| Hayır, park görevlisi değilim ama burası benim evim. burada yaşıyorum. | Open Subtitles | لا، لست حارس حديقة و لكن هذا بيتي، أنا أعيش هنا |
| Tabii ki, tabii ki burada değilim, çünkü burada yaşıyorum. | Open Subtitles | أعني، بالطبع أنا لم أكن، من الواضح، لأنني أعيش هنا. |
| Başka türlü yapamam. Ben burada yaşıyorum. | TED | لا يمكنني أن انكر هذا .. فأنا أعيش هنا .. |
| Beş yıldır Burada oturuyorum ve sizinle ilk defa karşılaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش هنا منذ خمس سنوات ولم أراك قبل ذلك |
| - Aslında burada yaşamıyorum. - Öyleyse, burada ne arıyorsun? | Open Subtitles | بالواقع أنا لا أعيش هنا - إذا ماذا تفعل هنا؟ |
| Bende, burada yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | أنا إبن الغارديان آه .. حسنا أنا كنت أعيش هنا أيضا |
| burada yaşıyorum çünkü başka bir yerde yaşayacak param yok. | Open Subtitles | أنا أعيش هنا لأنه ليس لدي مال لأعيش في مكان آخر |
| 20 yıldır burada yaşıyorum. | Open Subtitles | أعيش هنا منذ عشرين سنة، إذا منعتني من الدخول، |
| Ama ben bu yüzden burada yaşıyorum ve sense sadece geçiyorsun. | Open Subtitles | ولكن هذا هو السبب الذى جعلنى أعيش هنا وأنت مجرد عابر سبيل |
| demek istediğim birbirimizi çok sık görebileceğimizi sanmıyorum, ben burada yaşıyorum şimdi. | Open Subtitles | يعني أنا لا أعتقد أننا سنتعرض لرؤية الكثير لبعضنا البعض ، وأنا أعيش هنا الآن |
| Artık burada yaşıyorum. Burası benim evim. Gitmelisin. | Open Subtitles | أنا أعيش هنا الآن , وهذا منزلي يجب أن ترحل |
| 6 haftadır burada yaşıyorum ama feribot olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أعيش هنا منذ ستة أسابيع و لم أكن أعرف أن هناك قوارب |
| Ayrıca ben de burada yaşıyorum. Halkımı düşünüyorum. | Open Subtitles | كما أنني أعيش هنا أيضا، وأعتني بأهل منطقتي |
| Burasının tam olarak nasıl olduğunu biliyorum, çünkü ben burada yaşıyorum. | Open Subtitles | أعرف تماما طبيعة الحالة هنا لأننى أعيش هنا. |
| Her neyse, her şey değişti, bu yüzden artık bir süreliğine burada yaşıyorum. | Open Subtitles | بأي حال كل المناظر أصبحت قديمة لذا أنا أعيش هنا لفترة |
| Beş yıldır Burada oturuyorum ve sizinle ilk defa karşılaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش هنا منذ خمس سنوات ولم أراك قبل ذلك |
| Ben burada yaşamıyorum. Bunlarla bir alakam yok. | Open Subtitles | أنا لا أعيش هنا أنا ليس لي شأن في ذلك |
| Ama şimdi biliyorum ve... artık burada yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن بما أني أعلم الآن.. فلم أعد أود أن أعيش هنا بعد الآن |
| Yüzümü tanıyan ve seninle burada yaşadığımı bilen insanlar var. | Open Subtitles | هنالك إناس يعرفون وجهى جيداً من يعرفون أننى أعيش هنا معكِ |
| -yüzünüzde bir kir var -kir değil çamur sıcak su istermisiniz ben burda yaşıyorum nedir o genç bayan | Open Subtitles | هل تريد بعض الماء الساخن ؟ أنا أعيش هنا ما هذا أيتها الفتاه |
| İşin aslı, eskiden burada yaşardım. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد كنت أعيش هنا في السابق |
| Bana saygı göstermediğini düşünebilirsin ama burada yaşamamı istiyor. | Open Subtitles | قد تعتقد أنه لا يكرمنى لكنه يريدنى أن أعيش هنا |
| Ben burada oturmuyorum. - O zaman niye hep buradasın? | Open Subtitles | انا لا أعيش هنا - لماذا أنت هنا ؟ |
| Komşularımızın ama yine de, bu tür şeyler için kurallarımız var en azından ben burada yaşarken vardı. | Open Subtitles | ولدينا قواعد ضدّ هذا النوع من الأشياء أو على الأقل كان لدينا عندما كنت أعيش هنا |
| Ama yarından itibaren burada yaşamayacağım. | Open Subtitles | و لكن أعتباراً من الغد أنا لن أعيش هنا بعد الآن |
| Yedi yıldır buradayım, güzel Teresa'mdan uzakta. | Open Subtitles | أنا أعيش هنا منذ سبعة أعوام بعيداً عن عزيزتي تريزا |
| burada yaşıyor olsaydım bunlar asla olmayacaktı. | Open Subtitles | لم يكن ليحدث هذا لو أنني ما زلت أعيش هنا |
| burada yaşamam ben. | Open Subtitles | فأنا لا أعيش هنا أعني ، أني لا أسكن هنا |
| Ailem şu an Afrika'da çalışıyor ben de onlar dönene dek burada kalıyorum. | Open Subtitles | أبواي يعملان في أفريقيا وأنا أعيش هنا لحين عودتهما |