| ...ve şu anki ailenin geleceği hiçbir şekilde kesin değil. | Open Subtitles | وفرص العائلة الحالية غير أكيدة على الإطلاق. |
| Olgun bir sperm, organik anormalliklerin kesin izlerini gösterir. | Open Subtitles | الحيوان المنوي البالغ تظهر به علامات أكيدة لشذوذ بنائي |
| Büyük olasılıkla bir tedavi. kesin olarak bunu sadece Ingot bilebilir. | Open Subtitles | يفترض أنه علاج، ولكن لا معرفة أكيدة لهذا من شأنه أن نعرف أنه على يقين. |
| Oğlumuz Matti'nin daha ilk gününde kendi bıçağıyla 30 Rus'u öldürdüğüne dair kesin bilgiler elimize geldi. | Open Subtitles | حصلنا على معلومات أكيدة أن لدينا صبي ماتي- قتل ثلاثون روسكيس بسكين له في اليوم الأول. |
| Sen kesin bir gerçek olduğunu söylüyorsan öyledir, | Open Subtitles | و إذا قلت أنها أكيدة فهى أكيدة |
| Fakat bu tarz şeyler hiçbir zaman kesin değildir, Cesare. | Open Subtitles | لكن هذه الأشياء ليست أكيدة دائماً |
| Gittiğim yerlerde umut kalbini kırmanın kesin bir yoluydu. | Open Subtitles | أماكن كنت فيها... الأمل مجرد طريقة أكيدة في تحطيم قلبك. |
| Aynı şekilde cevap vermek için gereken... kesin bir bilgiyle. | Open Subtitles | معرفة أكيدة ... بالدّمار في المقابل |
| Çalışman kesin bir kavrama... gösteriyordu. | Open Subtitles | عمل يدل على بصيرة أكيدة |
| Edward gördüklerinin her zaman kesin olmadığını söyledi. | Open Subtitles | إدوارد ) قال أن رؤيـاك لا تكون أكيدة دومـاً ) |
| Merak etme, bu defa kesin. | Open Subtitles | لا تقلق، هذهِ المرة أكيدة |
| Bu kesin değil. | Open Subtitles | لست أكيدة من هذا |
| Volkanik faaliyetin kesin bir işareti. | Open Subtitles | علامة أكيدة للنشاط البركاني |
| Anksiyetenin kesin belirtisi. | Open Subtitles | تلك علامة أكيدة على القلق. |
| Seni aç bırakmaz. Orası kesin. | Open Subtitles | ولكن هذه الطريقة أكيدة. |
| Bana kesin bir sonuç lazım. | Open Subtitles | أريد أشياء أكيدة |
| - kesin bir hisse var. | Open Subtitles | ... لدي صفقة أكيدة |
| kesin bir şeyim var. | Open Subtitles | ... لدي صفقة أكيدة |
| Lou, kesin bir şeyim var. | Open Subtitles | لو)، لدي صفقة أكيدة) |
| Onun ihtiyacı kesin. | Open Subtitles | حاجته أكيدة |