Elimde koz olması için bir şeyler uydurdum. Beni göreve göndermek istiyorlar. | Open Subtitles | لقد إختلقت كل هذا لفعل ذلك والآن يريدوا أن يرسلوني في مهمة |
Dinle, bütün bunları uydurdum, çünkü bütün bu olanların bir hata olduğunu sandım. | Open Subtitles | إسمعي، لقد إختلقت الأمر لأنني ظننت أن الأمر بأكمله خطأ. |
Hayır, Forman, ben uydurdum çünkü kulağa süper geliyor. | Open Subtitles | كلا, فورمان, لقد إختلقت هذا لأن هذا أنيق |
Onu benim uydurduğumu düşünüyorsunuz. Her şeyi uydurduğumu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تظن بأننى إختلقت كل هذا . أنت تظن بأننى إختلقت كل شىء |
Bunu seni kaçırtmak için uydurdu. | Open Subtitles | لقد إختلقت هذا الأمر كي تجعلكِ تفزعين |
Uydurdun. Beaver uydurmuş olabilir mi? | Open Subtitles | لقد إختلقت هذة القصة هل يمكن لبيفر ان يختلق قصة مثل هذة؟ |
Bana her şeyi uydurduğunu söyle. Lütfen söyle. | Open Subtitles | أخبريني بأنَك إختلقت كل هذا هيَا، أخبريني |
İnsanlar uydurdum mu diye sormadan önce ismimi bile söyleyemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أنطق إسمي بدون أن يسألني الناس إن كنت قد إختلقت القصة |
Onu kıskandırmak için Metropolis'te bir çocukla tanıştığımı bile uydurdum. | Open Subtitles | حتى أنني إختلقت قصة وهمية عن مقابلتي لشاب في متروبوليس حتى أحاول الإبتعاد عنه |
Bunları ben uydurdum. | Open Subtitles | نحن جميعاً نرى ما نريد فعله لقد إختلقت كل ذلك فحسب |
Seattle'da Ridgewood yok. Tamamen ben uydurdum. | Open Subtitles | ريدجوود لا يقام فى سياتل لقد إختلقت هذا الأمر برمته |
Oyunculuk sınıfında paylaşacak acılı bir deneyimim yoktu, ben de amcamın kıçıma dokunmaya çalıştığı yalanını uydurdum. | Open Subtitles | لم أملك أي تجربة مؤلمه لأشارك بها الصف و لهذا إختلقت قصة عن أن عمي حاول ملامسه مؤخرتي |
Kafadan uydurdum o da oyunu devam ettirecek kadar zekiydi. | Open Subtitles | لقد إختلقت ذلك, و كانت ذكية بما يكفي للعب هذا الدور |
Ben evdekilere bir süre için uzağa gidiyorum diye bahaneler uydurdum. | Open Subtitles | سأسافر لبعض الوقت وقد إختلقت الأعذار في البيت. |
Bir süreliğine uzağa gidiyorum diye evdekilere bahaneler uydurdum. | Open Subtitles | سأسافر لبعض الوقت وقد إختلقت أعذار في البيت. |
Yürüyemediğimi söylüyorum. Az önce sana bir hikâye uydurdum. | Open Subtitles | . أقصد ، لا يمكنني المشي . لقد إختلقت القصة فحسب |
Saçma geldiğini biliyorum. uydurdum. | Open Subtitles | أعرف ان هذا سيبدو جنونياً لقد إختلقت المقالة |
Ama her şeyi uydurduğumu anlayacak. | Open Subtitles | لكنه سيعرف بأنني إختلقت الأمر بأكمله |
uydurduğumu sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدت إنى إختلقت هذا |
Onları karım uydurdu. | Open Subtitles | زوجتي إختلقت ذلك. |
Çocukken sağlıklı şeyler yiyesin diye annen pastırma alerjisi yalanını uydurmuş. | Open Subtitles | حساسيتك للحم المشوي كذبة إختلقت أمك ذلك كي تأكل طعاما صحيا و أنت صغير |
Hayalet hikayesini beni tuzağa düşürmek için uydurduğunu sandım. Sonra buna inandığını fark ettim. | Open Subtitles | إعتقد بأنّك إختلقت كل شيء عن الشبح لإيقاعي في فخ متقن |
Eee, senin gelmeyeceğini öğrenince bir bahane uydurup oradan defolup gittim. | Open Subtitles | عندما سمعت بأنك لن تأتين إختلقت عذراً وخرجت من هناك |