"إنّه ليس" - Translation from Arabic to Turkish

    • değil o
        
    • o değil
        
    • değil bu
        
    • değildi
        
    • biri değil
        
    • değil ki
        
    • değilmiş
        
    • falan değil
        
    • ilgili değil
        
    Oyuncak değil o. Ve sen kurbanı incelemeliydin. Open Subtitles إنّه ليس لعبة وأنتَ من المفترض أنْ تفحص الضحيّة
    O benim babam değil. O, Galaktik Kuantum Lordları tarafından gönderilen sanal bir klon. Open Subtitles إنّه ليس والدي إنه مستنسخ إلكتروني تمّ إرساله من قِبل حكّام المجرّة الكميّة
    Aradığın kati o değil. Eğer olsaydı her yerinden suçluluğu görünürdü. Open Subtitles إنّه ليس القاتل، لو كان القاتل فكان سيعتريه الشعور بالذنب.
    İlgilendiğim o değil. Open Subtitles إنّه ليس من أجلك، أنا مهتمٌ بهِ.
    Ama artık böyle bir yer değil, bu uzun yıllar önceydi. Open Subtitles إنّه ليس كذلك الآن, ولقد كان هذا منذ سنوات وسنوات عديدة.
    Muhteşem biri değildi ama onu unutmak yine de biraz zaman alacak. Open Subtitles إنّه ليس بالشّخص المثاليّ لكن سيتطلّب ذلك منّي بعض الوقت حتّى أتجاوزه
    Onu tanıyan tek kişi sensin. Herkesin düşündüğü gibi biri değil. Open Subtitles ليس هنالك من يعرفه غيركِ إنّه ليس كما يعتقده النّاس ..
    Basitçe verilecek bir karar değil ki bu. Yirmi yıldır bir yastığa baş koyduk biz. Open Subtitles إنّه ليس قرارا سهلا يمكنني اتخاذه إنّها امرأة عشت معها لعشرين عاما
    Hayatını ortaya koyacak kadar da değerli bir şey değilmiş. Open Subtitles إنّه ليس شيءٌ يستحّق أن تضع حياتك على المحك لتحميه.
    Hayır, iyi falan değil. Felç geçiriyor. Open Subtitles كلاّ، إنّه ليس بخير، إنّه يصاب بسكتة
    Boşta değil o zaman. Tam hız gidiyor. Open Subtitles إنّه ليس بقطار متجوّل بل إنّه مُـنطلق بكامل قوته
    Mesele günlük işlerin yürütülmesi değil. O işleri yapmak için muhasebeciler ve başkan yardımcıları var. Open Subtitles إنّه ليس شأن يتلخص في عمليّات من يوميّة، لدينا محاسبون مُختصّون بذلك.
    Aslında kendiliğinden yanma değil o. Open Subtitles إنّه ليس إحتراقاً تلقائيّاً على الإطلاق.
    Tanrı aşkına, rahat bırakın adamı. Oyuncak değil o. Open Subtitles بحقّ الآلهة، دعوه وشأنه إنّه ليس عالم الفتيات
    Dur, bu o değil. Bu sana aldığım nişan yüzüğü. Open Subtitles مهلاً، إنّه ليس المقصود إنّه خاتم خطوبة
    Bizim doktorumuz o değil Bill. Open Subtitles إنّه ليس طبيبنا يا بيل. أنت طبيبنا.
    Klon o değil. Open Subtitles إنّه ليس المستنسخ
    - Düşecek ve yaralanacak diye korkuyorsun. Evcil hayvan değil bu. Open Subtitles أنت تخشى أن يتحطم ويؤذي نفسه، إنّه ليس حيواناً أليفاً حقيقياً.
    Şey ama bu herhangi bir deri değil. Bu yapah bir deri. Open Subtitles في الحقيقة إنّه ليس مجرّد أيّ جلد إنه جلدٌ اصطناعي
    Bu bir çanak değil, bu nedenle diğer tahminime göre uçan daire. Open Subtitles حسنًا، إنّه ليس صحن، لذا تخميني القادم هو طبق طائر
    Yeter artık be, son kez söylüyorum, onlar zümrüt değildi. Open Subtitles يا إلهي، لآخر مرّة، إنّه ليس زمرداً حسناً؟
    Bu normal. Şunu açıklayayım; şef yardımcısı olmaya yetkin biri değil. Open Subtitles لنكن واضحين إنّه ليس مؤهّلاً ليكون نائب الرئيس
    Köpek yavrusu değil ki. Pisliğini kafese yapıyor. Open Subtitles , إنّه ليس مثل جرو البوبي . يحدث ضوضاء داخل قفصه
    Ne titiz ne de ilgiye aç bir adam değilmiş. Open Subtitles إنّه ليس صافٍ، بل مُجرّد رجل شديد الحاجة للإهتمام.
    O züppe falan değil. Open Subtitles إنّه ليس مغرورًا.
    JR: Konu sizle de ilgili değil, ABD ile ilgili. TED راموس: إنّه ليس عنك. إنّه عن الولايات المتحدة الأمريكية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more