| Evet, Federal Binadaki adamla tanıştım. Evet, onunla tanıştım. | Open Subtitles | أجل ، إلتقيت الرجل في المبنى الإتحادي أجل إلتقيته |
| Tam olarak çıktığımız söylenemez. Ama geçen hafta tanıştım. | Open Subtitles | حسنا، نحن لا نتواعد تحديدا، لكنني إلتقيته الأسبوع الماضي |
| Seymour? - Oh, hayır. Yeni tanıştığım biri. | Open Subtitles | .لا. هذا الرجل الذي إلتقيته دعاني للخروج معه |
| Belki de uyuşturucu alırken tanıştığım, kimliği belirsiz bir yabancıyı, takip etmemeliyim. | Open Subtitles | لأنه ربما لم يكن من المفترض أن أتبع شخصا عشوائيا إلتقيته في مكان أساسا يعتبر مكانا لبيع العقاقير |
| Yeni tanıştığın biriyle 3200 kilometre mi gideceksin? | Open Subtitles | هل ستقود لمسافة 2000 ميل بصحبة رجل إلتقيته لتوّك؟ |
| Onunla aylar önce tanıştın. | Open Subtitles | لقد إلتقيته قبل أشهر؟ |
| Dün gece yeni parkta devriye gezerken ona rastladım. | Open Subtitles | ... البارحة ... في دوريةٍ عند المتنزه الجديد حين إلتقيته |
| Doğruyu söylemek gerekirse, ilk tanıştığımızda pek sevememiştim. | Open Subtitles | بصراحة , لم أحببه كثيراً في أول مرة إلتقيته بها |
| Onunla tanıştığımda çok iyiydi. | Open Subtitles | لقد كان لطيفاً جداً عندما إلتقيته للمرة الأولى |
| Kaç insanı öldüğünü biliyor musun? Hayır, ben sadece tanıştım. | Open Subtitles | تعرفين عدد الأشخاص الذين أمر بقتلهم؟ كلا، إلتقيته للتو. |
| Onunla daha yeni tanıştım. | Open Subtitles | أعني لا أعرف, لقد إلتقيته مؤخراً |
| Evet efendim, kendisiyle orada tanıştım. | Open Subtitles | بلى، هناك حث إلتقيته |
| Bir süre önce tanıştım. | Open Subtitles | لقد إلتقيته منذ فترة |
| Red John adında bir adam tarafından öldürüldü. Kendisiyle de yakın zamanda tanıştım. | Open Subtitles | (قتلت على يد رجل يدعى (ريد جون الذين إلتقيته مؤخراً |
| Müzik mağazasında tanıştığım biri sadece. | Open Subtitles | حسناً، إنه فقط شاب إلتقيته في متجر الموسيقى. |
| Güney kanadındaki asansör hep onunla tanıştığım yer kafeterya ise her zaman bana öğle yemeği aldığı yer olarak kalacak. | Open Subtitles | والمصعد الجنوبي سيبقى للأبد المكان الذي إلتقيته فيه، والكافتريا ستبقى للأبد المكان الذي يشتري منه غدائي. |
| Kibar olmaya çalışıyordum ama sen tanıştığım en kaba kuklacısın. | Open Subtitles | كنت أحاول أن أكون لطيفة، لكنك أكتر محرك عرائس وقاحة قد إلتقيته في حياتي. |
| tanıştığım güzel oğlan olarak seni bırakabilseydim keşke. | Open Subtitles | أتمنى لو أنني أستطيع تركك كالشاب الجميل الذي إلتقيته. |
| O tanıştığın adam da babam değil. | Open Subtitles | ...وذلك الرجل الذي إلتقيته ...هو ليس والدي |
| tanıştığın herhangi birine Ela-Shan'ı sor. | Open Subtitles | إسأل أي شخص إلتقيته هناك, عن إيلاشان |
| - Onunla daha yeni tanıştın. | Open Subtitles | -لقد إلتقيته للتو |
| Dün gece yeni parkta devriye gezerken ona rastladım. | Open Subtitles | ... البارحة ... في دوريةٍ عند المتنزه الجديد حين إلتقيته |
| Bilirsin işte, tanıştığımızda çok utangaç biriydi. | Open Subtitles | تعرفين ، لقد كان خجولاً جداً عندما إلتقيته |
| Kocam Philippe onunla ilk tanıştığımda çaresiz bir çocuk gibiydi. | Open Subtitles | " زوجي " فيليب كان كطفل عاجز عندما إلتقيته |