"أمتعته" - Translation from Arabic to Turkish

• eşyalarını
• eşyaları
• bavulu
• eşyalar
• bagajı
• bagajını
• topladı

eşyalarını beraberce kolilemenizi ve evden istediğiniz bir şey olursa almanızı söyledi.
لقد طلب أن تقوما بحزم أمتعته وأنه يود، أن تأخذا ما تريدان.

On gün önce eşyalarını toplayıp birliğiyle birlikte ayrıldı.
لقد جمع أمتعته منذ عشرة أيام وذهب مع فرقته

Her akşam eşyalarını toplar, arkadaşlarıyla vedalaşır:
كل مساء يحزم أمتعته ، ويودع أصدقائه قائلاً:

İşte yardımcınızın kişisel eşyaları, ve bunlar... sizin kahramanınızın başka çinlileri öldürdüğünün resimleri...
هذه أمتعته الشخصية مساعدك، هنا.. هذه بعض صور بطلكم مما أسفر عن مقتل صيني آخر..

Ama bavulu hala odasında.
لا تزال أمتعته موجودة في الغرفة رغم ذلك..

Şahsi eşyalar listesinde yok.
. إنها ليست موجودة فى أمتعته الشخصية

Onun bagajı bir hafta boyunca sahipsiz kalmış.
أمتعته ذهب لم يطالب بها أحد لأكثر من أسبوع .

Bir Ohio'da havayolu şirketi onun bir bagajını kaybettiği zamandan sonraki bir şovu dışında, eğlenceli biridir.
إنه مضحك باستثناء ذلك العرض الذي قام به في أوهايو بعد أن أضاعت شركة الطيران أمتعته

Biraz uyumak ve eşyalarını toplamak için eve gitti, çünkü bu gece otele çıkacakmış.
عاد للمنزل للنوم و أن يحزم أمتعته و يجد فندقاً للاقامة به

Giderken de tüm eşyalarını benim evimde bıraktı.
و هذا ماحدث لقد ترك كلّ أمتعته لدي عندما غادر

Geçmişe dönüp! Geçen hafta bir daha tekrarlandığında yaparım. eşyalarını ona geri vermem lazım!
.و إلى الأسبوع الماضي تحديداً فسوف أعطيه أمتعته

- Bakma. Ona eşyalarını toplayıp gitmesini söyle.
لا يمكنك ذلك يمكنك أن تخبره بأن يحزم أمتعته ويغادر

Lütfen eşyalarını toplamasına yardımcı olun. Sabah ilk iş gidecek.
رجاءً قم بمساعدته بتجهيز أمتعته سيرحل في الصباح باكراً

Her şey harikaydı ve sonra birden eşyalarını toplamaya bana bittiğini söylemeye başladı.
وفجأة حضّر أمتعته وأخبرني أن الأمر قد إنتهى.

eşyalarını vermek için, ailesini arıyoruz.
نحن نحاول أيجاد عائلته، لتعود إليه أمتعته.

Muhafız, muhtemelen Arap olan genç bir adamın eşyalarını alıp, olay yerini 10:30 sularında terk ettiğini görmüş.
رأى الحارس رجل شاب، ربما عربي، يترك المكان حوالي الساعة 10: 30، يحمل أمتعته.

- eşyalarını kontrol edin. - Hiç ses çıkarma, lütfen.
ألق نظرة على أمتعته و لا كلمة من فضلك

Bay Speight'in evini ziyaret için ödedim ve belki bilmek istersiniz ailesinin tüm eşyaları kaybolmuş ve hiçbir yerde yokmuş.
" لقد زُرت مسكن السيد " سبيت وأعتقد أنك ستهتم لمعرفة أن عائلته وجميع أمتعته في مكان لا يُمكن رؤيته

Aslında eşyaları şu anda arabada.
في الحقيقة لدي أمتعته في السيارة الآن

bavulu vesaireyle arabadan attım.
وأنزلته مع أمتعته وكل ما يخصّه.

Bay Green bunu size bıraktı. Ona ait eşyalar.
.السيد جرين ترك لك هذا .إنها أمتعته

Sen ve Sanchez bagajı konusunda ona yardımcı olun.
أنتِ و(سانشيز)، إبحثا في أمتعته

Ben Casino'ya gidiyorum, şu bagajını kaybetmiş gibi görünen Archer Loftus ile konuşmaya.
سأذهب للكازينو للتحدث مع .. أرتشر لوفتوس الذي يبدو و أنه قد أضاع أمتعته

Ailesi gelip eşyalarını topladı, Turk.
أتى والداه وحزموا كل أمتعته يا تيرك