ve ben penceresiz bir ofis odasında oturuyorum. Bağımsız Danışmanın Oda'sında uğultulu floresan ışıklar altında | TED | كنت جالسة في غرفة مكتب خالية من النوافذ داخل مكتب المستشار المستقل تحت طنين أضواء الفلورسنت. |
Evet, işte ana ışıklar ve artık daha iyi göreceksiniz ve uçağı da daha iyi uçurabileceğiz. | TED | بلى، على أضواء القاعة سوف نرى كل شيءٍ بصورة أفضل و سوف يكون في المستطاع تطيير الطائرة بصورة أفضل. |
Bir tür komik dans eden ışıklar, orada hem sol hem de sağda gösterilmiş. | TED | إنها أضواء متراقصة غريبة، تظهر هناك على الجانب الأيسر والأيمن. |
Bu durum aura denilen halüsinasyonlara sebep oluyor, feneri ışığı görmek, geometrik şekiller ve karıncalanma hissi bunlardan bazıları. | TED | يُنتج هذا هلوسات تُدعى هالات؛ والتي يمكن أن تشمل رؤية أضواء وامضة وأنماط هندسية واختبار إحساس بالتنميل. |
Tellerin ucunda elektrik lambaları ve herkesin yüzünde gülümse var | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ أضواء كهربائيةُ على الخيوطِ وهناك إبتسامة على كُلّ شخصِ |
Şehir ışıklarından çok uzakta vahşi doğayla baş başa. | Open Subtitles | ، بعيدا ً عن أضواء المدينة وجها ً لوجه مع الطبيعة الام |
İleride ışıklar var. Bir kamp olabilir. | Open Subtitles | هناك أضواء قادمة من بعيد قد يكون هذا مخيماً أو ما شابه |
İleride ışıklar var. Bir kamp olabilir. | Open Subtitles | هناك أضواء قادمة من بعيد قد يكون هذا مخيماً أو ما شابه |
Loş ışıklar ve çingene kemanları. | Open Subtitles | أضواء على المخفتات وكمانات غجرية خارج المسرح. |
Birisi yanıma gelip beni sarstı ve "Kaptan, ışık görüyoruz, yeşil ışıklar." dedi. | Open Subtitles | فى مساء ذلك اليوم أوقظنى أحدهم صارخاً كابتن. هناك أضواء خضراء اللون تسطع من بعيد |
Her yere radyoaktif toz döktük ayrıca güçlendirilmiş ultraviyole ışıklar yerleştirdik. | Open Subtitles | غمرنا المكان بغبار إشعاعي وثبتنا أضواء بالأشعة ما فوق البنفسجية قوية في جميع الأنحاء |
Garip sesler ya da ışıklar, ya da garip her hangi bir şey hatırlıyor musun ? | Open Subtitles | هل تتذكرين أى أصوات أو أضواء غريبة أو أى شئ مثل هذا ؟ |
Gökyüzünde ışıklar görüldü, gazeteler düşen uzay gemileriyle ilgili yazılar yazdı. | Open Subtitles | لقد كَانَ هناك أضواء في السماءِ وقصص في الورق حول تَحْطم الصحونِ |
Bilirsiniz işte, lab testleri, acayip ışıklar, kutunun açısından film kareleri. | Open Subtitles | تحليل مختبر ، أضواء غريبة، لقطات من داخل الصفيحة |
Eve geldim ve ışığı gördüm ve sizin arabanızın farlarını açık bırakmış olabileceğinizi düşündüm. | Open Subtitles | لقد وصلت إلى المنزل للتو ورأيت الضوء وفكرت أنك ربما تركتِ أضواء سيارتك تعمل. |
Carmel konser salonunun arkasındaki çöpleri karıştırdım ve ve 18 boş kutu Noel ışığı buldum. | Open Subtitles | على أي حال لقد قمت بتفتيش سلة المهملات خلف صالة كارمل , ولقد وجدت ثمانية عشر علبة فارغة من أضواء الكريسماس |
Tellerin ucunda elektrik lambaları ve herkesin yüzünde gülümse var | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ أضواء كهربائيةُ على الخيوطِ وهناك إبتسامة على كُلّ شخصِ |
Marlboro Lights satın aldığım adamın acıma bakışı. | Open Subtitles | الشفقة من الرجل الذي يبيع لي أضواء مارلبورو بلدي. |
O kadar sokak lambası varken, burda oturmak daha iyisi. | Open Subtitles | مع كلّ أضواء الشوارع، سأكون هدفاً جالساً. |
Eğer radyo ışığını düşürürsem, incelememizde bunu görürüz. | TED | إذا أُخفتت أضواء الراديو، هذا ما لاحظناه من مسحنا هذا. |
Sualtı aracının ışıklarına yakalanınca bu harikulade bir renk gösterisi olur. | Open Subtitles | تحت أضواء الغواصة يظهر عرض مدهش للألوان كالألعاب النارية |
Ama onun ışığa çıkması birçok sebepten dolayı yasaklandı, özellikle genç kızların çıplak dans etmesini izlemeyi sevdiği için. | Open Subtitles | لكن تم حظره من أضواء الظهور لاسباب آخرى. لديه ميول لمشاهدة الفتيات الصغيرات يرقصن متعريات، |
Noel'de kırmızı yeşil ışıklı bir papyon takıyordu. | Open Subtitles | في عيد الميلاد, لديه واحدة بها أضواء حمراء وخضراء |
Fener isiklari dikkatini çekmis ve iki hirsizin evine girdigini görmüs. | Open Subtitles | لقد رأى أضواء المصابيح وفاجأ لصّين يخترقان الخزنة. |
Neyse işte, işin bitince fren lambalarının ampullerini değiştirmeyi unutma yeter. | Open Subtitles | أيا كان، روس. مجرد استبدال المصابيح في أضواء الفرامل بعد الانتهاء. |
O kutsal perşembe'yi, kilisenin loş ışığında deniz kenarında oturduğumuzu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين الخميس المقدس حين جلسنا جنباً إلى جنب تحت أضواء الكنيسة الخافتة؟ |
Ama bizim, çeşmelere ve ağaçlarda ışıklara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لكننا الآن نحتاج إلى نافورة أضواء على الأشجار |
Noel ışıklarıyla harika bir hapisaneye benzemiş. | Open Subtitles | انها مثل سجن سوبرماكس مع أضواء عيد الميلاد |