| Ama ailem bunun yerine bana küçük plastik bir tavuk aldı. | Open Subtitles | بدلاً من شرائها لي اشترى لي أهلي تلك الدجاجة البلاستيكية الصغيرة |
| ailem gibi olmak istemiyorum. Buraya gelmeden önce elimde olan şeyi istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد ما يملكه أهلي لا أريد ما كنت أملكه من قبل |
| Ve ailem ve arkadaşlarım konuşmamı duymak için orada toplandılar. | TED | و قد تجمّع هنالك أهلي و أصدقائي لسَمَاعِي أتحدّث. |
| Eminim bunları ailemin ve arkadaşlarının önünde takmamı istemezsin. | Open Subtitles | طبعاً لا تريدين أن ارتديها أمام أهلي وأصدقائهم |
| Üniversitedeki ilk yılımdı ve erkek arkadaşımı ailemle tanıştırmak için eve getirmiştim. | Open Subtitles | كنت في السنة الأولى في الجامعة وقمت بإحضار صديقي للبيت ليقابل أهلي |
| Ve bunun sonucunda, yeri doldurulamaz arkadaşları ve ailemi kaybettim. | Open Subtitles | وبسبب هذا , فقدت الكثير من أصدقائي و أهلي ايضاً |
| aileme umutlar vermek için, ki benim yoktu, | Open Subtitles | أرسلت الخطابات لأمنح أهلي آمالاً لم أكن أملكها، |
| ailem yıllarca klarnet dersi aldırdı bana. | Open Subtitles | أهلي أجبروني أن أتعلم على الكلارينت لسنين |
| ailem beni dövüyor muymuş, taciz ediyor muymuş? | Open Subtitles | هل أهلي ضربوني، إساءة لي أو تحرشوا بى جنسيا ؟ |
| ailem öldüğünden beri. | Open Subtitles | أنا لوحدي منذ كان عمري 15 سنة بعدما مات أهلي |
| 15 yaşımdan beri tek başımayım. ailem öldüğünden beri. | Open Subtitles | إنّي أعيش وحيداً مُنذ كنتُ بالـ 15، فلقد مات أهلي. |
| Bir süre sonra ne kadar bilmiyorum üvey ailem beni bir otel odasına götürdü ve babamı göreceğimi söyledi. | Open Subtitles | بوقت لاحق, لا أعرف كم, أهلي المتبنين أخذوني لغرفة فندق.. |
| Ve ailem, onun kimya ödevine yardım ettiğimi sanırdı. | Open Subtitles | و قد ظن أهلي أني أساعده في حل واجب الكيمياء |
| Gerçek ailemin beni götürebilmesi için burada olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أكون هنا حتى يعيدني أهلي الحقيقيان للوطن |
| Belirlenen vakitte, ailemin gelebilmesi için sinyal göndereceğim. | Open Subtitles | في الوقت المحدد سأرسل إشارة وسيحضر بعدها أهلي |
| Hayatım boyunca ailemin bozuk olduğunu düşünerek geçirdim. | Open Subtitles | كان لديّ طوال حياتي صورة مشوّهة عن ماهية أهلي |
| ailemle yüzleştim, onları yola getirdim patronun kim olduğunu gösterdim. | Open Subtitles | و واجهت أهلي و أدبتهم و أريتهم من هو المسيطر |
| Yani sizinle fabrikaya gelirsem, bir daha ailemi görmeyecek miyim? | Open Subtitles | إذن إذا ذهبت معك إلي المصنع فلن أري أهلي ثانية |
| aileme yardım etmek istemiştim. | Open Subtitles | لعلاقة مزيفة كطريقة لمساعدة أهلي على المعيشة |
| Bu yüzden eğer o işi yaparsak, Bizimkiler bizi duyabilir. Doğru! | Open Subtitles | أسباب قد تجعل أهلي يسمعون إذا قمنا بفعلها |
| Annemler cuma akşamı dışarı çıkıyor, kardeşime bakmak zorundayım. | Open Subtitles | يجب على أهلي الخروج ليلة الجمعة و علي مجالسة أخي الصغير |
| ailemden sisteme kadar, herkesi suçluyordum. | TED | وألقيت اللوم علي كل شخص ابتداء من أهلي إلى الحكومة. |
| Bunu, annem ve babam, karım ve elbette kendim için istemekteyim. | Open Subtitles | أنا أريد العمل من أجل أهلي , زوجتي وأكيد من أجلي |
| annemlerin evinde, Tommy'nin odasında olduğumu sandım tüm o spor ödülleri ve kupalarıyla. | Open Subtitles | ظننتُ أنّي.. عدتُ إلى بيت أهلي إلى غرفة تومي |
| Halkımın çektiği zorlukları... bu kadar belagatli bir biçimde anlatan hiçbirşey duymamıştım. | Open Subtitles | لم أسمع كلاماً عن محنة أهلي بهذه البلاغة. |
| Ebeveynlerim çoktan kâbus olmaya başladılar bile. | Open Subtitles | و أهلي يجعلون الامر كابوساً |