"أمامه" - Translation from Arabic to Turkish

• önünde
• önüne
• yanında
• karşısında
• önündeki
• ona
• kaldı
• önünden
• karşısına
• yanından

Kendinden ızgarası, güveç göstergesi, ütü masası ve burda da ayak yıkama küveti var, bayanlar tüm gününü önünde geçirdiği için.
لديه أربعة عيون و مؤشر للحرارة, و طاولة للكي و حوض لنقع القدم و طالما أنكِ امرأة فستقضين اليوم كله أمامه

Bu adam, sağımdaydı ve önünde çocuğu vardı. Video oyunu oynuyordu. Bunu hatırlıyorum.
كان هذا الرجل إلى يميني و كان ابنه أمامه كان يلعب بلعبة الفيديو

Kimyasal karışım, titreşirken temiz ve renksiz hemen önünde labaratuar sehpasında kuruluydu.
كان الخليط الكيميائى أمامه على الطاولة نقياً وبلا لون يبنما كان يهتز

Şimdi olsa yerdi ve önüne ne koyarsan onları da.
حسناً، اظن بأنه سيأكلها الآن وأي شيء آخر تضعينه أمامه

Açıkça, bu soru iş arkadaşlarının kafasını karıştırmıştı çünkü hemen yanında, onunla birlikte oturuyorlardı.
هنا ارتبك زملاؤه فمن الواضح بأنهم يجلسون أمامه

Eğer onu gerçekten sinirlendirmek istiyorsan, onun ofisine kadar gidip, karşısında seks yapmalıyız.
أتعلمين اذا أردت اغضابه يجب ان نتبعه الي مكتبه و نمارس الجنس أمامه

Hadi Pantheon'a ve onun önündeki Piazza della Rotonda'ya bakalım.
دعونا ننظر إلى البانثيون و ساحة ديلا روتوندا التي أمامه.

Onun gözleri önünde ölsen ölümün onun için ne anlam taşır?
..و ما الذي يعنيه بالنسبة لك أن تموت أمامه ؟ ..

Benim de, önünde duran herkesi katledecek kana susamış yepyeni bir savaşçım var.
أحضرت محاربي الجديد المتوحش المتعطش للدماء الذي سيقوم بقتل كل من يقف أمامه

Ve şimdi, önünde duruyorum, sanki burada... bulunmasının sebebi bu.
و الأن أنا واقف أمامه كما أنا السبب انه هنا.

Oğlu William'ı salonda, önünde emeklerken görebildiğinde ilham alarak yazdığı kitap.
‫الذي كان مستوحى مما كان يراه،‬ ‫ابنه، وليام، ‬ ‫يزحف أمامه على أرضية غرفة الجلوس.‬

Bu sergiyi ziyaret edebilir, bunun önünde fotoğraf çekebilirsiniz.
لذا يمكنك الخروج من ذلك المعرض، والتقاط صورة أمامه.

Parusharam yeni başlamış fakat önünde çok yol olan bir Parikrma.
باروشارم هو باريكرما بداية بسيطة ولكن طريق طويل أمامه

önünde duracak ve diyeceksin ki Uzaklara gittim tehlikeye atıldım ve işte tamamen masum adamın
ستقفين أمامه قائلةً سافرت بعيداً وخاطرت كثيراً وها هو الرجل البريء

Antika dükkanının bulunduğu köşedeki evde oturuyorum bilirsin önünde tahta Kızılderili heykelinin olduğu ev.
أنا اعيش على الناصية بجوار متجر التحف ذلك المتجر حيث يوجد الهندي الخشبي أمامه

Büyüdüğüne şüphe yok, ama gökyüzünde özgürce uçan genç bir atmaca ile karşılaştırabilmen için önünde uzun bir yol var.
مازال يكبر والطريق أمامه طويلاً قبل أن تقارنه بصقر يحلق حراً فى السماء

Öncelikle, yaşananlar için gerçekten çok üzgün olduğumu belirtmek isterim, arabamı sana çok yakın durdurunca, sen de kendini önüne attın.
أولا ، أريد أنّ أقول انني متأسفه جداً لما حدث مؤخراً عندما أوقفتً سيارتي بـ القرب منك وقمت بإلقاء نفسك أمامه

Fok da bu nedenle ona canlı olarak yakaladığı penguenleri getirip önüne koymaya başlıyor.
إذاَ ما فعلته كان أنها بدأت بجلب البطاريق إليه، حية، وتقوم بوضعها أمامه.

Adam kilitli bir odada bulunmuş elinde bir tabancayla, yanında ameliyat olması gerektiğini gösteren kağıtlarla.
لقد وجدوه في غرفة مقفلة مسدس في يده أوراق أمامه تشير لأنه يحتاج لجراحة

karşısında güzel showgirl görür.
وقفت أمامه فتاة استعراض رائعة شبه عارية.

Akıllı bir oyuncu her zaman sağlam bir el tutmayı başarır ve önündeki her fişe baktıkça aklını kaybeder.
اللاعب الذكي بامكانه أن يكسر قوة أوراق منافسه ثم يقوم بالهجوم و يفقد عقله مع كل فيش يظهر أمامه

O kapıyı ona uzun zaman önce kapattık. Artık yalnız.
لقد أغلقنا هذا الباب أمامه من زمن بعيد إنه وحده

Yaşamak için birkaç ayım kaldı.
أنا عجوز أمامه بضعة شهور ليعيشهم و هي فتاة صغيرة ، فما الخطب ؟

Burada önemli olan bunun siz önünden geçtiğinizde açılan otomatik kapı sensörü gibi çalışmıyor olması.
كل ما في الأمر أن القطعة لا تعمل مثل مستشعر الباب التلقائي الذي يفتح عندما تمشي أمامه.

Sonunda onun karşısına dikilip, istifa ettim ve o hatırlamıyor.
لقد وقفت أمامه أخيراً واستقلت وهو حتى لا يعلم

Taşındıktan sonra bile hep o evin yanından geçerdi.
حتى بعد إنتقالنا كان دائماً يمررنا من أمامه