"أعذار" - Translation from Arabic to Turkish

    • bahane
        
    • Mazeret
        
    • bahanesi
        
    • bahanen
        
    • özür
        
    • mazeretim
        
    • mazeretin
        
    • bahaneleri
        
    • mazeretler
        
    • bahanem
        
    • mazereti
        
    • mazeretleri
        
    • bahaneler
        
    Ben de böyle düşünmüştüm. Öyleyse bahane uydurmadan dediklerimi yap. Open Subtitles هذا ما ظننت, إذاً ما أقوله هو لا أعذار, إتفقنا؟
    Dudaklarım artık bundan başka bir bahane üretemiyor. Open Subtitles فمي الآن ليس لديهِ أيّ أعذار أخرى يقولها سوى هذا
    Gerçekten olsaydı söylerdim zaten. Kadınlar sevişmemek için daima bir bahane bulabilir. Open Subtitles إذا كان ذلك صحيحا سأقول لك المرأة تستطيع دائماً إيجاد أعذار
    Bu herifle ilgili en ufak şeyi dâhi bilmek istiyorum ve Mazeret istemiyorum. Open Subtitles أريد أن أعرف كل شيئ عن هذا الشخص و لا أريد أية أعذار
    Şimdi İngilizlerden hiçbir Mazeret gelemez. Open Subtitles و لا يمكن أن يكون هناك أعذار من جانب البريطانيين
    Seni her Salı saat tam 10:30'da göreceğim, istisnası, bahanesi yok. Open Subtitles أنا أراكم كل يوم ثلاثاء، 10: 30 حادة، أي استثناءات أو أعذار.
    Ve üzülme, sana eşlik edeceğim, yani hiç bahanen yok. Open Subtitles ولا تقلقي , سأُرافقكِ وبهذا أنتِ لا تمتلكين أعذار
    Bugün buraya bahane uydurmak için gelmedim. Open Subtitles أنا لا أجلس أمامكم اليوم محاولة إختلاق أيّ أعذار
    Çocuk bakıcısını ayarladım bile. bahane istemiyorum. Open Subtitles لقد نظمت رعاية فرانسيس ألبرت منذ الآن لذلك لا أريد سماع أي أعذار منك
    Ama şimdiye kadar yaptığı tek şey bana bir sürü bahane sunmak oldu. Open Subtitles لكن حتى الآن الشيء الوحيد الذي فعلته هو إعطائي مجموعة أعذار.
    - Bütün çeteyi toplamak için bahane bulmak zordu. Open Subtitles من الصعب العثور على أعذار لجمع العصابه كامله
    özür dilerim ama neredeyse üç aydır buradayım ve eve gitmemek için bahane uydurup duruyorum. Open Subtitles أناآسف, لكننيهنامنذ3شهور , و كنت أختلق أعذار كي لا أعود للمنزل
    bahane yok, istisna yok ya da kovulursunuz. Open Subtitles لا أعذار, لا استثناءات, وإلا سيتم فصلكم.
    Benimle konuşmak için bir bahane arıyorsun çünkü son defa konuştuğumuzda bana çıkma teklif etmiştin ve ben de hayır demiştim. Open Subtitles أنت تبحث عن أعذار للتحدث معي لأننا في آخر مرة تحدثنا معاً طلبت الخروج معي ورفضت
    - Mazeret yok, beyefendi. Madem ringdesin, ne yapabildiğini göreceğiz. Open Subtitles لا أعذار أيها السيد، أنت في الحلبة دعنا نرى ما لديك
    Hazıra konmak yok, Mazeret yok. Open Subtitles لن تكون هناك أية معاملة خاصة، ولن تقبل أية أعذار
    Oraya gidip fahişelerle olmalısın ya da Mazeret getirmelisin. Open Subtitles ولا تخرج إلى هناك لتطارد العاهرات أو تجلب أعذار معينة.
    Tez bahanesi ya da başka bahane istemem. Open Subtitles ولا أعذار أو هراء لتعتذروا عن القدوم
    Hayır, senin adın kirli, pasaklı bayan. İşi boşlamak konusunda eksik bir özür duydum. Open Subtitles إسمك ما زال خارج القائمة أيتها الآنسة المفقودة لم إسمع منكِ سوى أعذار واهية عن غيابك عن العمل
    mazeretim yok. Open Subtitles لا أعذار لما فعلته
    11 ay sonrasına bir yere not al, o gün gelince mazeretin olmayacak. Open Subtitles بعد 11 شهر من تنفيذه, لن يكون لديك أعذار
    Yaralılar önce gelir. Bunun dışındaki bahaneleri kıçından uydurdun. Open Subtitles الجرحى أولاً أى أعذار بعد ذلك ستندمين كثيراً ، أيتها الملازم
    İyi savunma, mazeretler. Hapsedilmeye karşı yaratıcı seçenekler. Open Subtitles دفاع كبير , أعذار كبيرة لتبرئتها , و بدائل خلاقة للسجن
    Bir sürü bahanem var aslında ama onun yerine sadece özür dilemek istiyorum. Open Subtitles نعم، نعم، لديّ أعذار كثيرة مقبولة ولكنني سأبدأ بالأسف المباشر
    Hiçbiri Ford Explorer sürmüyor ve hepsinin mazereti var. Open Subtitles لا أحد منهم يقود فورد إكسبلورر، وجميعهم لديه أعذار غياب.
    Bütün Ballon malikanesi personelinin mükemmel mazeretleri var. Open Subtitles كل أفراد بالون .و موظفي المنزل لديهم أعذار مقبوله
    Ve bunlar sadece bahaneler, bayanlar ve baylar. Şimdi, eğer harika bir kariyer istiyorsanız asıl yapmanız gereken TED وهي مجرد أعذار سيداتي سادتي سنستعرض لائحة طويلة من ابتكاركم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more