Bu söküğü dikmelisin, bir iğne alıp yamaman gerek. | Open Subtitles | يجب ترقيع هذا الثقب, وعليك أن تأخذي ابرة وخيطا |
Hayatım, Dana ve Robbie'yi alıp bu gece kasabaya gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | حبيبتي ، أنا أريدك أن تأخذي دانا وروبي وتقضي الليلة فى المدينة |
Gemi bizi aşağı çekecek. Ben söyleyince derin bir nefes al. | Open Subtitles | السفينة ستغرقنا تحت المياه، فعليكِ أن تأخذي نفساً عميقاً عند إشارتي. |
Evet. Hiçden daha fazlasını alabilirsin daima. | Open Subtitles | نعم تستطيعين دائماً أن تأخذي أكثر من اللاشيء بقليل |
- Biliyor musun, Courtney, daha fazla lithium veya diyet kola almalısın. | Open Subtitles | هل تعرفين يا كورتني أنت يجب أن تأخذي المزيد من الليثيوم او تحصلي على حمية الكوكا |
Haplarını almanı istiyorum, ve seni en kısa sürede arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي الأقراص وسأعاود الاتصال بكِ بمجرد أن أستطيع هذا، حسناً؟ |
Sizden bu elbiseleri almanızı ve faydalı bir şekilde kullanmanızı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً, فقط أريد منكِ أن تأخذي هذه الفساتين وتستمتعي بها |
Bence çocukları kiliseye daha sık götürmelisin. | Open Subtitles | أعتقد أنك ينبغي أن تأخذي الاطفال الى الكنيسة أكثر |
Sanırım bu şeyi alıp, patlamadan, bir an önce buradan gitmelisin. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تأخذي هذا الشيء وترحلي من هنا قبل أن يختفي |
Ben de sevgilin olarak emretmeden duramayan ağzını alıp başka yerde ciyaklamanı emrediyorum. | Open Subtitles | وبصفتي خليلك آمرك أن تأخذي فمك المتسلط و ترميه في مكان آخر |
Haritada boş gözüken bir yeri alıp orayı ışıltılı bir şehre dönüştürmek, önemli bir şey. | Open Subtitles | شيء ذو شأن مع ذلك أن تأخذي مكاناً فارغاً على الخريطة وتبنين فيه مدينة مشرقة |
Bunu geri alıp saklasanız iyi olur o zaman kocam onu görmez. | Open Subtitles | يجب أن تأخذي هذا وتخفيه وتتأكدي أن لا يراه زوجي. |
Anahtarı al. Biz dışarı çıkıyoruz. Kapıyı kilitleyeceğim. | Open Subtitles | من الأفضل أن تأخذي المفتاح مدام جيكل وأنا سنخرج |
İstediğin kadar al, haftada 1000 pound olsun. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذي ما تشائين. ألف جنيه في الأسبوع |
Bunu al ve orada dur. | Open Subtitles | أريد أن تأخذي هذا وتقفي متظاهرةَ أنك تدخنين |
Şimdi geri döndüğüne göre, bunu ondan alabilirsin. | Open Subtitles | الآن بما أنكِ رجعتِ، يمكنكِ أن تأخذي هذا منها |
İstediğin kadar uyuyabilirsin. Duş alabilirsin, istediğini yapabilirsin. | Open Subtitles | نامي بقدر ما تشائين يمكنك أن تأخذي دشا ، أو أي شيء تريدينه |
Üzerinde denizkızı olan acayip silgilerden alabilirsin ona. Bayılacaktır. | Open Subtitles | تستطيعين أن تأخذي لها محاية غير تقليدية وعليها حورية البحر, فهي ستحب ذلك |
Buradan nasıl gitmeyi düşünüyorsun... planın nedir bilmiyorum... ama sanırım arabamı almalısın. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كم تعتقدين حول الخروج من هنا أو ما شابه ذلك ما خططك لكن أعتقد يجب أن تأخذي سيارتي |
Arabayı almalısın ve buradan gitmelisin. | Open Subtitles | أنت يجب أن تأخذي السيارة و تخرجي من هنا. |
Bunu almanı istiyorum. Sana evlilik hediyem. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذي هذا يا أختي إنه هدية زواجك |
Bunu almanızı istiyordum. Birinin evine ilk girişimde daima bir Kutsal Kitap hediye ederim. | Open Subtitles | أريدكِ أن تأخذي هذا. دائماً ما أحضر نسخة من الكتاب المقدس حين أزور منزل شخص لأول مرة. |
Hayır, spa'ya Charlie'yi de götürmelisin. Amaç bu. | Open Subtitles | لا، أنت يجب أن تأخذي تشالي معك الى المنتجع |