Araştırmalarımız Issa Karpov'un, Çeçen cihatçıların bir Salafi militan grubuna mensup olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | تحقيقاتنا أكدت أن عيسى كاربوف عضو في مجموعة سلفية متشددة من الجهاديين الشيشان |
Bu gerçekten içime doğan birşeyi doğruladı: seyirci aslında yemeği için çalışmayı ister. | TED | لقد أكدت شيء كان عندي حدس بخصوصه، وهو أن الجمهور يريد حقا أن يعملوا من أجل طعامهم. |
Senden bu sabah kuşkulanmıştım. Yalanların ve aptallığın kuşkumu doğruladı. | Open Subtitles | لقد شككت بك هذا الصباح أكاذيبك وحماقاتك أكدت ذلك |
Deneyler kısa bir süre içerisinde Einstein'ın modelini onayladı ve atomik şüpheciler pes ettiler. | TED | التجارب قريباً أكدت نموذج أينشتاين، و أقر المشككون الذريون بالهزيمة. |
Bülteni yeni açmış olanlar için Washington dün, 4 Ekim 1957'de tarihte ilk kez insan yapımı bir uydunun dünyanın yörüngesine girmek üzere Sovyetler Birliği tarafından başarılı bir şekilde uzaya fırlatıldığını onayladı. | Open Subtitles | إن كنتم تستمعون إلى هذه النشرة الخاصة أكدت واشنطن أنه بالأمس فى الرابع من أكتوبر 1957 |
Bombanın Norton Havaalanı'nda olduğunu, ki bunu derhal teyit ettik. | Open Subtitles | لقد أخبرتني أن القنبلة كانت في مطار نورتون .. وهذه المعلومات أكدت |
Soruşturma kuruluna konuştu ve FBI bunu doğruluyor. | Open Subtitles | لقد أخبر المحكمة العليا.. و المباحث الفيدرالية أكدت ذلك ما الذي تحتاجه بعد هذا؟ |
Bayım, istihbarat bölümü çetenin içeride olduğunu doğruladı; fakat cinayet masası da olayın içinde olacak. | Open Subtitles | تكلم أكدت إنتل أنهم متواجدون في المبنى لكن قسم التحقيقات الجنائية يعترض طريقنا مجدداً |
Evet, okul doğruladı seminer uzun süre önceymiş. | Open Subtitles | نعم، المدرسة أكدت الحلقة الدراسية وضعت منذ عهد بعيد. |
DNA sonuçları kadının, 30 yıl önce bu laboratuarda benim deneylerime benzeyen bir deneyin ürünü olan bir adam tarafından hamile bırakıldığı yönündeki kuşkularımı doğruladı. | Open Subtitles | أكدت تحاليل الحمض النووي شكوكي أن المرأة قد حملت من رجل هو نتاج تجارب |
Antrenörün kızı, babasının oyundan önceki tüm sabah yanında olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | أكدت ابنة تي راينر وكانت معه في الصباح قبل المباراة. |
Posta ofisi, Holt'un mektup ve haritasının onların makinesinde damgalandığını doğruladı. | Open Subtitles | غرفة البريد أكدت ان رسالة هولت والخريطة ختمت بواسطة آلة البريد الخاصة بهم |
- Dikişler sökük. ...ve DNA testi, terin bir kadın teri olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | و أكدت اختبارات الحمض النووي ان القاتل امرأه |
Anlicağın, bizim adlitıp elemanları bunun insan kalıntısı içerdiğini onayladı bu yüzden kendim açıp kanıtlara zarar verdiğim için senden fırça yiyeceğime, buzdolabının tamamını sana getirmeye karar verdim. | Open Subtitles | الهيئة القضائية أكدت بأنها ذات أصل بشري لذا عوضاً عن أن أفتحها و أتلقى التأنيب من قبلك لأني أفسدت الدليل |
Detroit Polisi, iki fahişenin parkta müşteriyle olduğunu onayladı. | Open Subtitles | حسنا,شرطة ديترويت أكدت الأمر مومستان مع زبائنهما في المرآب في حديقة كايس |
Swisair biletlerin ulaştığını onayladı. | Open Subtitles | خطوط الطيران السويسرية أكدت انهم حصلو على التذاكر |
- Üç maktulün de ölüm sebebinin mermi yarası olduğunu teyit ettim. | Open Subtitles | لقد أكدت من سبب الوفاة كجروح نتيجة طلقات الرصاص للثلاث ضحايا. |
Bölgeden gelen yerel istihbarat kimsenin o zamandan beri yerleşkeyi terk etmediğini doğruluyor. | Open Subtitles | الاستخبارات أكدت أنه لم يغادر من المجمع حتى الآن |
Hoş olmayan bir durum olmayacağını garanti ederseniz. | Open Subtitles | حسناً، إذا أكدت لي أنه لن يكون هنالك ما يزعج |
Amiral Cain malzemelerin yolda olduğuna dair beni temin etti. | Open Subtitles | الأدميرال كين أكدت لي أن هذه الإمدادات قادمة |
Bu kez resmi bir açıklama gelmedi ama bugün bir kadının intihar ettiği kaynaklar tarafından doğrulandı. | Open Subtitles | لا توجد بيانات رسمية في الوقت الحالي، ولكن المصادر أكدت لنا أن المرأة ماتت اليوم على يده. |
Mahkemede bizi suçlamaya yönelik ellerinde ne belge varsa... hepsini vereceğine dair savcılık makamı bana güvence verdi. | Open Subtitles | النيابة أكدت لي بأن هذا كل شئ أنهم يخططون لتقديمها ضدنا في المحاكمة |
Sonra iki düzine insan daha bu isimsiz e-posta adresine katılmak için mail attı. Ama gerçekten iddia ettikleri işe sahip olduklarını doğruladım. | TED | وبعد ذلك دزينتين من الناس في الحقيقة راسلوا للمشاركة إلى عنوان البريد المجهول لكني أكدت بأنهم عملوا في الحقيقة عندهم الوظائف إدعوا بأنهم عندهم |
Sen yalnızca kadının kalpten bildiği şeyi onayladın. | Open Subtitles | كلاّ , لقد أكدت لها ببساطة ما كانت تعرفه بصميم قلبها |
Kök hücrelerin dirimliliğini doğruladın mı? | Open Subtitles | هل أكدت صلاحية الخلايا الجذعية؟ |
Ayrıca bağlama büyüsünün seni dışarıdaki soyumuza karşı görünmez yapacağının da garantisini verdi. | Open Subtitles | كما أكدت لي أن تعويذتها الحدودية ستخفيك عن أي أحد خارج نسل أسرتنا. |