"إبعاد" - Translation from Arabic to Turkish

    • uzak
        
    • uzaklaştırmak
        
    • sürgün
        
    • Yasaklama
        
    • uzağa
        
    • kaldırabilir
        
    • uzaklaştırmalıyız
        
    • uzaklaştırmaya
        
    Aslında, çok fazla var, silahları tehlikeli ellerden uzak tutmak gibi temel bir fikirle başlayan. TED وفي الحقيقة يوجد وبدرجة كبيرة، بداية من الفكرة الأساسية في إبعاد الأسلحة عن الأيدي الخطيرة.
    - Uzun zamandır. O koca ayaklarını halıdan uzak tutmayı unutma. Seni bir daha yakalamayayım. Open Subtitles الآن ، تذكرى فقط إبعاد قدميك الكبيرتين عن البساط و لا تجعلننى أراك تفعلين ذلك مرة أخرى
    Gazetecileri bu olaydan mümkün olduğu kadar uzak tutmak için elimden geleni yaptım. Open Subtitles لقد بذلت قصارى جهدي لأحرص على إبعاد الصحافة قدر الإمكان
    Kendimi bu durumdan uzaklaştırmak yerine ne yaptım? TED عوضاً عن إبعاد نفسي عن هذا الموقع ماذا فعلت؟
    Hoşuna gitmemiş olabilir ama kardeşinin sürgün edilmesi yapılması gerekendi. Open Subtitles علّ الأمر لم يروقك، لكن إبعاد أخيك كان التصرف الصائب.
    Bak, polisi arayacağım. Yasaklama emri çıkarttıracağım. Open Subtitles اسمعي، سأتصل بالشرطة وأحصل على أمر إبعاد
    O defteri kendimden olabildiğince uzağa göndermem gerekiyordu. Open Subtitles كنت أعلم أنه يجب إبعاد هذا الكتاب عن متناولهم على قدر إستطاعتى
    BlackBerry'sini masadan kaldırabilir mi? Open Subtitles هل تستطيعون إبعاد هاتفه البلاك بيري من الطاولة؟
    Öncelikle şahinleri ondan uzaklaştırmalıyız! Open Subtitles علينا إبعاد الصقور عنها أوّلاً
    Şimdiye dek, Frank'i bundan uzak tutabildim. Open Subtitles وحتى هذه اللحظة أستطيع إبعاد فرانك عن هذا
    Annenizi her türlü heyecandan uzak tutmalısınız, heyecanın tehlikesinden. Open Subtitles عليكم إبعاد أمكم عن الإثارة مهما كان نوعها
    Annenizi her türlü heyecandan uzak tutmalısınız, heyecanın tehlikesinden. Open Subtitles عليكم إبعاد أمكم عن الإثارة مهما كان نوعها
    İşini elinde tutmak istiyorsan istenmeyen misafirleri ofisimden uzak tutmaya odaklanman gerekiyor. Open Subtitles لكن لو كنتِ مهتمة بالحفاظ على مهنتك ركزي على إبعاد الزائرين الغير مرغوبين عن مكتبي
    O Amerika'nın en büyük sigorta şirketlerinden birinde hasta insanları uzak tutma görevini yapıyordu. Open Subtitles الذي كان مسؤول عن إبعاد المرضى من أحد أعلى شركات التأمين بأمريكا
    uzak durman için bir yasa çıkartmış. Open Subtitles يستطيع جعلي على اتصال مع قاضي محكمة مدنية هناك طلب إبعاد ضدك
    Herkes beni dinlesin. Yapmamız gereken tek şey geçidi dünyadan mümkün olduğunca uzaklaştırmak. Open Subtitles أسمعوني كل ما نحتاجه إبعاد البوابة بما يكفي عن الأرض
    Artık insanları kendimden uzaklaştırmak engellemek ya da her şeyi mahvetmek istemiyorum. Open Subtitles لا أريد إبعاد عني ثانية لا أريد تخريب وإفساد هذا كله
    Anne ve babası, onları arama tehlikesini göze alamıyorlar çünkü kurtulan iki yavruyu, yırtıcılar gelmeden hızlıca uzaklaştırmak zorundalar. Open Subtitles لا يستطيع الأبوان المخاطرة بالبحث لأنهما يحتاجان إبعاد صغيريهما الناجيين سريعًا قبل أن يصل المفترسون
    Ruh'unu soğuk hava katmanına sürgün ediyorum. Open Subtitles أنا إبعاد روحك لالأثير البارد من المجال الخارجي.
    Burası da, iki tane doktorası ve Carl Sagan tarafından imzalanmış bir Yasaklama emri olan birinin çanak çömlek yıkadığı ilk laboratuvar olmuştur. Open Subtitles هذا حاليا المختبر الوحيد الذي غسل فيه الاطباق الزجاجية من قبل رجل لديه شهادتا دكتوراة و أمر إبعاد موقع من قبل كارل ساغين
    DSRV'yi olabildiğince uzağa almalıyız. Open Subtitles نحتاج إبعاد دي اس ار في لأبعد مسافة ممكنة
    BlackBerry'ni masadan kaldırabilir misin? Open Subtitles هل تستطيع إبعاد هاتفك من على الطاولة؟
    - Çocuğu uzaklaştırmalıyız. Open Subtitles يجب علينا إبعاد الطفلة
    Ekranı onlardan uzaklaştırmaya çalışırsanız durmadan bağıracaklardır. TED وإذا حاولت إبعاد الشاشة عنهم ستتوالى صرخاتهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more