطحب الأولاد بعد المدرسة

Bağışlayın. Hanımefendiye kulise kadar eşlik etmeliyim. Müsaadenizle.
رجاءً إسمح لي ،لابد أن أصطحب السيّدة إلي غرفة الملابس ،عذراً.

Kullanılacak silahlar konusunda danışman olarak onlara eşlik ettim.
جعلوني أصطحب بعض الأسلحة إلى هنا كمستشار

Vali Bey, öbür durağa kadar otobüsünüze eşlik edeceğim.
أيها المحافظ، سوف أصطحب حافلتك للمحطة التالية،

Çocuklar, Kaptan Sham'i eve götüreceğim. Burada kalın ve Puttaneska'sız bir yemek için alışveriş yapın.
يا أطفال سوف أصطحب شام للبيت وأنتم إبقوا هنا للتبضع من أجل العشاء

Tamam, bu kızı götüreceğim ve "Ben bir pisliğim" diyecek yer arıyorum.
حسناً أريد مطعماً أصطحب إليه هذه الفتاة ويدلّ على أنّني وغد

Sanırım kızları daha sonra dondurma yemeğe götüreceğim.
أظن ربما أصطحب الفتيات لشراء الآيس كريم لاحقاً.

Bu da demek oluyor ki, yeteneğimi alıp sokağın karşısında rekabet için çalışmaya başlayamam.
بمعني لا أستطيع أن أصطحب موهبتي وأبدأ في العمل للمنافسة في مكان آخر

Babamı alıp evine geri götüreceğim.
سأذهب حتى أصطحب أبي وأخذة للمبنى

Çok komik, çünkü birazdan ananı motoruma alıp sonra da alaybozanımı...
هذا طريف، لأنني سوف أصطحب أمك فيما بعد على دراجتي، وسوق آخذ بيندقيتي معي...

Babamı Castle adasına götürmem gerekiyordu da.
كان يُفترض أن أصطحب والدي إلى ''كاسل آيلاند'' اليوم.

Saygısızlık etmek istemem efendim ama... bu adamı neden götürmem gerektiğin bana hala söylemediniz?
مع فائق أحترامي، يا سيدي، فإنّك مازلت لم تخبرني، لماذا عليّ أن أصطحب هذا الرجل؟

Ben kimseyi bir yere götürmem.
أنا لا أصطحب أحدًا إلى أيّ مكان

Saat 3:30'da kızımı almam gerekiyor.
يجب عليّ أن أصطحب إبنتي عند الساعة 3: 30.

Karımın bugün işi var. Kızları 4:30 almam gerekiyor.
مهلاً، زوجتي ستتأخر في العمل أريد أن أصطحب البنات في الـ4:

Bu köpeği yanımda yemeğe götürmüyorum.
لن أصطحب ذلك الكلب إلى الغداء معي

İş için. Angela'yı götürmüyorum.
هذا مجرد عمل" "(لن أصطحب (أنجيلا

Koca adamı mı alayım?
أصطحب الرجل الكبير ؟ هيًا يا أمى