Onlar gerçeği saklamak konusunda umutsuzlar, çünkü gerçeği kararlarına bir tehdit olarak görüyorlar. | TED | إنهم مصممون على إخفاء الحقيقة، لأنهم يرون في الحقيقة خطراً على دخلهم المالي. |
Adamlarınız silah bulundurmak ve saklamak hakkındaki... kamp kurallarını bilmiyorlar mı? | Open Subtitles | و رجالك يعرفون قوانين المخيم بشأن حيازة و إخفاء اسلحة, أليس |
Odasına girdim, orada utangaç bir kız yatıyordu, saçları dökülmüştü, kelliğini saklamaya çalışıyordu. | TED | دخلت لغرفتها، وكان هناك فتاة خجولة، كانت صلعاء، وكانت تحاول إخفاء هذا الصلع. |
- Sayın Hakimler, itiraz ediyorum. Bir şey saklamaya çalışıyor. | Open Subtitles | لسيادتكم , لدى إعتراض قوى إنه يحاول إخفاء أمر ما |
Ama birileri SG-2 bizimkini kullandıktan saliseler sonra diğer geçidi kullanmış olabilir bizim geçidimizdeki enerji sıçramasını gizlemek için. | Open Subtitles | ولكن شخص ما قد إستعمل البوابه الثانية مباشرة بعدما إستخدمها إس حي 2 محاولا إخفاء إرتفاع الطاقه من خلالنا |
Öyle görünüyor ki Philippe Deschamps bir anlaşmadan hortumlanan paraları gizlemeye çalışmış. | Open Subtitles | ولكن يبدو معين فيليب ديشان حاولت إخفاء الأموال تتسرب من صفقة واحدة. |
Bunu biliyorum ve kızgın değilim ama sırf beni üzebilir diye benden bir şeyler saklayamazsın. | Open Subtitles | أعلم هذا، وأنا لست غاضبة، ولكن لا يمكنك إخفاء الأمور لأنها قد تجرحني |
Erkek arkadaşımın geçinmek için ot sattığını saklamak beni nasıl koruyacak? | Open Subtitles | كيف يكون إخفاء حقيقة أن صديقي الحميم يبيع الحشيش أمر يحميني؟ |
Fiyatları saklamak için harcanan zaman, enerji ve para sistemden çıkarılırsa nasıl olur? | TED | ماذا لو أن كل الوقت والمجهود والمال الذي ننفقه في إخفاء الأسعار تم استئصاله من النظام؟ |
Büyük bir sandık yerine, çuvallarda saklamak daha iyi olacak. | Open Subtitles | سيكون من الأسهل إخفاء أكياس مفردة من الذهب أكثر من إخفاء صندوق متخم كهذا |
Hiç kimseye söylemeye hazır değilim. Bir süre kendime saklamak istiyorum. | Open Subtitles | لست مستعدة لأخبار أي أحد أريد إخفاء ذلك لفترة |
Şirketten sır saklamaya çalışıyorsan kendinin de bir gün parçalara ayrılabileceği gerçeğini kabullenmelisin. | Open Subtitles | إذا حاولت إخفاء أي سر عن المنظمة توقّـع أن عاقبة ذلك تقطيعك إربـاً |
Eğer Crixus benden bir şey saklamaya çalışırsa, hemen bana söyle. | Open Subtitles | إذا عرفت أنه يحاول إخفاء شئ، أعلميني فوراً حاضر يا مولاتي |
Bu bizimle alakalı ve onunla benden bir şeyler saklamaya devam edemezsin artık. | Open Subtitles | هذا الأمر عنّا نحن وعنها، ولا يمكنكِ إخفاء أي شيء عني بعد الآن. |
Ayrıca senin bilgi gizlemek konusunda yalnız hareket ettiğini iddia ediyor. | Open Subtitles | هذه مهزلة قال أيضاً أنك كنت تتصرف لوحدك في إخفاء المعلومات |
Ve bu doğru değilse, bir suçlunun bulunduğu yeri gizlemek ağır suçtur. | Open Subtitles | وإذا كان هذا ليس صحيحا , إخفاء مكان وجود المجرم هو جناية. |
Yolunda gitmeyen evliliği ve hukuki sorunları, kendisini hâlini gizlemeye çalıştığı karanlık bir çıkmaza sürükledi. | Open Subtitles | زواجه الفاشل ومشاكله القانونية أوصلته إلى طريق مسدود يحاول إخفاء هويته دوماً |
Bana yaptığın bütün namussuzlukları akıl hocası kılığına bürünerek saklayamazsın! | Open Subtitles | لا يمكنك إخفاء كل الأشياء المخادعة التي فعلتها بي تحت رداء الوسائل التوجيهية |
Bu yüzden Yolculuk Kitabını kullanarak Başrahibe'ye zaman farkı hakkındaki gerçeği saklamayı önerdim. | Open Subtitles | لذا أرسلت كلمة بكتاب الرحلات أقترح على كبيرة الرّاهبات إخفاء حقيقة أختلاف الزمن. |
Bunları örtbas etmeye çalışırken bunu niye yapmış olabiliriz ki? | Open Subtitles | لمَ سنفعل ذلك في حين كنّا نُحاول إخفاء هذا الأمر؟ |
Arkadaşım olmaya çalışıyor, ancak hala benden sırlarını saklama küstahlığını gösteriyor. | Open Subtitles | هويَزعُمأنهصديقى, ومع ذلك يجرؤ على إخفاء الأسرار عنى |
Onu, zihnimizin gizli bölgelerinde saklamaya çalışıyoruz ancak hiçbir yere gitmiyor. | TED | نحاول إخفاء هذه المشاعر داخل خفايا أنفسنا، ولكن تظل موجودة. |
, Benim hayal kırıklığı saklayamam, ama babam dediği gibi | Open Subtitles | لا أستطيع إخفاء إحباطي، ولكن كما اعتاد أبي على القول |
Küçük bir çukuru saklamanın en iyi yolu daha büyüğünü oluşturmaktır. | Open Subtitles | أفضل طريقة في إخفاء انحناءة صغيرة هو أن تتسبب بانحناء أكبر. |
Böyle ucuz prensipler gerçeği saklayamaz. Jai bir katil. | Open Subtitles | هذه المبادئ الرخيصة لا تستطيع إخفاء الحقيقة. |
Bazıları bu durumlarını saklamakta çok iyi olabilir ve genellikle bunu yapmak için iyi nedenleri var. | TED | بعض الأشخاص بإمكانهم أن يكونوا جيدين جدًا في إخفاء هذه الحالة، وغالبًا ما يكون لديهم أسباب وجيهة للقيام بذلك. |
Ceset saklamada üstüme olmadığını sana daha önceden de söylemiştim. | Open Subtitles | لقد اخبرتكِ من قبل أنا من السهل التعرف عليّ كشخص مساعد في إخفاء جثة |
Konu, çok basit bir göstergeyi saklayarak sadece buradaki ülkelerle sınırlandırılmış değil. | TED | وهذا لا يقتصر بالتحديد على هذه الدول فقط هنا ، فى إخفاء حقيقة بسيطة توصلنا إليها |