| Jackie, Ellie'ye mesaisi bittikten sonra onu yemeğe götüreceğimi söyler misin? | Open Subtitles | جاكي, هلّا أخبرتي إيلي بأني بأنني سأقلها بعد انتهاء فترتها للعشاء |
| Sarah, Ring'den sonra Ellie'ye bırakacağıma dair söz verdim ve bunda ciddiydim. | Open Subtitles | سارة، لقد أخبرت إيلي إنني سأستقيل إذا قضينا على الرينج واناأعني ذلك. |
| Ellie Zumwalt'ın hayatta kalması şüphelinin cesaretini kırıp daha dikkatli olmasına yol açabilir. | Open Subtitles | إيلي زموالت نجت من إصاباتها, ويؤدي ذلك إلى تثبيط الجاني وجعله أكثر حذرا |
| 5 dakika kadar önce bir adamın Eli'nin yerine girdiğini gördüm. | Open Subtitles | منذ أقل من خمس دقائق, رأيت رجلا يرتدي قبعة يدخل متجر إيلي ثم سمعت توا طلقا ناريا |
| Eli'nin uçan kuştan haberi olacaktır. | Open Subtitles | إيلي سَيكونُ لديه آذان على الأرض إلى الأبد. |
| Geçen yaz, Ellie isimli bir kadın beni aradı. | TED | في الصيف الماضي، تلقيت مكالمة من مرأة اسمها إيلي. |
| Ellie, Meksika boyunca yürüyen gençlerin hikâyesini duyduğunda düşünebildiği tek şeyin dedesi ve erkek kardeşi olduğunu | TED | قالت إيلي أنه عند سماعها لحكايات المراهقين عندما مشوا باتجاه المكسيك، كل ما كان يدور في رأسها هي قصة جدها وأخيه. |
| Ellie ile yaptığım görüşmede hoşuma giden şey, dedesinin ve büyükannesinin hikâyelerinin bugünkü hikâyelerden farklı olmadığını bilmesiydi ve o buna dair bir şeyler yapmak istedi. | TED | ما أحببته بحديثي مع إيلي هو فهمها في صميم نفسها أن قصة جديها لا تخلتف عن قصص اللاجئين اليوم، وأرادت فعل شيء حيال هذا، |
| Ellie hakkında konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | تشاك , كنتُ أتمنى أن أتحدث معك عن إيلي صحيح .. |
| Ellie böyle konularda çok uyanıktır. | Open Subtitles | إيلي كلب بوليسي عندما يتعلق الأمر بهذه النوعية من الأشياء |
| Ellie'yle mutlu olacağımı benden önce anlamıştı. Aman ne güzel. | Open Subtitles | هل تعرف , لقد كانت تعرف بأنها ستكون إيلي قبل أن أعرف |
| - Ellie, dursana. | Open Subtitles | في حياتك يمكن أن تتحدث معهم حوله إيلي , أنتظري |
| Ellie'ye bir şey demeden, sebebini söylemeden gidemem. | Open Subtitles | لا أستطيع المغادرة بدون إخبار إيلي بشيء أو سبب للذهاب ماذا ينبغي أن أقول .. |
| Gidip Ellie'yi tebrik etmen gerekmez mi? | Open Subtitles | ألاتعتقد بانه يجب أن تذهب وتبارك لـ إيلي.. ؟ |
| Bundan sonra Ellie bir şey sorduğunda "bilmiyorum" de. | Open Subtitles | أنا آسف، فهمت انظر من الآن و صاعدا إذا سألتك إيلي شيء ما |
| İşte... Bu yüzden senle konuşmaya gelmiyorum Ellie. | Open Subtitles | هل رأيت، لهذا السبب أنا لا آتي للحديث إليك إيلي. |
| Eli, umarım seyrediyorsundur. Çünkü Wally'yi oraya getirmeni istiyorum. | Open Subtitles | إيلي,أرجو أنك تشاهدني لأنني أحتاجك للوصول إلى والي |
| "Sorun değil Eli. Bu bazen herkesin başına gelebilir." dedi. | Open Subtitles | الأمور بخير يا إيلي" "هذه الأمور تحدث للكل بعض الأحيان |
| Benden hiçbir şey öğrenemeyeceksin Eli, kaynağımı söylemeyeceğim. | Open Subtitles | لن تحصل مني على أي شيء إيلي لن أكشف مصدري وأحرقه |
| Eli'nin amcası Bill'e ait. | Open Subtitles | الي يملكه عم إيلي هولت الذي توفي قبل أربع سنوات |
| Elle, dün sabah Mark vurulduğu sırada ikinizin kahvaltı yaptığını söylemişti. | Open Subtitles | قال إيلي أنها وكنت قد تناول وجبة الافطار صباح أمس عندما أطلقت النار علامة. |
| Aylee'nin ölümünün benimle evlenemeyeceğine karar vermene nasıl sebep olduğunu bana açıkla. | Open Subtitles | (اشرحي لي كيف جعلكِ موت (إيلي تقررين أنك لا يمكنكِ الزواج مني. |
| Kusura bakma, El, ama bunu düzeltmek zorundasın. | Open Subtitles | أنظري،أنا آسفة إيلي لكنك في حاجة لأن تصلحي الوضع أو لن أشارك هنا |
| Elie, bize iki bardak şarap getirebilir misin? | Open Subtitles | إيلي) , هل لك أن تحضر لنا) كأسان من النبيذ؟ |
| Louise Ellis dışında niye hiç müşteri bulamadım sence? | Open Subtitles | ماهو ظنك على عدم قدرتي ان أكون عميلا لأحد إلا "إيلي لويس"؟ |