"إثباته" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanıtlamaya
        
    • kanıtlamak
        
    • ispatlamaya
        
    • ispat
        
    • kanıtlaman
        
    • kanıtlayabilirim
        
    • kanıtlayamayız
        
    • ispatlamak
        
    • kanıtlanmış
        
    • kanıtlanamaz
        
    • kanıtlanması
        
    • kanıtlanamadı
        
    • kanıtlamam
        
    • ispatlanması
        
    • doğrulayamadım
        
    Ama şimdi sanırım artık bunu kendime kanıtlamaya çalışıyorum. Open Subtitles لكن الآن الآن أعتقد أنني أحاول إثباته لنفسي
    Tamam, kanıtlamaya çalıştığın şey harika bir şey. Open Subtitles .. حسناً مالذي تحاول إثباته هو جديّر بالإعجاب
    Kaynağımın hatırlayacağı her şey, annenin hikayesini kanıtlamak için destek olur. - Sonra... Open Subtitles مصدري لو تذكر أي شيء عن هذا، فسيكون جزء من قصتها يُمكننا إثباته
    Bu anlamsız, küçük adamın neyi ispatlamaya çalıştığını bilmiyorum ama çalışmalarımızı komik duruma getiriyor. Open Subtitles لا أعلم ما الذي يحاول إثباته هذا الرجل الصغير السخيف لكنه يستهزأ بمهنيتنا
    Savcı tecavüzü ispat etmenin zorluğundan bahsetti. Open Subtitles قال المدعي شيء عن كونها من الصعب إثباته.
    Bilmek yetmiyor, Clyde. Mahkemede kanıtlaman gerek. Open Subtitles هذا لا يتعلق بما تعرفه، إنه يتعلق بما تستطيع إثباته في المحكمة
    Bana inan demiyorum ama kanıtlayabilirim. Benim bölümüm değil ama... Open Subtitles لا أطلب منك أن تصدق ذلك ، يمكننى إثباته ، أعرف أنها ليست مقاطعتى ، لكن
    Maçoya bak sen. Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? Open Subtitles انت حقّا مفتول العضلات ما الذي تحاولين إثباته هنا ؟
    Yeni şoförün gerçekte kim olduğunu ve neyi kanıtlamaya çalıştığını. Open Subtitles من هُو السائق الجديد حقاً وما كان يُحاول إثباته.
    Ne kanıtlamaya çalışıyorsun bilmiyorum ama başaramayacaksın. Open Subtitles مهما كان الذي تحاول إثباته , فأن لم تنجح
    kanıtlamaya çalıştığım şey yanlış değildi, sadece parçaları birleştiremiyordum, ama bu esnada başka bir şey buldum. Open Subtitles وليس أن ما أحاول إثباته خاطئ لكنني لم أستطع إدراك الأمر لكن أثناء محاولة فعل ذلك وجدت شيئاً آخر
    Asla kanıtlayamayacağı bir şeyi kanıtlamaya çalışıyor. Open Subtitles فإنه يحاول أن يثبت شيئاً ... غالباً أنه لن يتمكن أبداً من إثباته.
    Suçlamalar yüzünden bir şeylerin doğruluğunu kanıtlamak imkânsız. Open Subtitles من أجل قضية مليئة بالمغالطات كما نستطيع إثباته بوضوح هنا
    Size çalışan insanlar bunu kanıtlamak zorunda Taahhüt edilen sigorta dolandırıcılığı ve rüşvet. Open Subtitles كلّ ما عليهم إثباته هُو أنّ الناس الذين يعملون لحسابكِ ارتكبوا احتيالاً على التأمين ورشوة.
    Daha kanıtlayamadığımız bir şeyi kanıtlamak için hapse girmeyi göze alıyorsun. Open Subtitles أتود المخاطرة بالذهاب للسجن لتثبت شيءً لايمكنك إثباته
    Neyi ispatlamaya çalışıyorsun? Open Subtitles مالذي تحاول إثباته ؟ ماذا يثبت هذا ؟
    Matematikçilerin, var oldukları zamandan beri ispatlamaya çalıştıkları, asal sayılarla ilgili bir matematik teoremini ispatlıyor. Open Subtitles - يبدو أنه يثبت نظرية رياضية خاصة بالأرقام الأولية شيء يحاول علماء الرياضة إثباته منذ بدء الخليقة
    Matematikçilerin, var oldukları zamandan beri ispatlamaya çalıştıkları, asal sayılarla ilgili bir matematik teoremini ispatlıyor. Open Subtitles - يبدو أنه يثبت نظرية رياضية خاصة بالأرقام الأولية شيء يحاول علماء الرياضة إثباته منذ بدء الخليقة
    Bilgin için söylüyorum; ne ispat etmeye çalışıyorsan yeterli olmayacaktır. Open Subtitles لعلمك، أياً كان ما تحاول إثباته فهو ليس كافياً
    Her halükarda bunu zamanında kanıtlaman çok zor olurdu. Open Subtitles هذا سيكون صعب للغاية إثباته بمرور الوقت وبأي معدّل
    Bunu 12 yıldır söylüyorum ve kanıtlayabilirim. Open Subtitles لقد كنت أقول هذا لـ12 سنة ويمكنني إثباته
    Bunu ne ben ne sen kanıtlayamayız çünkü bu piç kuruları çok çok zeki Open Subtitles و الأن أنا لا أستطيع إثبات هذا و لا أنت تستطيع إثباته إنهم أوغاد ماهرون جداً
    Öte yandan bunu ispatlamak çok zor olacak. Open Subtitles بالطبع، الجانب الآخر سيكون من الصّعب جدا إثباته
    Burada kanıtlanmış ve kayıtlara geçmiş, kalan 28 trilyon dolar var. TED هذه هي جميع ما تم إثباته وتدوينه في دفاتر المحاسبة. 28 تريليون دولار.
    Benim anlayışıma göre, bu kanıtlanamaz. En azından mahkeme standartlarında. Open Subtitles مما أفهم أنّ ذلك لا يمكن إثباته على الأقل ليس لمعايير المحكمة
    Bunu düşündüğüne inanamıyorum. Bu kanıtlanması gerek bir şey. Open Subtitles أعتقد أنك فكرت فى هذا هذا ما يجب إثباته بالنسبه للنظريه
    Bu hiç bir zaman kanıtlanamadı. Open Subtitles ذلك لم يتم إثباته أبداً
    Çünkü senin aksine kendimi kanıtlamam gerek. Open Subtitles ‫لأنني على العكس منك ‫ما زال لديّ شيء علي إثباته
    Hakim buna asla izin vermez. Deliliğin de ispatlanması çok zordur. Open Subtitles فالقاضية لن تسمح بهذا أبداً , الجنون هو أصعب شىء يمكن إثباته
    Başka bir plânın kanıtlarını da buldum ama annenin yardımı olmadan doğrulayamadım. Open Subtitles لدي دليل على مخطط آخر، لكنني لا استطيع إثباته بدون مساعدة أمكِ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more