Yarım saat içinde buradan çıkıp gideceğime seviniyordum En azından. | Open Subtitles | على أقلّه كنتُ متطلّعة للخروج من هنا في النصف الساعةالقادمة، |
Belki eski imkanlarım yok ama En azından ben ölmedim. | Open Subtitles | ربما لا أملك كل مصادري السابقة، لكنّي أقلّه لست ميتًا. |
En azından insanların kafalarını kimin deldiğini biliyoruz. | Open Subtitles | كان أحدهما يحمل معول ثلج أقلّه نعرف من كان يقتل السجناء |
Evliliğimizi bir arada tutmak için yapmamız gereken çok şey vardı ama En azından annen onu ne kadar önemsediğimi biliyordu. | Open Subtitles | كان لدينا الكثير لنحافظ على بقاء زواجنا لكن أقلّه أريتها أني أهتم بها |
en az 12 çalışan onu dün gece hastaneye getirdiğime şahit oldu. | Open Subtitles | أقلّه 12 موظفًا رأوني أدخلها المستشفى ليلة البارحة. |
En azından sincabın kalçasına takılan protezin sağlam olduğunu öğrenmiş olduk. | Open Subtitles | أقلّه أننا نعلم أن وروك السنجاب البديلة تعمل. |
Bak, Dana, çok iyi bir iş çıkardığımı düşünüyorum. En azından bunun için kendimi bitirdim. | Open Subtitles | أظنني أبليت بلاءً أحسن أقلّه تجرعت المرّ محاولاً |
Uyandırmak istediğini sanıyordum. En azından akşam öyle demiştin. | Open Subtitles | خلتُكَ أردتَ إيقاظي، أقلّه هذا ما قلتَه ليلة أمس |
Uyandırmak istediğini sanıyordum. En azından akşam öyle demiştin. | Open Subtitles | خلتُكَ أردتَ إيقاظي، أقلّه هذا ما قلتَه ليلة أمس |
En azından hayatında bir kez olsun sorumluluk alıyorsun. | Open Subtitles | أقلّه تحملّتَ فعلاً المسؤولية لمرّة واحدة في حياتكَ |
En azından böyle daha iyi olduğuma kendimi ikna ettim. | Open Subtitles | أقلّه أقنع نفسي أنّني بحالٍ أفضل بتلك الطريقة |
İçerisi halen hınca hınç dolu, yani En azından kimse ayrılmamış. - Bu iyi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | ،المكان لازال محتشد أقلّه لم يرحل أحد، هذا فال خير، صح؟ |
En azından bir saat daha antibiyotik verelim. | Open Subtitles | لنعطها المضادّات الحيويّة أقلّه لساعةٍ أخرى |
En azından bir saat daha antibiyotik verelim. Ve House aşka hayatına ilgisiz olduğun için sana zerre sıkıntı vermedi mi? | Open Subtitles | لنعطها المضادّات الحيويّة أقلّه لساعةٍ أخرى |
En azından süpermarket promosyonun var senin. | Open Subtitles | أقلّه الحملة الدعائية في السوق الممتاز قريبة |
En azından benim planıma göre acı sona kadar günlerimiz güzel geçecek. | Open Subtitles | أقلّه مع مخططي، سأنال مبتغاي بيومٍ من التهكم حتّى النهاية المحتومة |
Diyetimize sadık kaldığımız sürece En azından fantezi kurabiliriz değil mi? | Open Subtitles | طالما نحن ملتزمين بحمياتنا الغذائية فيمكننا أقلّه أن نتخيّل |
Evet, ama En azından hevesini de kırsa biri var sonuçta. | Open Subtitles | نعم, لكن أقلّه لديكِ شخصاً ليخيب ظنّكِ به |
Bu çok büyük bir olay. En azından oturup ne diyecekmiş bir dinlemelisin. | Open Subtitles | هذا أمر عظيم، أقلّه أن تستمع إلى ما لديه من أقوال. |
Şimdi En azından adam hakkında bilgi toplayabilir, kim olduğunu bulabilirsin. | Open Subtitles | الآن، أقلّه تستطيعين تجميع معلومات عن الرجل ومعرفة هويته. |
O kızlar en az 10 yıl kadar hazır olmayacak. | Open Subtitles | هاتان الفتاتان لن تكونا جاهزتين قبل أقلّه 10 سنين. |