"أطراف" - Translation from Arabic to Turkish

    • uçlarında
        
    • dışında
        
    • uçları
        
    • ucunda
        
    • uçlarını
        
    • ayak
        
    • uzuvları
        
    • uçlarından
        
    • ucunu
        
    • parçaları
        
    • ucu
        
    • Dış
        
    • uçlarındaki
        
    • uzuv
        
    • taraflar
        
    Ayrıca parmak uçlarında barut kalıntısı olduğunu da fark ettim. Open Subtitles لقد لاحظت ، لاحظت ايضاً بقايا البارود على أطراف أصابعه
    ve sürtünmeyle kaybedilen dışında, açısal moment dansçı point'teyken sabit kalmak zorundadır. TED وباستثناء ما تفقده بالاحتكاك تلك القوة الدافعة الزاوية يجب أن تبقى ثابتة بينما الراقصة تكون على أطراف أصابعها
    Su çeken uçları ve cilalı kenarları var. TED ولديه خاصية الجزيئات المحبة للماء ، و أطراف شمعية.
    Bir plan geliştirdiğinizi düşünün, masanın bir ucunda bir rahip ve diğer ucunda da uyuşturucu taciri, kilisenin toplumun tamamına yardım edebileceği bir yol arıyor. TED تخيل أن تقوم بوضع خطة ولديك رجال دين على أحد أطراف الطاولة وتاجر هيروين على الطرف المقابل، يضعون تصور لكيفية قيام الكنيسة بخدمة المجتمع ككل.
    İnsan nasıl parmak uçlarını kullanarak okuyabilir? TED كيف يمكن لأحد القراءة باستخدام أطراف أصابعه؟
    Bu aralar evde bir kaplumbağa yaşıyor ve ayak parmaklarını çok seviyor. Open Subtitles هناك سلحفاة تعيش هنا مؤخرا ً وهي تحب المشي على أطراف أصابعها
    Bu çocuğun lastik uzuvları hikayeyi ana sayfaya bir mancınık gibi düşürecek. Open Subtitles أطراف هذا الرجل المطاطية ستذهب بقصته إلى الصفحة الأولى مباشرة
    Bağımsız lifler iki elin parmak uçlarından çıkıyor ve birleşerek iki ayrı kol oluşturuyor. Open Subtitles تنساب شعيرات منفصله وتنتشر من أطراف أصابع كلا اليدين ويتحدوا لتشكيل جدولين منفصلين
    Süsleme mahareti onun parmak uçlarında, Ben sersemlemiştim. Open Subtitles إن خصائص التزيين على أطراف أصابعها، انني ذهلت
    Neredeyse yetiştim. Parmak uçlarında dur. Open Subtitles قاربت من الوصول إليها، أنتصبِ على أطراف أصابعكِ.
    Gezegenimizin donmuş uçlarında, hayatta kalma mücadelesi asla kolaylaşmıyor. Open Subtitles ،عند أطراف الأركان المتجمدة لكوكبنا لا يُرخى صراع النجاة قبضته أبداً
    Bir Sağlık Çiftliği. Biraz kent dışında. Issız. Open Subtitles هناك مزرعة كبيرة معزولة على أطراف المدينة
    Bir Sağlık Çiftliği. Biraz kent dışında. Issız. Open Subtitles هناك مزرعة كبيرة معزولة على أطراف المدينة
    Ve kadın... ayak uçları üzerinde, buna cesaret edip edemeyeceğine karar vermeye çalışıyor. Open Subtitles والمرأة .. تقف على أطراف أصابعها تحاول أن تقرر إن كان لديها القدرة على ذلك
    Parlak duyarga uçları eş bulmak ya da yırtıcı hayvanları şaşırtmak için olabilir. Open Subtitles قد تكون أطراف المجسات البراقة لاجتذاب شركاء التزاوج أو تشتيت الضواري
    ...parmaklarının ucunda dans ederken ve suluboyalarını alıp resim yaparken izlemek epey korkunç bir şey. Open Subtitles يرقص على أطراف أصابعه على بعض الموسيقى البلهاء و يقوم برسم كل أنواع الرسومات المضحكة بالألوان المائية
    Bilimin parmak uçlarını esnetmek onu daha hızlıca, daha yukarı taşıdı hem de daha önce insanlığın çıkmadığı kadar yükseğe. Open Subtitles أطراف العلم الممتدة, إنتقلت أعلى و أسرع مما قام به الأنسان من قبل
    Pekala, ne bulduğumu mu görmek istersin yoksa ayak parmaklarını mı kaşımak? Open Subtitles إذاَ تريدين رؤية ما اكتشفت أم تريدين التقاط ما أطراف قدمك ؟
    Ama tecrübelerime göre eğer uzuvları yoksa şeytanlar üzerine daha yavaş gelirler. Open Subtitles ولكن بحسب تجربتي ، الشياطين ستكون أبطأ لو كانوا بداخل جسد بدون أطراف
    İzler var ama kimsenin parmak uçlarından değil. Open Subtitles هناك بصمات بالفعل لكنها ليست من أطراف أصابع أحد
    Hani reçel kavanozuna parmağınızı bandığınızda sanki parmağınızın ucunu diliniz gibi hissedersiniz ya, Open Subtitles عندما تلمسون قمة برطمان سكر باصبع مبلل ، ألا تشعرون بطعم السكر كما لو كانت أطراف أصابعكم هي لسانكم ؟
    Oh, şey, onu yapmak zorundayım. Bilirsin, o işimin bir parçası. Bütün o gevşek parçaları biraraya getirmem gerek. Open Subtitles علي ذلك إنه جزء من عملي علي لم أطراف الشتات
    Sık yapılan sidik testleri için hazır çiş poşetleri güvenlikten geçmek için parmak ucu kan poşetleri ve diğer vücut atıkları. Open Subtitles أكياس بول مصممة خصيصاً لإختبارات الإدرار المتعددة جيوب دم في أطراف الاصابع من أجل نقاط التفتيش قناني معبئة بمواد جسمانية آخرى
    Polis memurlarından biri şehrin Dış mahallelerinde terk edilmiş bir araba bulmuş. Open Subtitles أحد النواب شاهد سيارة مهجورة على أطراف بلدة ما
    Hocamız dünyanın uzak uçlarındaki tehlikelerden bahsettiğinde yüzünüzün bembeyaz olduğunu gördüm. Open Subtitles رأيت وجهكِ شاحباً عندما تحدث القس للناس عن المخاطر الموجودة في أطراف العالم البعيدة.
    Gitgide, tüm bu olanların da... bir tür "hayalet uzuv" olduğuna inanmaya başladım. Open Subtitles المزيد والمزيد ظننتأنكل هذا.. مجرد أطراف وهمية ..
    taraflar her tanığı sadece bir kez çağırabilecekler. Open Subtitles إشترط أطراف النزاع على إستدعاء كل شاهد لمرّة واحدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more