İşte o an fark ettim ki, bu bilim insanlarıyla çalışabilme imkanım vardı. Böylesi bir fırsata hemen atlayıverdim. | TED | وبعدها ادركت ان هناك فرصة لي للتعاون مع هؤلاء العلماء، واقتطفت تلك الفرصة |
Sonra, birdenbire fark ettim ki, bu iki sayfa arasındaki bütün bir sayfa yırtılıp alınmış. | Open Subtitles | ثم, فجأة, ادركت ان هناك ورقة بالكامل تم قطعها من هذا الخطاب المزدوج |
Bir gece öylesine sızmıştı ki, ahır kapısının kilitli olmadığını ve kelepçelerimin açık olduğunu fark ettim, böylece kaçabildim. | Open Subtitles | في احدى الليالي كان مغميا عليه من الشرب و عندها ادركت ان باب الحظيرة مفتوح و اصفادي كانت محلولة |
Ancak, kalbimin derinliklerinde köyümün ötesinde bölgemin daha fazla değişime ihtiyacı olduğunu fark ettim. | TED | لكن في مكان ما في قلبي ادركت ان منطقتي خارج قريتي تحتاج تغييرا فرصة اكبر |
Ama sonra farkettim ki, eğer bu dünya hayatta kalacaksa insanlar da denklemin bir parçası olmak zorunda. | Open Subtitles | ثم ادركت ان هذا العالم سيبقى البشر يجب ان يكونوا جزء من المعادلة |
Bu listeye baktığımda -- benim için yaşayanların Zebur'u gibiydi -- farkına vardım ki, bunu kızlarımız için yapmış olsakta, biz de beraberinde çok değişmiştik. | TED | وكما انظر اليه اليوم .. انه يبدو كما لو انه ترنيمة عيش لقد ادركت .. ان ما كنت اقوم به لبناتي قد غيرني انا ايضاً |
Biliyorsun,yaş farkı olayı. Ama anladım ki bu hiç önemli değil. | Open Subtitles | بسبب مشكلة العمر لكني ادركت ان الامر لا يهم |
O gece ilişkilerin içinde de sınıf farkı olduğunu anladım. | Open Subtitles | تلك الليله, ادركت ان العلاقات كان لديها نظام طبقات ايضاً |
Beşinci sorudan sonra, fark ettim ki... - ...annem sıkıştırıyordu! | Open Subtitles | وبعد السؤال الخامس, ادركت ان والدتي كانت تقاطعني |
O sersem beni bırakınca fark ettim ki çanta tasarımında yetenekliyim. | Open Subtitles | وبعد ان تركني ذلك الأحمق ادركت ان لدي هذه الهدية الرائعه وهي تصميم الحقائب |
Ve sonra fark ettim ki, kardeşim karanlıkta yalnız değildi. | Open Subtitles | وبعدها ادركت ان شقيقي لم يكن وحيدا في الظلام |
Biraz düşündüm de, fark ettim ki ailem sana çok kötü davrandı. | Open Subtitles | اتعلمي ، لقد كنت اقوم ببعض التفكير ولقد ادركت ان عائلتي عاملتك بشكل مروع |
Çünkü fark ettim ki, doğa yaşamın devamını sağlayabilmek için üremeyi bir mekanizma olarak icat etmişti, tam içimizden geçen ve bizi hayatın evriminde bir halka yapan bir yaşam gücü olarak. | TED | لانني ادركت ان الطبيعة اخترعت التكاثر كوسيلة للابقاء على نفسها عن طريق المضي قدماً كقوة محركة تنتقل عبر الاجيال عبر كل الكائنات |
Ve o günden sonra, ne kadar çok ameliyat izlediysem, o kadar çok neyin nasıl olduğunu fark ettim. | TED | ومنذ ذلك الحين , كلما رأيت المزيد من العمليات الجراحية كلما ادركت ان هذه كيفية اجرائها |
İşte o an Komutan'ın bu bebeğin babası olmaya hazır olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | فى هذه اللحظه ادركت ان السيد جاهز لاستقبال المولود |
Tamam, geçmişi düşünürsek, artık sürpriz partilerin saldırgan olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | حسناً، العوده لاحقاً ادركت ان حفلات المفاجاه مجرد حماقه |
17'imdeyken farkettim ki tüm kızların dağıtmaya ve bir kameraya ihtiyaçları var. | Open Subtitles | عندما كان عمري سبعة عشر ادركت ان كل الفتيات يحتجن الى القليل من الثمالة و كاميرا |
'O zaman farkettim ki...' ... ülkemizde liderlerin büyük bir eksikliği var.' | Open Subtitles | ذلك حينما ادركت' ان القياده نادرة جداً في هذه البلاد |
Bilirsiniz, geçmişe dönüp bakınca farkettim ki, muhtemelen... | Open Subtitles | وهذا , تعلمين , عندما افكر في الامر ادركت ان هذا قد يكون مخيفًا قليلًا , صحيح؟ |
Aslında, utanç korkusunun beni her duygu kadar fazla yönlendirdiğinin farkına varıyorum. | TED | في الحقيقة .. ادركت ان الخوف من الاحراج يدفعني كما الطموح |
Ama sonra anladım ki, Charles Meade bir çok şey olabilir, ...ama zeki olmak bunlardan biri değil. | Open Subtitles | لكن عندها ادركت ان تشارليز مايد" هو عدة اشياء" الذكاء ليس واحداً منهم |
Bedenim olayların ortaya çıkması, o zaman bende bir sorun olduğunu anladım. | Open Subtitles | وكل شيئ ظهر علي أنا كان خاطئ ثم ادركت ان هناك شيئ خطأ بى |