"أهم من" - Translation from Arabic to Turkish

• daha önemli
• daha önemlidir
• daha mı önemli
• daha büyük
• kadar önemli
• daha değerli
• isten daha mi önemli
• daha mühim
• daha fazlası
• daha fazlasını

Çeliğin bana altın ve mücevherden daha önemli olduğu zamanlar.
عندما كان الفولاذ بالنسبه لى أهم من الذهب و الجواهر

Nazikçe söyle, devamlı kapısının eşiğinde beklemekten daha önemli işerim var.
فاخبريه لطفا أن لدي أمورا أهم من أتردد على عتبات بابه

Vakit kaybı. Onların düşünmeleri gereken daha önemli şeyler var.
مضيعة للوقت، لديهما ما هو أهم من ذلك ليشغل بالهما

Ambarda yapılan görevin her şeyden daha önemli olduğuna inanıyorum.
أؤمن أن العمل الذي بالحجرة الأرضية أهم من أي شئ

Bugün güzel surattan başka çok daha önemli bir şey öğrendin.
اليوم أنت تعلمت أن هناك أشياء أهم . من الوجه الجميل

Yarışlardan daha önemli bir şey olabileceğini hiç düşündün mü?
الم تفكر أنه هناك شيء قد يكون أهم من السباقات؟

Şu an, sabah kahvelerini aldığın o tuhaf gazete bayiinin geleceği için endişelenmekten çok daha önemli şeyler var.
لدي أمور أهم بكثير لأقلق بشأنها الآن أهم من مصير كشك الجرائد السخيف الذي تشتري منه قهوتك في الصباح

Ona, kızımdan daha önemli bir şey olmadığını kanıtlamak istediğim öğle yemeğini iptal ettiğimi, çünkü kızımdan daha önemli bir mesele çıktığını söyle.
اخبرها أنني الغي جميع جلسات الغداء التي كنت أنتويها. وليس هناك شيء أهم من كاثرين لأن هناك شيء أهم من كاثرين قد حضر

Benim için önemli. Eve getirdiğin bu ucubeden daha önemli.
إنها مهمة لي ، إنها أهم من المشوه الذي دعيتيه

Modern çağda, makineler araziden daha önemli oldu.
وفي العصر الحديث صارت الماكينات أهم من الأرض.

Verimlilik anlamdan hala daha önemli midir ?
هل لازالت الكفاءة أهم من المعنى والمضمون ؟

Sağlık yöneticileri artık bizlere sık sık, posta kodumuzun genetik kodumuzdan daha önemli olduğunu hatırlatıyor.
منفذي الرعاية الصحية يذكروننا دائما بأن الرمز البريدي أهم من الجينات الوراثية

Bunların hepsi karşılaştırma; farklılıklarına bakarak tanımlamak, diğer her şeyden daha önemli olduğunu söyleyerek tanımlamak. Peki öyle mi?
لكن، كل هذه مقارنات، طرق لتعريفه من خلال تناقضه وذلك بالقول بأنه أهم من كل الأشياء الأخرى لكن، هل هو كذلك؟

demiştir. Garsonlar, onlara erkeğin kadından daha önemli olduğunu öğreten toplumun bir ürünüdür.
أعتقد ذلك!" الندل هم نتاج المجتمع الذي يعلمهم أن الرجال أهم من النساء.

Demek istedikleri şey, neleri savunduğumuz attığımız bombalardan daha önemli.
ما يقصدونه هو أن مبادئنا هي أهم من القنابل التي نرميها.

Babası aslında kızına kendi mutluluğunun kızının mutluluğundan daha önemli olduğunu öğretiyor.
علمَها والِدها أن سعادتي أهم من سعادتِك.

Arayıcı'yı öldürmek, hangi sırları barındırırsa barındırsın her hangi bir kitaptan daha önemlidir.
قتل الباحث أهم من أيّ كتاب، لا يهم مدى الأسرار التى قد يحتويها.

Eski sevgililerini bulmak düğün için bana yardım etmekten daha mı önemli?
لذا، تقصدين أنّ إقتفاء عشاقكِ السابقين أهم من مساعدتي في تدابير زفافي؟

İnsanın dünyasının, yaşadığı kasabadan ibaret olduğu ve dans hareketlerinin, orduların hareketlerinden daha büyük bir heyecan yarattığı zamanlarda genç bir kadın yaşardı.
في عصر حيث كانت بلدة الشخص تمثّل له العالم بأثره وكانت حركات رقصة حدثاً أهم من تحركات الجيوش.

Mimari, mobilyalar ve var olan her şey fakat hiçbir şey o merdivenler kadar önemli değil.
تدبُ الحياة في المبنى والأثاث وفي كل شيء، لكن لا شيء أهم من تلك السلالم.

Ama babanızın beni buraya getirtme nedeni paradan çok daha değerli.
لكن السبب الذي دفع بأبيك إلى إحضاري إلى هنا كان أهم من المال

Yani senin hayalindeki is benim hayalimdeki isten daha mi önemli?
-اذاً وظيفة أحلامك أهم من وظيفة أحلامي ؟

Gelişmekte olan ülkelerde temiz sudan daha mühim bir şey var mı?
ها هناك شئ أهم من المياه النقية في البلدان النامية ؟

Belki rapordan daha fazlası gerekiyordur.
حسناً، لكن ربما يكون هنالك شيئ أهم من مجرد كتابة تقرير

Önemli olan iyi dostların dedikodu ve brançdan daha fazlasını paylaştıkları.
ما أقصده، أن الأصدقاء يتشاركون في أمور أهم من الثرثه و وجبات الفطور المتأخره