"أعالي" - Translation from Arabic to Turkish

    • açık
        
    • tepesinde
        
    • tepesine
        
    • tepelerinde
        
    • Dağları
        
    • denizlerin
        
    • dağlara
        
    Bu sayede ilk defa açık denizlerde avlanmanın kâr haritasını çıkarabildik. TED لذا ولأول مرة، تمكنا من حساب ربح الصيد في أعالي البحار.
    açık denizlerin en çok korkulan kaptanı domuz baharatlayıp, kızartmayı nereden biliyor? Open Subtitles كيف بالضبط القبطان الأكثر رعبًا في أعالي البحار يتعلم كيف يطهو خنزير؟
    açık denizler hukuki bir terim, ama aslında, gezegenin yüzde 50’sini kapsıyor. TED أعالي البحار مصطلح قانوني , لكنه في الحقيقه , يغطي 50 بالمئة من سطح الكوكب :
    Dağların tepesinde, Afganistan sınırında yaşıyor. TED وهو يقطن في أعالي الجبال تحديداً على الحدود مع أفغانستان
    Vadinin tepesine doğru uzanan yolu, sonuna kadar takip edin. Open Subtitles قومي بإتباع الطريق حتى نهايته، إلى أعالي الوادي.
    - Hayır. Bir zamanlar nehrin tepelerinde... insanları kurban etmişler. Open Subtitles لأن القرابين البشريه كانت تقام علي التلال في أعالي النهر
    Burası, And Dağları'nın kireç taşını oyan doğal bir obruk. Open Subtitles هذه فُتحة تصريف طبيعي نُحِتَت من حجر جير أعالي الأنديز.
    Aynı zamanda söylemek istediğim, açık denizlerde tek gördüğümüzün kötümserlik olmadığı. TED ما أود أن أقوله أن ليس قدر مشؤوم وسوداوي كل ما هو في أعالي البحار
    Ancak açık deniz sayılıyor çünkü kıta bölgesel iddialarda limitlerden ayrıldı TED ولكنه يعتبر من أعالي البحار لأن القارة قد وضعت حدودا للمطالب التوسعية
    böylece suyun içindeki herşey açık denizmiş gibi sayıldı. TED لذلك فان أي شيء في المياه يعتبر و كأنه أعالي البحار
    Bu yüzden açık denizlerde kalıcı bir yer yok. TED لذا في الواقع ليست موجودة دائماً في أعالي البحار
    Bu alanının gerisindeki tüm bölgeler açık deniz olarak adlandırılır. TED ويسمى كل ما خلف تلك المناطق أعالي البحار.
    açık denizlere hiçbir ülke sahip değildir onlardan hiçbir ülke sorumlu değildir ama hepsi az miktarda sorumludur, yani biraz Vahşi Batı gibi. TED ليس لأي بلد السلطة على أعالي البحار، وليس لأي بلد المسؤولية عليها، ولكنها كلها مسؤولة عنها، لذا فهي مثل الغرب المتوحش.
    Bin yıldır hayattalar çölde, donmuş topraklarda, dağların tepesinde ve okyanusun dibinde. TED لقد نجوا لآلاف السنين في الصحراء و الجليد في أعالي الجبال و أعماق المحيطات
    belki de dağların tepesinde. Open Subtitles سنعثر على موقع صغير ربما في أعالي الجبال
    Gökyüzünün en tepesinde ses hızında uçtular ölüme çalım atıp, 20 mil yüksekten serbest düşüş yaptılar. Open Subtitles طاروا بسرعة الصوت إلى أعالي السماء يخدعون الموت ويمارسون السقوط الحر من على ارتفاع عشرين ميلاً
    Biri oraya koymadıkça ağaçların tepesine ya da yumurtalara bulaşamaz. Open Subtitles لا يصل إلى أعالي الأشجار ولا في البيض، إلاّ إن وضعه شخص هناك
    Sorun, zincirin tepesine çıktıkça insanların bağlantılarını paylaşmaktaki isteği azalıyordu. Open Subtitles والمشكلة هى انه كلما وصلنا الى أعالي السلسله لم يكُن الناس شغوفين حيال الإفصاح عن مصادرهم
    Bir zamanlar nehrin tepelerinde insanları kurban etmişler. Vücutlar yanmış. Open Subtitles لأن القرابين البشريه كانت تقام علي التلال في أعالي النهر
    Eğer ağaç tepelerinde hayatta kalmak istiyorsa, ...öğrenmesi gereken bazı kritik beceriler var. Open Subtitles هنالك مهارات هاّمة أخرى عليها تعلمها إن أرادت البقاء حيّةً في أعالي الشجر.
    Orada, çağlayan bir nehirden başka bir şey yoktu. Bitterroot Dağları'nın yüksek kesimlerinde otlak alandaki büyük bir kayanın altından çıkıyordu. TED وهناك، لا تسمع سوى صوت بقبقة الماء الصادرة من تحت الصخور في المراعي الخضراء، في أعالي جبال بيتيروت.
    Öyleyse dağlara yürüyüşe çık. Open Subtitles تنزّهي إذن في أعالي الجبال.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more