Bunun mümkün olduğunu sanmıyordum. Ama ağzın giderek şapkandan bile büyük oluyor. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد ان هذا ممكن, و لكن فمك أكبر من قُبعتك. |
İçinde bunun olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | كبير الطيور، وديبرا. لم أكن أعتقد كان لديك في يا. |
Kitabı size getirmesi için onu ben yolladım. Gizlice gireceğini düşünmedim. | Open Subtitles | لذا أرسلت معه كتابى لك لم أكن أعتقد أنه سيقتحم شقتك ؟ |
1980'lerin çizgi filmiyle ilgili bir karakterdi. Bu kadar hassas olabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | كان شخصيّة كرتونيّة من الثمانينات لم أكن أعتقد أنّكِ ستكونين حسّاسة للغاية |
Bu işin devamını getireceğini düşünmüyordum ve eğer sen istesen bile.. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنك ستفعلين كل هذا وحتى لو كنت ستفعلين |
Vay canına. Onun kampüsteki herhangi bir şeyin en büyüğü olacağını hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | واو ، لم أكن أعتقد أنه سيصبح . أكبر شخصية في حرم الجامعة |
Her şeyin, bilgisayarınıza gönderilmesini istediğinizi sanmıyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنك تريد كل شيء أن يكون على نظامك |
Bu ormanda gümüş gözlü cadıyla karşılaşabileceğimizi hiç sanmıyordum fena bir parça da değilmiş hani. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أننا سنقابل ساحرة ذات عيون فضية هنا ؟ مع ذلك , إنها إمراة جميلة |
Kızkardeşim ne yapmaya çalıştığını anlattı. Başarabileceğini hiç sanmıyordum. | Open Subtitles | أختي أخبرتني ما تحاول عمله لم أكن أعتقد أنك ستفعل هذا أبدا |
Onu kabul edeceğini sanmıyordum! | Open Subtitles | عائلة الضحيّة؟ لم أكن أعتقد أنّها ستُعيده. |
Annenin arabasını çalacağını düşünmedim bile. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنها كانت تسير لسرقة سيارة أمي بلاده. |
Kendi geçitlerinden beni Velona'ya göndereceklerini düşünmedim. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد انهم سيسمحون لي بالعودة الى فيلونا من خلال بوابة النجم |
Sadece bugün düşünmedim bunu, bu sefer de sen söyledin. Biliyor musun? | Open Subtitles | ما عدا اليوم لم أكن أعتقد ذلك، وكنت على الشخص الذي قال أنه. |
Dürüst olmak gerekirse, bu işin içinde senin olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | سأكون صادقة. لم أكن أعتقد أنّه كانت لديك هذه الخصلة. |
Bu yüzden benim için uygun olabileceğini düşünmemiştim, ama aynı zamanda biliyorum ki buna tesadüfen rastlamadım. | TED | لذلك لم أكن أعتقد أن هذا مقدرا لي، لكنني أعرف أيضاً أنني لم أعثر على هذا. |
Son bir şey daha. Çetenin incelemesinden daha genel olarak ekonomi ile ilgili öğrendiklerimiz hakkında konuşmaya zamanım olacağını düşünmemiştim. | TED | فسأفعل شيء أخير لم أكن أعتقد أن يكون عندي الوقت الكافي، وهو أن أتكلم عن ما عرفناه بشكل عام عن اقتصاد العصابة. |
Bu bir mucizeydi, başaracağımı düşünmüyordum. | Open Subtitles | إنها معجزة، لم أكن أعتقد بأني كنت أستيطع أن أصيبه |
Frankie'nin bir tehdit olduğunu düşünmüyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد فرانكي يشكل تهديدا، هل تعلم؟ |
Karna saplanan bir merminin bu kadar acıtacağına hiç düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أن رصاصة فى المعدة ستسبب كل هذا الألم |
Hem de nasıl. Başkasını kastettiniz sandım. | Open Subtitles | نعم بالفعل , فوجئت بذلك لم أكن أعتقد أنك تعنيني |
aklıma gelen ilk isim seninkiydi. Üzgünüm. Bunun sorun olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | كان اسمك أول من تذكرته, آسف لم أكن أعتقد أنه ستكون لذلك أهمية |
Bir ara yaşamayacağını sanmıştım. | Open Subtitles | ..لم أكن أعتقد أنكى ستجتازين الأمر لفترة |
Geçen seneki Cadılar Bayramı'nı geçebileceğimizi sanmazdım, ama yaptık. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أننا قد نتجاوز الهالوين الماضي، ولكن فعلنا ذلك. |
Madelyne, öyle düşünmesem buraya inmezdim. | Open Subtitles | هل سنخرج من هنا؟ مادلين انا ما كنت لأنزل إلى هنا إذا لم أكن أعتقد ذلك ، أقسم لك |
Senin müziğe aşık olmana yol açacağını hiç bilmiyordum doğrusu. | TED | ولم أكن أعتقد أن هذا سيجعلك تقع في غرام الموسيقى |
Eğer önemli olduğunu düşünmeseydim böyle bir işe kalkışmazdım. | Open Subtitles | لم اكن سأفعل هذا إذا لم أكن أعتقد انه مهم جداً |
Gelmesine çok sevindim. Hiç beklemiyordum. | Open Subtitles | أن مسرورة جدا أنه أتى لم أكن أعتقد أنه سيأتي |