Şu ki eğer beraberliğimizi sürdürmeye devam etseydik mutsuz olacaktı. | Open Subtitles | ، أنه إن بقينا سوية . بأنها ستعيش في تعاسةمطلقة |
Anladım ki, eğer öğrencilerimden açıkça konuşmalarını isteyeceksem, ben de kendi gerçeğimi söylemeli ve bunu yapamadığım zamanlar hakkında onlara karşı dürüst olmalıydım. | TED | وأدركت أنه إن كنت سأطالب طلابي بالجهر بالكلام، فيجب عليّ إخبار حقيقتي وأصدق معهم عن المرات التي فشلت بفعل ذلك فيها. |
Yani bu demek oluyor ki, eğer bazı insanlar senin çekici olduğunu düşünüyorsa, ve diğerleri koca bir çirkin düşünüyorsa, aslında daha iyi durumdasın. | TED | ما يعنيه ذلك هو أنه إن كان بعض الناس يعتقدون بأنك جذاب فإنه من الأفضل لك أن يعتقد جانب آخر من الناس بأنك قبيح للغاية. |
Dediğine göre eğer sen daha sık geziye çıkarsan, bu aile hayatına zarar verirmiş. | Open Subtitles | قالت أنه إن ازداد سفرك فسيؤذي هذا عائلتك |
Bir kaynağımın bana söylediğine göre eğer ne olduğunu kabul edip, idamını durdurmakla ilgili yaptıklarını bırakırsan, oğlun bunların dışında kalacakmış. | Open Subtitles | مصادري تخبرني أنه إن تقبلت ما حدث و توقفت عن الصراع ضد الإعدام فسيكون ابنك خارج الموضوع |
Belkide hepimiz aynı asansöre bindiğimizde ben merdivenleri kullanmalıyım. | Open Subtitles | أنه إن رأيتك معي بالمصعد سأستخدم درجات السلالم |
Dedi ki, eğer çalışmayı bırakırsak, çöpleri kim durduracak? | TED | قال أنه إن توقف هو عن العمل، من سيوقف القمامة؟ |
Çünkü sonuçlar o kadar etkileyici idi ki, eğer doğruluğu kesinleşirse, herkesin moleküler biyoloji konusunda düşünme tarzını kökten değiştirebilirdi. | TED | لأن نتائجه كانت مذهلة للغاية أنه إن اشتغل سيغير الطريقة الملعونة التي يشتغل بها الجميع في البيولوجيا الجزيئية. |
Söylemek istediğim şu ki eğer bu roket yapma işi senin için bu kadar önemliyse dikkatli olduğun sürece ilgilenmeye devam et. | Open Subtitles | ـ أريد أن أخبرك أنه إن كانت الصواريخ بتلك الأهمية بالنسبة لك لك ما تريد طالما أنت حذر |
Evet, ve düşündüm ki, eğer sizin gibi biri ile yatarsam, kendimden emin olurum, ve bu konuda çıldırmayı keserim. | Open Subtitles | نعم، و فكرت أنه إن ضاجعت امرأة مثلك سأتأكد و يمكنني ألا أفزع بشأن هذا |
Bilmeni istiyorum ki eğer konuşacak birini arıyorsan, yalnız değilsin. | Open Subtitles | أنا.. أردتك فقط أن تعرف أنه إن أردت أن تتحدث لأحد هنا فلست وحدك |
Kelso dedi ki, eğer Kelly'nin maaşının karşılığını bütçeye koyabilirsek, kalabilirmiş. | Open Subtitles | قال كيلسو أنه إن استطعنا توفير راتب كيني من الميزانية فسيبقى للعمل هنا |
Bu da demek oluyor ki, eğer güvenliği sağlamak için onları öldürmemiz gerekirse, Tanrı'nın da yardımıyla bunu yapacağız! | Open Subtitles | هذا يعني أنه إن اضطررنا لقتلهم لتأكيد هذه السلامة أقسم بالله أن نفعل |
Ama dedi ki, eğer ondan önce bir şeyler olursa o zaman karşı koymamalıymışız. | Open Subtitles | و لكنه قال بوضوح أنه إن حصل أمر ما قبل ذلك فإننا سنتجاهل حينها الأمر, إن كان هناك لحظة مميزة |
Diyorum ki eğer bir ateş yakabilirsek belki buradan çıkabiliriz. | Open Subtitles | ما أقترحه أنه إن بدئنا في إشعال النيران هنا فيفترض أن نستطيع الخروج |
Jordan'ın dediğine göre, eğer Maddie bana yarınki tartışmada saldırırsa, ...kabadayı gibi görünmemek için geri çekilmeliymişim. | Open Subtitles | أتعلمين أن جوردان يقول أنه إن هاجمتني مادي في مناظرة الغد، فيجب عليّ أن أتراجع حتى لا أبدو كالمستأسد عليها |
Amcam ödeneği veren kurumun başında ve dediğine göre eğer burada çalışmazsam senin çalışmanı iptal edecekmiş. | Open Subtitles | عمِّي مسؤول عن مؤسسة المنح، وأخبرني أنه إن لم أواصل العمل هنـــا، سيقوم بوقف كل هذه الدراسة. |
Ve 1950'lerdeki radyo gök bilimcilerine göre eğer uzaylı bir medeniyet bizimle iletişime geçmek isterse mesajlarını göndermek için bu doğal ve özel dalga boyunu seçebilirler. | Open Subtitles | و في الخمسينات خمَّنَ الفلكيون أنه إن أرادت حضارة فضائية التواصل معنا فعندها قد يستخدمون ذلك الطول الموجي الطبيعي المميز |
Belkide hepimiz aynı asansöre bindiğimizde ben merdivenleri kullanmalıyım. | Open Subtitles | أنه إن رأيتك معي بالمصعد سأستخدم درجات السلالم |