Benim bildiğim bir gerçek sıfır değere sahip olabilir eğer onunla gerçekten iyi bir şeyler yapabilecek kişi ben değilsem. | TED | ما أعرفه هو أن الشيء يصبح غير ذي قيمة إن لم أكن الشخص المناسب الذي يستطيع صنع شيء أفضل باستعماله. |
Ama bildiğim bir şey varsa o da, yatıya kalmazsan mutlu olmadıklarıdır. | Open Subtitles | ولكن الأمر الوحيد الذي أعرفه هو أنهن يحزنّ إن لم تقضِ الليلة |
Tek bildiğim, aklımı kurcalayan bir sorunun cevabına götürebilecek bir nesnenin peşinde olduğum. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أني سأطارد الغرض الذي يحمل إجابة للسؤال الذي يحيرني |
Bak, tek Bilmek istediğim şey, neden? | Open Subtitles | انظر، كل ما أريد أن أعرفه هو السبب. ما هو المحرك؟ |
Tek bir şey düşünebiliyordum, evimi eşimle aynı yatakta uyanabilmeyi ve tanıdığım şeyleri görebilmeyi. | Open Subtitles | منذ بدات رحلتي فكرت في شيء واحد فقط الوطن أن أصحو في فراشي مع زوجتي وكل شيء أعرفه هو حولي |
Tek bildiğim şey, ...yarın, ya da ertesi gün, ...buradan gideceğiniz. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو غدا أو بعد غد أنتم سوف تغادرون |
Bak, neye inanacağımı bilmiyorum. bildiğim tek şey, bunun nasıl görüneceği. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا أصدق كل ما أعرفه هو كيف سيبدو الأمر |
Bak, bu vaka hakkında bütün bildiğim benim ona yönlendirilmemdi. | Open Subtitles | انظر كل ما أعرفه هو القضية التي تم دفعي لها |
bildiğim şey, babanın karısına aptalca şeyler yapan ilk polis olmadığı. | Open Subtitles | ما أعرفه هو أنّ والدك لن يكون أوّل شرطيّ يخون زوجته |
bildiğim tek şey bir gece onu yalnız bıraktım ve o intihara kalkıştı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أني تركتها ليلة واحدة وفي هذه الليلة حاولت الانتحار |
Tek bildiğim, yüksek topuklu bir Meksi-amcık sana bağırıyor, ve birden evlilik bitiyor. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أن امرأة مكسيكية وبختك و فجأة أصبح الزواج ملغياً |
Gerçekten bütün bildiğim, neredeyse dünyanın en karamsar kızı olduğumdur. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أننى أكثر فتاة مزاجية فى العالم. |
Tek bildiğim; tutumumuzu değiştirip ona yardım etmeye başlamazsak hepimiz bunun bedelini ödeyeceğiz. | Open Subtitles | ما أعرفه هو أننا لم نغير هذا و بدأنا بمساعدته سندفع الثمن جميعنا |
bildiğim şey, birbirine bu kadar sadık Başka iki kişi görmediğimdir. | Open Subtitles | ما أعرفه هو أنّي لم أرَ شخصين قط موالين لبعضهما البعض |
Bilmiyorum, Ancak bildiğim bir şey var ki o da tekrar bir araya gelmek için çok çaba saffettik. | Open Subtitles | لا أعلم، لكن ما أعرفه هو أنّنا عملنا جاهدين لنعود سويّا ثانية، والآن نحن ماذا، سنفترق وحسب هكذا مجدّدا؟ |
Tüm bildiğim, Noel'e iki gün kaldı ve hala bir ağacım yok. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنه تبقى يومان على الكريسماس ومازلت بدون شجرة |
Bütün bildiğim sıcak küvet bana bir kral yaptı olmasıdır. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أن حوض الاستحمام الساخن جعلني ملك. |
Benim Bilmek istediğim Shang Tsung bu kadar büyükse... gemisi neden o kadar berbat durumdaydı? | Open Subtitles | إن ماأريد أن أعرفه هو إذا كان شانغ تسونغ نافذاً إلى هذا الحد فكيف صدفت أنه يملك سفينة مهترئة إلى هذا الحد ؟ |
Tamam, ne Bilmek istiyorum, bir biz iblis için scrying zaman gelip nasıl, onu var? | Open Subtitles | حسناً ما أريد أن أعرفه هو كيف عندما بحثنا عن المشعوذ و جدناه هو ؟ |
Bir dakika bekle. Benim tanıdığım tek konuşan eşek yeşil bir devle takılan bir arkadaşım. | Open Subtitles | إنتظري لحظة، الحمار المتكلم الوحيد الذي أعرفه هو صديقٌ لأحد الغيلان الخـُضر |
Konuşmadığım ve çok az tanıdığım babam, burada. | Open Subtitles | , الذي لا أتحدث إليه و بالكاد أعرفه هو هنا |