| 50 dolar verdin, kay kay senin çünkü parası var! | Open Subtitles | أعطيتني 50 ظبي، أنت ستحصل على اللوحة لأن عنده المال |
| Sen bana ceza verdin ve bir daha asla orama dokunmamamı söyledin. | Open Subtitles | ثم أعطيتني مهلة أسبوعين. و أخبرتني بأن لا ألمس أجراسكِ مرة أخرى. |
| Ve senin verdiğin şu akü asidi, kahve değil o. | Open Subtitles | و حمض البطارية تلك التي أعطيتني إياه, تلك ليست قهوة |
| Bana elindeki kitabı verirsen senin yerine imzalatırım, ister misin? | Open Subtitles | لو أنك أعطيتني نسختك ، سأطلب منه توقيعا عليها .. |
| Şehre ilk geldiğimde de bana bir tane bundan vermiştin. | Open Subtitles | حين جئت هذه المدينة لأوّل مرّة أعطيتني ورقة من هؤلاء. |
| Bana en azından o fotoğrafı verir misin? Hayatın üstüne değil. | Open Subtitles | هلاّ أعطيتني تلك الصورة على الأقل؟ قطعاً لا هذا كفيل بإخراسك |
| Madem o kadar önemliysem, niye o kadar berbat bir iş verdin peki? | Open Subtitles | حسنا ، إذا كنت في غاية الأهمية لم أعطيتني عملا رهيبا كهذا ؟ |
| Bana ilaç ve bir bardak su verdin, bir de doktor olduğunu söyledin. | Open Subtitles | حسناً، لقد أعطيتني حبة علاج و كوب ماء، وقد قلت لي بأنك دكتور. |
| Hayatımı mahvettin, fakat sen bana inanılmaz bir gelecek verdin. | TED | لقد دمرت حياتي، لكنك أعطيتني مستقبل مذهل. |
| Seni kaçırmaya çalışmıştım ama ertesi gün sen bana içeyim diye su verdin ve az da olsa merhamet ettin. | Open Subtitles | سألتيني لماذا أنا أنقذتك أوه، حاولت حملك من واليوم التالي أعطيتني |
| Bu arada, bu doları bana neden verdin? | Open Subtitles | الآن أنت يمْكن أنْ تخبرني لماذا أعطيتني هذا الدولار |
| Ama beni asıl eğlendiren kimliğini bulmam için verdiğin yabancı nesneydi. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي بذلك الجسم الغريب الذي أعطيتني إياه كي أفحصه |
| O verdiğin şeyi içtim ve bir küvetin içinde uyandım. | Open Subtitles | لقد شربت ذلك الشيء الذي أعطيتني وأستيقظت في حوض الإستحمام. |
| Ama o elbiselerden bana da bir tane verirsen çalılığa falan saklanır gözetleriz. | Open Subtitles | لكن ان أعطيتني إحدى هذه الملابس فيمكننا الأختباء وسط الشجيرات و التجسس عليهم |
| Bu mektubu evine teslim etmem için sen vermiştin bu ayın 3. gününde. | Open Subtitles | أعطيتني هذه الرسالة لتسلم لمنزلك هنا في اليوم الثالث من الشهر القمري |
| Rahibe Alma, bir La verir misin? | Open Subtitles | أيتها الأخت ألما, هلاّ أعطيتني ـ اي ـ رجاءً؟ |
| Bana hayatımın fırsatını verdiniz ve bunu berbat etmeye niyetim yok. | Open Subtitles | أعطيتني فرصة العمر، وأنا لا أنوى تبذيره. |
| Söyle, dinle, ah, Tom, bana bi havlu verebilir misin? | Open Subtitles | اسمع يا توم هلا أعطيتني منشفة لقد استفرغت على الأرض |
| Madem fazladan paramız var bana 20 dolar ver de saçlarımı yaptırayım. | Open Subtitles | بما أننا ادّخرنا بعض المال الإضافي هلاَ أعطيتني 20 دولار حتى أذهب لمحلّ تصفيف الشعر ؟ |
| Bana "D" vermişsin. Ben "D" almam. | Open Subtitles | لقد أعطيتني تقدير مقبول أنا لا أحصل على مقبول |
| - Hayır. Ama kopyasını verirseniz deşifre etmenize yardım edebilirim. | Open Subtitles | لكن إذا أعطيتني نسخة منها، أستطيع مساعدتك في فك شفرتها. |
| İhtiyacım olandan fazlasını almıyorum. Çıkmadan önce cüzdanımı uzatır mısın? | Open Subtitles | أنا لا آخذ إلا قدر استطاعتي قبل أن تذهبي, هلّا أعطيتني حقيبتي؟ |
| Ve anneme minnettar olduğun son şey, bana gözlerini ve bakışını vermiş. | Open Subtitles | والشيء الأخير الذي أمتن لك فيه يا أمي أنك أعطيتني بصرك الثاقب |
| Penguen ölmeden önce bana neden bu doları verdiğini söyle. | Open Subtitles | إستمعْ الآن أنت قدْ تريد أخباري لماذا أعطيتني هذا الدولار |
| verdiğiniz adresten bir şey çıkmadı. | Open Subtitles | لا يوجد أي شقة في العنوان الذي أعطيتني اياه |
| Onu kontrol edemezsin, bu yüzden onu bana veriyorsun ki onu doğru tutayım. | Open Subtitles | أنتٍ لا تستطيعين التعامل معه لذا أعطيتني إياه لإبقيه مستقيماً |