Bundan sonra mayoyla çektirdiği tatil fotoğrafları beni rahatsız etmeyecek. | Open Subtitles | الرسالة الإلكترونية لا تزعجني بقدر صور إجازته في بزّة السباحة |
"Sexico"ya yapacağı tatil hakkında bir şey daha duymak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أحتاج أن استمع لحديثه عن إجازته في مدينة الجنس |
Keşke analistimin nerede tatil yaptığını bilseydim. | Open Subtitles | آه لو كنت اعلم ان يقضى المحلل النفسى إجازته |
Birkaç gün önce, Auggie o kızla burdan gitti ve şu an tatil yapıyor, onunla beraber. | Open Subtitles | قبل يومان .. غادر أوغي ليقضي بعض الوقت من إجازته معها |
- Ne olmuş? Bugün onun tatil günü. Seninle baş başa geçirmek ister. | Open Subtitles | إنه يوم إجازته و يود أن يقضيه معكِ لوحدكما. |
O sadece tatil zamanını değerlendiriyor. - Bu bana sağlıklı görünüyor. | Open Subtitles | إنّه يقضي فترة إجازته فحسب، يبدو لي ذلك صحيّاً. |
Carter Covington Charleston'daki tatil evinde etkinliğe ev sahipliği yapıyor. | Open Subtitles | كارتر كوفنجتون يقيم حفل في منزل إجازته في تشارلستون |