Seni bağlamak gibi bir derdim yok. Beni sevdiğini söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا أريد أن أورطك ، أنت غير مضطر لتخبرني بأنك تحبني |
Daha hazır değilsin. Bu sık sık olur. | Open Subtitles | . إهدأ,أنت غير مستعد الآن . يحدث هذا كثيرا ً |
İstemiyorsan bir şey yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أنظـــر، ليس من الضروري أن تعمــل أي شـــيء أنت غير راغب فيه |
- Verdiğin karardan mutlu değil misin? | Open Subtitles | وهل أنت غير سعيدة بهذا القرار ؟ |
Ama sizi mi, paranızı mı çekici bulduklarına emin değilsiniz. | Open Subtitles | أنت غير متأكده هل ينجذبون اليك أم الى نقودك |
Sen etrafta dolanıp not almak ve şaşkın görünmek dışında ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعل أنت غير التجول وتدوين الملاحظات والتفاجؤ؟ |
Seks yaşantımızdan memnun değilsin, çünkü benden bir şey almıyorsun, ama istemeye de korkuyorsun. | Open Subtitles | أنت غير سعيد بحياتنا الجنسية لأنه يوجد شيء لا تحصل عليه مني لكنك تخشى أن تطلبه |
Demek istediğim, hızlı değilsin, kordine değilsin ve kolayca tuzağa düşüyorsun. | Open Subtitles | أَعْني، أنت لَسْتَ سريعَ، أنت غير منسّق، وأنت تَتعثّرُ بسهولة. |
Senin ırkın farklı burada. Seçilebilir değilsin. | Open Subtitles | لون بشرتِك خاطئ أنت غير قابل للإنتخاب هنا |
Tabii ki değilsin. Ben de değilim. | Open Subtitles | بالطبع أنت غير مستعد و لا أنا مستعدة لذلك |
Bu nişanı kabul etmeye hazır değilsin ve bu yüzden bunları yapıyorsun? | Open Subtitles | أنت غير مستعد لقبول المشاركة ولهذا السبب أنت تفعل ذلك؟ |
Bunun için hazır değilsin. Ayrıca bu benim kararım değil. | Open Subtitles | أنت غير جاهزه وبالاضافة الى ذلك ،هذا ليس قراري |
Sonra konuşalım bunu. Neden garajda değilsin? | Open Subtitles | لنتحدث عن ذلك لاحقاً لماذا أنت غير موجود في الكراج ؟ |
Sırf seni öyle yazdım diye, bencil olmak zorunda değilsin! | Open Subtitles | أنت غير مُضطَرٌ أن تكون أناني فقط لأنني كتبتك على هذا النحو |
Bilmediğinden mi emin değilsin, yoksa sadece emin mi değilsin? | Open Subtitles | أنت غير متأكد إنك لا تعلم؟ أو إنك مجرد غير متأكد؟ |
Jim, misafirimsin yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | أوه ، جيم ، أنت ضيفى. أنت غير مضطر أن تفعل ذلك. |
Kendini düşünemiyorsan belki de bu iş için uygun değilsin. | Open Subtitles | إذا كنت لا تستطيع التفكير لنفسك ، ربّما أنت غير مناسب لهذا |
Sen kenarını bile göremediği büyük bir satranç tahtasında oynayan bir piyondan başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | ما أنت غير بيدق شطرنج يلعب على رقعةٍ كبيرةٍ جداً لايمكنك رؤية الحافة ذلك ما أنت عليه دوماً |
İnançlarını çok ciddiye alırlar. Sen dindar değil misin? | Open Subtitles | يقدرون دينهم بشكل جدي جداً - وهل أنت غير مؤمن؟ |
- Emin değil misin? | Open Subtitles | هل أنت غير متأكد؟ |
Kaçacak durumda değilsiniz efendim. | Open Subtitles | أنت غير قادر علي الهروب, يا سيدي |
Sen etrafta dolanıp not almak ve şaşkın görünmek dışında ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعل أنت غير التجول وتدوين الملاحظات والتفاجؤ؟ |