| Hayır, son derece güvenlidir. Ben Sadece mecbur kalmadıkça sana iğneler saplamak istemiyorum. | Open Subtitles | إنّما فقط لا أرغب أن أغرز الإبر فيكِ ما لم أكن مضطرّاً لذلك |
| Hayır, kişisel bir şey yok. Başladığım işi bitirmeyi severim Sadece. | Open Subtitles | لا، لم يكن شخصيّاً قطّ و إنّما أرغبُ بإنهاء ما بدأتُه |
| Aileni sorarak seni rahatsız etmek istememiştim. Sadece kızımın çıktığı kişiyi tanımak istemiştim. | Open Subtitles | اسمع، لم أقصد تعريضكَ للضّغط سابقاً و إنّما أحببتُ معرفةَ الذي ستواعده ابنتي |
| Tehdit etmiyorum. Sadece seni sevgini sunduğun adam hakkında uyarıyorum. | Open Subtitles | لا أهددك، إنّما أحذرك من المشاعر التي تكنيها لهذا الرجل |
| Aslında Avcı olmak istediğim yok. Canım sınava girmek istedi Sadece. | Open Subtitles | لستُ أودّ الغدوّ صيّاداً، إنّما أردتُ أن أخوض إختبارات الصيد فحسب. |
| Hayır, önemi yok. Sadece karımla aile yakınları dışında kimseye söylememiştik de. | Open Subtitles | كلاّ، لا بأس، إنّما أنا وزوجتي لمْ نُخبر أحداً سوى العائلة المُقرّبة. |
| Hayır, hayır. Sadece çalışıyordum. Ama dalga mekaniğinde uzmansan orası ayrı. | Open Subtitles | كلّا، إنّما أنا أذاكر، إلّا إذا كنتِ خبيرة في ميكانيكا الموجات. |
| Hayır, Sadece davayı izlemeye geldim. Savcının esaslı olduğunu duydum. | Open Subtitles | كلّا، إنّما وددت رؤية المحاكمة، إذ سمعت أن المدّعية بارعة. |
| Ben Sadece... Ona göstermek istedim. Benim de güçlü olduğumu görsün istedim. | Open Subtitles | إنّما وددت أن أثبت لها ولنفسي أنّي أيضًا ما زلت قويّة جدًّا. |
| Bu ikisinin arasında bir bağlantı olmalı. Sadece ben henüz bulamadım. | Open Subtitles | لابدّ أنّ هُناك صلة بين هذين الرجلين، إنّما لا أجدها فحسب. |
| Sadece kendimi şunu söylemek zorunda hissettim, itfaiyelerdeki duygusal şeyler... | Open Subtitles | إنّما أشعر أنّني مُلزمٌ بأن أقول أنّ علاقات المركز الغرامية، |
| Bu aşılacak bir şey değil. Sadece zihni dağıtan şeyler bulursun. | Open Subtitles | وهذا أمر لا يمكن تجاوزه، إنّما يلهي المرء نفسه عنه بشؤون. |
| Kurallar ya da emir komuta istemiyorum. Sadece eğlenmek istiyorum. | Open Subtitles | لا أودّ قواعد ولا تسلسل قياديّ، إنّما أودّ الاستمتاع فحسب. |
| Tonik Sadece. Oğlum için. - Biraz yalnız kalmak istedim. | Open Subtitles | هذه مياه غازية ابتعتها لابني، إنّما احتجت لحظة على انفراد |
| Tabii ki biliyorsun. Sadece benim bilmemi istemiyorsun. | Open Subtitles | بالتأكيد ، تعرف إنّما لا تريدني أن أعرف فحسب |
| Hayır. Sadece,senin romantizm anlayışın geç bir kahvaltı ve horoz dövüşü olur sanıyordum. | Open Subtitles | لا، إنّما كنت أعتقد بأنّ نظرتك حيال الرّومانسيّة تتمثل في الفطور و صراع الدّيَكة |
| Sadece akademik anlamda değil, bir hayat öğrencisi olarak. | Open Subtitles | ليس فقط بالمعنى النّظري إنّما تلميذةُ حياة |
| Sadece zamanında yetişemedim. | Open Subtitles | إنّما لمْ أقدر بأن آتي بالموعدِ المُحدد. |
| Yalnızca bir dava için geldim. Bir cinayet. | Open Subtitles | إنّما أعمل على قضيّة واحدة فحسب، جريمة قتل. |
| Tek kelime etmenize gerek yok. Yanaktan örnek almak için geldik. | Open Subtitles | لستَ مضطرًّا إلى قول كلمة إنّما جئنا لأخذ مسحة قَطيلةٍ وَجْنيّة |
| Döndüm ya, o bana yeter. Arşiv odası boğuyordu beni. | Open Subtitles | إنّما أنا مسرورة لعودتي، فهذا أفضل من غرفة الملفّات |
| Hayır, hayır, benim için özür dileme. Ortaya söylüyorum işte. | Open Subtitles | لا، لا تعتذر نيابة عنّي إنّما أطرح الفكرة فحسب |
| Öğle yemeği için bir şey ister misin diye soracaktım, o kadar. | Open Subtitles | إنّما أتيتُ لأنظر إن كنتِ تريديني أن أجلب لكِ غداءً، لا غير |
| Benzin, batarya, çocuklar için kitap, giysi falan da daha önemli. | Open Subtitles | أو الكتب للأطفال، أو الثياب، إنّما إذا رأيت الصنف الذي أعنيه |